Bugün kahvaltı "BEDAVA" dostlar.

Hesap milliyetçi doktorlardan.

Hani kahvaltı menüsü de fena değil.

Yağından balına,

Yumurtasından, böreğine ne istersen var.

Elimde tabak kuyruğun sonunda bekliyorum.

Önümde sevimli bir hocamız var.

Tabağına yükleme yapıyor.

Kaynamış iki yumurta,

Babayani bir tereyağı-bal dikkatimi çekiyor,

Soruyorum;

"Hocam kolesterolden ne haber?"

Hoca yüzüme bir garip bakıp cevabı yapıştırıyor;

"Onlar fasa fiso hikâyeler,

İlaç kartellerinin nameleri,

Hiç alakası yok".

Sonra bana soru ile karşılık veriyor;

"Babanın ananın yediklerine hiç dikkat ettin mi?

Onlar, masalarından, sütü eti, tereyağını,

Yumurtayı hiç eksik eder miydiler?"

Doğru söze ne denmez…

Hakikaten etmezlerdi.

İşin garibi bunların hepsini bol bol yiyorlardı,

Hem de doğalını.

Ve çoğu da doksanlı yıllarını, "ihtiyar delikanlı" olarak ayakta geçiriyorlardı.

İşin özeti bu.

Hocamızın sözlerinden ben de cesaret alarak,

Tabağıma yükleme yapıyorum.

Ve masaya kurulup,

Sabahın güzelliğini,

Dostlarım arasında yaşamaya çalışıyorum.

Ama ne gezer,

Doktorlarımız bile dertli.

En gözde mesleğin sahibi onlar,

En iyi para kazandıracak mesleğin sahibi onlar,

Ama rahatsızlar.

Sebep?

Sağlık siteminin son durumu, memleket meseleleri,

Ve de sistemin doktorlara yüklediği ağır yükler.

Çoğu, çocuğunun artık doktor olmasını bile istemiyor gibi.

Niçin?

Diye soruyorum.

Hocalarımız anlatıyor;

"Bizim zamanımızda "DOKTOR" yetiştiren kurumlarda bir ciddiyet vardı.

Hocalarımız doktorluk eşittir para, yerine,

Doktorluk eşittir insanlık ilkesini şiar edinmişlerdi.

Bu sebeple çok iyi doktorlarımız yetişti.

Bu sayede sağlık sistemimiz ve doktorumuz,

Dünyanın ilk onlarında dolaşıyor.

Şimdi ise geleceğimiz karanlık,

Tıp öğrencisi, şimdilerde iyi eğitim alamıyor."

Söylenenler ilginçti dinlemeye devam ediyorum;

"Bakın hastanelere, eczanelere,

Doğru, ilacımızı, anında alıyor,

İstediğimiz hastaneye gidip muayene olabiliyoruz.

Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus var,

Hasta tedavi mi? ediliyor?

Yoksa iki şık şık bir tık tık ile eve mi? Yollanıyor!

Bir doktor hastasına kaç dakika zaman ayırabiliyor?

Günde 500 hastaya bakan doktordan,

Bu doktora muayene olan hastadan ne hayır gelir?

Hocaların söyledikleri,

Müthiş şeylerdi, sağlık bilgim biraz derinleşirken,

Sormaya devam ediyorum,

Onlar da anlatmaya;

"Bakın sağlık sitemimize, oyuncak haline geldi,

Şimdi de yabancı doktorların geleceğinden dem vuruluyor,

Dışarıda iyi bir doktor en az 10 milyara çalışıyor,

Bizde ise 3-4 milyara.

Sormak gerekir, o yabancı kaliteli doktor,

Bu ücrete Türkiye"ye gelir mi?

Gelmez tabii.

Gelecek olan sıradan tapon doktorlar,

Peki, bunlar bizim sistemimize ne kadar katkı verebilirler?"

Evet, gönül dostları durum böyle, pek iç açıcı değil gibi,

Ve bu arada seçim yapılıyor,

Herkes yeni başkanın seçilmesi için el kaldırıyor,

Arada kaynar diye bende oy veriyorum,

Ve gazetecilikten doktorluğa sanal bir geçiş yapıyorum(!)

Ve Kadim dostum eski başkan Prof Dr Baki Kumbasar bayrağı,

Sevimli-çalışkan-bilgili hocamız, Prof Dr Orhan Gedikli"ye devrediyor,

Ve yola devam diyorlar.

Milliyetçi Hekimlerin Tabipler Odası seçimlerinde oy oranı,

Hemen hemen MHP oyları ile at başı seyrediyor,

Yüzde 15 ile yirmi arası.

Orhan Gedikli seçilmesi sonrasında,

Bu oy oranını artırma çalışmaları yapacaklarını,

Ve de net ifadelerle memleket meselelerine, sağlık siteminin insanların "SAĞLIĞI" yönünde,

İyileştirilmesine, çok daha dikkat edeceklerini söylüyor.

Ve de ana hedefini açıklıyor;

"Sağlık sitemimizin yabancı kartellere peşkeş çekilmesinin önünde gücümüz yettiğince kalkan olacağız".

Eh ne diyelim hocalarımıza:

"Durmak yok yola devam".