Osmanlı şeyhülislâmı. 1710’de doğdu.

Şeyhülislâm Mirzazâde Şeyh Mehmed Efendi’nin oğludur.

Bazı kaynaklarda yanlışlıkla Batumlu Mirza Mustafa Efendi’nin oğlu olarak gösterilir 1721’de ailesinin nüfuzu sayesinde müderrislik ruusu aldı. Babası şeyhülislâm olunca 1730 hâmise-i Süleymâniyye müderrisliğine yükseldi.

Babasının yaklaşık sekiz ay sonra görevden çekilmesinin ardından beş yıl kadar bu rütbede bekledi. Daha sonra kadılığa geçti ve 1732- 33’te İzmir kadısı, 1743’da bilâd-ı erbaadan Bursa kadısı oldu.

Aynı yıl içinde Mekke kadılığı pâyesini aldı, 1748’de İstanbul kadılığına getirildi. Nisan 1758’de Anadolu kazaskerliğine, Haziran 1760 ve Rebîülâhir 1177’de Ekim 1763 iki defa Rumeli kazaskerliğine tayin edildi.

Ayrıca Ağustos 1761 nakîbüleşraflık görevini de üstlenmişti. Haziran 1765 bu vazifeden alındıysa da Ekim 1767’da ikinci defa nakîbüleşraflığa getirildi. Gerek nakîbüleşraflığı gerekse kazaskerliği döneminde seyyidlerin meseleleriyle ilgilendi, bilhassa sahte seyyidlerle uğraşarak sayılarını tesbite çalıştı.

Kazasker olduğu sırada Eğin kökenli bazı İstanbul sarrafının Eğin nakîbüleşraf nâibini öldürmesi davası kazasker mahkemesine intikal edince konuyu araştırıp şeyhülislâmın fetvasını da alarak suçluların cezalandırılmasını sağladı.

3 Mart 1770’de Pîrîzâde Osman Sâhib Efendi vefat edince onun yerine şeyhülislâmlığa tayin edildi. O sırada hasta olduğundan “ferve-i beyzâ” denilen şeyhülislâmlık kürkü kapıcılar kethüdâsıyla evine gönderildi.

Padişah Osman Efendi’ye hizmetine karşılık vezirlik rütbesini verdi. Mehmed Said Efendi’nin dört yıl süren şeyhülislâmlığı sıhhî bakımdan rahatsızlıklarla geçti. Sonunda artan hastalığı sebebiyle bir süre izin alarak Üsküdar’da Sultantepe’deki konağına çekildi.

Nikristen dolayı paşa kapısına, saraya ve padişah huzuruna gidemeyecek, hatta bayramlaşma merasimlerine bile katılamayacak hale geldi. Durumunu padişaha bildirerek görevden affını istedi ve 20 Ağustos 1773’da istifa etti. 19 Şubat 1775 vefat ederek Üsküdar Karacaahmet’te Tunusbağı aile kabristanı