DUA; ''mü'mine silah, dua kalbe ferah, dua ruha gıda, dua bedene şifadır.''

Dua insanda doğuştan var olan bir duygudur.Bu sebeple bütün dinlerde dua varlığını korumuştur. Dua, bir yakarış ve ibadettir. İnsan, Yüce yaratıcısına yakarışıdır. İnsan oğlu üstesinden gelemeyeceği bir sıkıntı içerisine düştüğünde dua ihtiyacını hisseder ve gerçek yaratanına iltica eder. Kur'an'da Allah, şöyle buyurmaktadir: ''İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar'' (Zümer, 39/8)

Mü'min bir insan her halinde Allah'tan yardım ister ve ona yakarır. Bolluk ve rahat halinde dua etmeyen bir Kul, sıkıntıya düştüğünde sızlanarak yalvarmasının fazla bir ehemmiyeti yoktur. Böyle bir psikolojide bulunanları Kur'an bakın nasıl vasfediyor: ''Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak, ihlasla O'na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit, içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim ayetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkar eder''

(Lokman, 31/32)

''Biriniz dua ettiği zaman istediğini çok ve büyük istesin Çünkü Allah'a hiçbir şey çok ve büyük gelmez'' (İbn Hibban)

Dua, bir ibadettir:

Bir kul isteklerini yalnızca Allah'tan istemelidir ''Rabbimiz'' Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz'' (Fatiha, 1/5)

Gerçek güç ve kuvvet sahibi Allah dır. O'nu bırakıp ta, kendine dahi faydası bulunmayan varlıklara yakarıp onlardan meded dilemek ve istiğasede bulunmak, dinimizce yasaklanmıştır. Peygamber (s.a.v) Şöyle buyurmuştur: ''Dua ibadetin özüdür''(Tirmizi)

Her zaman ve her yerde Allah'ı dil ve kalp ile anmak, O'na saygı ifade eden cümleleri okumak, dünya ve ahiretle ilgili isteklerde bulunmak, af ve mağfiret dilemek şeklinde olur. Hz. Adem ile Havva'nın Kur'an'da yer alan yakarışları:

''Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz'' (A'raf,7/23) Peygamber (s.a.v) de bir dualarinda şöyle yakarmiştir:

''Allah'ım! Saygı duymayan kalpten, kabul olmayan duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım'' (Tirmizi)

Fiili dua; insanın sözlü olarak Allah'tan istediği şeyin zeminini hazırlaması ve Allah'ın koyduğu kanunlara sünnetullah uyması demektir. Mesela, çocuk sahibi olmak isteyenin evlenmesi; sağlığını korumak isteyenin gıdasına ve beslenmesine dikkat etmesi; tarla, bağ ve bahçesinden ürün almak isteyenin tarla, bağ ve bahçesine iyi bakması; bir imtihanda başarılı olabilmek için dersine iyi çalışması, gibi tedbirleri alması duanın birinci şartıdır. Gerekli tedbirleri almadan işi yalnız Allah'a havale etmek sünnetüllaha aykırıdır. A'raf suresinde; ''Korkarak ve umarak O'na dua edin Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, işlerini en güzel biçimde yapanlara yakındır'' (A'raf,7/56)

Eyyub (as)'ın tutulduğu hastalıktan iyileşebilmesi için Yüce Allah: ''Ayağını yere vur, işte yıkanacak ve içilecek serin bir su'' buyuruyor. (Sad, 38/42)

O, gizli ve aşikare her halimizi bilendir. İstediğimizide de bilir, gönlümüzden geçeni de bilir. O, Büyük arşın sahibidir. Ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.