MHP Genel Başkanı Semih Yalçın, suikaste uğrayan Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş'le ilgili açıklamalarda bulundu.

Yalçın'ın yazılı açıklamasından öne çıkan bölümler şöyle:

“14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere doğru gidilirken bestesi küresel aktörlerce yapılmış öfke, kin ve nefret şarkılarının kulak tırmalayan nakaratları işitilmektedir. Menfur bir suikast üzerinden siyasi çıkar elde etme çabasındaki izansızlar, zan altında bıraktıkları masum ve suçsuz insanların ailelerini ve çocuklarının duygularını bile göz ardı etmektedir.

Evlerine ateş düşen mazlum insanların acıları da insafsızca, ahlaksızca istismar edilmektedir. Ailelerin, annelerin, babaların, kardeşlerin, bacıların canı hoyratça acıtılmaktadır. Sadece diriye değil, ölüme ve ölenin hatırasına da saygısızlık edilmektedir.

İktidar hırsıyla böylesine küçülerek siyaset yapmak, politika değil, pespayelik, kepazeliktir. Bu nefret siyasetinin varacağı yer hüsrandır. Bu tiksindirici siyaset anlayışının getireceği hiçbir fayda yoktur. Tam tersine ona tenezzül ve tevessül edenleri yok edecektir.

Hakkımızda üretilen ahlak dışı iftiralarla nefret suçu işlenmekte, insan onurunu zedeleyen, öfke yüklü algı operasyonları yürütülmektedir.

Suikast meselesi yargıya intikal etmesine rağmen kendini adli makamların, yargı mercilerinin, hakim ve savcıların yerine koyan muarızlarımız bir tür toplumsal linç teşebbüsüne girmişlerdir. 

Ben galebe çalayım da ne olursa olsun, üstün geleyim de gerekirse insani ve ahlaki değerler çiğnensin anlayışı, adeta karşıtlarımızın siyaset düsturu haline gelmiştir. Partimiz ve mensuplarımız aleyhinde üretilen yalanların büyüklüğü, ortaya atılan iddiaların uçukluğu muhaliflerimizin bir cinnet sarmalına girdiğini göstermektedir.

İnsan, genellikle başkasına sürmek istediği çamura bulanır. MHP ve Cumhur İttifakı’na zarar vermek maksadıyla ülkeyi gerginlik ortamında seçime götürmek isteyenler, bu ağır ve yanlış hesabın altında kalacaklardır. Mesele MHP ve Cumhur İttifakı aleyhinde algı operasyonu olmaktan çıkmış, toplumsal bozgunculuk ve kaos oluşturma hevesine dönüşmüştür.

Sadece MHP ve partililerimiz aleyhinde iftira ve yalan kampanyasıyla yetinilmemekte, topluma kin ve nefret tohumları ekilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin iç ve dış dinamikleriyle demokrasinin gerekleri doğrultusunda siyaset üretemeyenler, toplumsal barışı ve huzuru dinamitleyerek ülkeyi anafora sürükleme, bunun faturasını da MHP ve Cumhur İttifakı’na çıkarma derdine düşmüştür.

Bilinmelidir ki siyaset bir oyun değil, fevkalade ciddi bir meseledir. Siyasi kavga işin doğasında vardır. Tarafların çekişme veya tartışmalarında bazen atmosfer elektriklenebilir, üslup ve dil sertleşebilir. Hatta bazen işler kavgaya kadar varabilir. Ama siyasette belden aşağı vurmaya ne rızamız, ne tasvibimiz, ne de tahammülümüz vardır. Bu tür siyaset anlayışı bumerang gibidir, dönüp ona tevessül edeni vurur.

Çirkin ve gayriahlaki siyaset oyunlarıyla, FETÖ’den mülhem Bizans entrikalarıyla MHP camiasını, milliyetçi, ülkücü hareketi, Cumhur İttifakı’nı yıldıracaklarını, sindireceklerini umanlar yanlış hesap yapmaktadır.

Rüzgar ekenin yağmur, rahmet ve kar biçtiği hiç görülmemiştir. Kirli suyla abdest alanların abdesti hep sakat olmuştur. MHP ve milliyetçi ülkücü hareketin mensupları olarak tertemiz suyla aldığımız abdesti, pisliğe bulaşmışların sıçrattığı çamur bozamaz.

Yalan yere yemin edip hakkımızda uydurma bilgiler üreterek halkı aldatmaya, kamuoyunu aleyhimize çevirmeye çalışanlardan ürküp kıblemizi değiştirmez, yeminimizden dönmeyiz. Camiamızı sindirip partimizi ve teşkilatlarımızı yıldıracağını, korkutacağını sananlar avuçlarını yalayacaktır.

Altta yer delinmedikçe, üstte gök çökmedikçe MHP’nin kararlı duruşu bozulamayacak, tutarlı siyaseti değişmeyecektir. MHP, yapıcı ve ilkeli siyasetinden taviz vermeden kararlı bir tavırla yoluna devam edecektir.

MHP camiası, ülkenin üzerine örtülmeye çalışılan kara bulutları dağıtmaya da dava arkadaşlarımızın sırtına yapıştırılmak istenen yaftaları yırtıp atmaya da muktedirdir. Partimizin mensuplarına yönelik yargısız infazların hesabı ahirete bırakılmayacaktır.

Milletimiz, çirkin tezgahlara gelmeyecektir. Türkiye'nin bir anafora sürüklenmesine izin vermeyecektir. Yalan ve iftira, entrika ve kaos endüstrisine yatırım yapan muhalefetin siyaset borsasındaki hisselerine itibar etmeyecektir. Siyaset ikliminde sahnelenen ahlaksız senaryolara seyirci kalmakla yetinmeyecek, en adil hakem olarak gereken hükmü verecektir. 14 Mayıs akşamı sandıkta zillet hülyaları değil, milli irade gerçeği tecelli edecektir.”