AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Habertürk'ten katıldığı programda konuştu.

Kurtulmuş, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'la ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu.

Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Sinan Bey'in aldığı oyların analizini iyi yapmak lazım. Biraz protest bir oy. İlk ortaya koydukları duygu; özellikle Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, teröre karşı mücadele, siyasette terörün gölgesinin olmaması konusunda ortak bir eğilim anlaşılıyor. PKK/PYD karşıtlığının yüzde 5.2'nin ana damarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu oyların Tayyip Erdoğan'a kayış göstereceğini söyleyebiliriz. O kitlenin bir numaralı tercihi terörle mücadele olduğunu, PKK/PYD karşıtlığı olduğunu biliyoruz. Terörle mücadelede çok net mücadelede duran sayın Cumhurbaşkanımızı ana gerekçelerden birisi olduğunu tercih ediyoruz. Bazı HDP'li aktörlerde şunu bile söyleyenler oldu, 'Biz de Suriye'dekiler, Rojava bölgesindekiler gibi büyük kazanımlar elde edeceğiz'. Orada ne kazanım var? Şehirler yıkılmış. Yerel yönetim özerkliğinin Kılıçdaroğlu tarafından açıkça dile getirilmesi. Bazı mitinglerde Apo'ya özgürlük sloganları atılması. Bütün bunlar vatandaşta tedirginlik oluşturdu.

Seçimi Allah'ın izniyle Cumhurbaşkanımız ciddi bir oy farkıyla kazanacaktır. Hangi şart altında neyin ne olacağı anayasal düzen içinde tanımlanmıştır. İlk sefer seçimi ikinci tura bıraktık. Cumhurbaşkanlığı sistemini 5 yıldır uyguluyoruz. Bunu revize edilebilmesi bazı noktalarda konuşulabilir. Seçim beyannamesinde bunu dile getiriyoruz. ABD'de topal ördek tabirini kullanıyorlar. Başkan ile senato farklıysa orada karar çıkmıyor. Burada böyle bir ihtimal görmüyorum. Parlamento çoğunluğu olmayan Başkanın çok rahat çalışmayacağı aşikardır. 50 +1 konuşulabilir. Şu anda oyun devam ederken kural değişmez. Bizim sivil bir anayasa yapmak boynumuzun borcudur.

Bakanlarımızın milletvekili olması Cumhurbaşkanımızın iradesini ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı hangi bakanla ne şekilde yürüyeceğine tabii ki karar verecek. Cumhurbaşkanımız dünyanın en tecrübeli siyasetçilerinden biridir. Kime ihtiyacı varsa bunları tercih edecek, kamuoyuyla paylaşacaktır. Şimdiye kadar ki gidişata baktığımızda parlamento dışındaki bakanlara yoğunlaşacağını görüyorum. Sonuçta karar verecek olan Cumhurbaşkanımız.

Türkiye yabancıya konut satışı meselesinde gerçekten ilkeler çerçevesinde, açık bir şekilde kimin ne şekilde vatandaşlık alacağı bellidir. Ev aldım, dükkan aldım vatandaşlığa geçeceğim şeklinde bir prosedür değil. Vakti zamanı gelir bu uygulamanın beklenen faydayı sağlamadığı görülürse bu da gözden geçirilebilir.

Ümit ediyorum ki, daha yüksek bir oy oranı ortaya çıkar. Şu anda Cumhur İttifakı olarak parlamentoda çoğunluğa sahip olan milletvekilimiz var. Bu son kalan süre içerisinde bütün Cumhur İttifakı yöneticileri zaten sahadalar. HÜDA PAR bizim listelerimizden seçime girdiler, 4 milletvekili aldılar. Mutlaka katkısı olmuştur. Batman'da AK Parti'nin 1 milletvekili vardı. Bu seçimde ikinci milletvekili HÜDA PAR'ın çalışmasıyla geldi.

ÜMİT ÖZDAĞ'IN DESTEĞİ SEÇİMİ NASIL ETKİLER?

O kitlenin temel meselesinin teröre karşı olduğunu biliyoruz. O birlikteliğin ortaya çıkmasıyla birlikte Millet İttifakı'nı açıktan destekleyen HDP'nin nasıl bir türbülans yaşadığını izliyoruz. Bunları biliyoruz. Ne kadar etkiler, ne şekilde etkiler bunu bilemem. Benim siyasi terbiyem orada konuşulanları anlatmayı mümkün kılmaz. Orada konuşulanların bir kısmı, ana çerçevesi ortak basın toplantısında gündeme geldi. Göçmenlerin geri gönderilmesiyle ilgili Türkiye'nin gönüllü, onurlu ve güvenli bir dönüş için plan yaptığı, 1 milyona yakın yeni bir Suriyelinin de orada oluşturulacak yerlere yerleştirileceğini böylece bir program, takvim içerisinde geri dönüşüm sağlanacağıdır. Bu BM'nin parametreleridir. Belirsizliğe, hayati risklerin olduğu ortama gönderemeyiz. Terör örgütlerinin cirit attığı bölgelere bunların gönderilmesinin hesaplanması lazım insani bakımdan. Basın toplantısında da Özdağ 'Biz gönüllü değil gerekirse zorunlu olarak göndermek isteriz' dedi. Orada bir farklılığın olduğu açık. Bu konuları konuştuk. Göçmen meselesinin çok titiz ve detaylı şekilde hükümet tarafından çalışıldığını kendisine ifade ettik. Hiç konuşulmamış gibi açıklama yapması doğru değildi.

Daha sonra net bir şekilde anlaşıldı ki, bunu söylemek istemezdim ama sayın Özdağ, göçmenlerin gönderilmesiyle ilgili bir bakanlık talebinde bulundu. Bu kadar tartışmadan sonra söylemek hakkaniyeti teslim bakımından olur. Bir bakanlığın verilmesi ve göç meselesinin o bakanlık üzerinden düzenlenmesi, tercihan İçişleri Bakanlığı üzerinden düşünülüyordu. Göç meselesinin bizim tarafından düzenlenmesinin doğru olacağı, tercihan İçişleri Bakanlığı olmasının doğru olacağını ifade etti. Ben de verdiğim cevabı söyleyeyim; Cumhur İttifakı başından itibaren hiçbir şekilde al ver pazarlığı içerisinde olmadık. Cumhur İttifakı'na katılan hiçbir partinin böyle bir pazarlığı olmamıştır. Karşı tarafla daha evvel temasın olduğunu söyledi, görüşmeden sonra da temas olabileceğini söyledi. Biz de açık pazarlık değil ilkesel duruşumuz olduğunu söyledik. Temelde terör ve göç gibi iki konuyu konuştuk. Gayet güzel, medeni ve olgun bir görüşme oldu. Sonuçta esas meselenin bir pozisyon ya da bakanlık pazarlığı olduğunu ifade etmek isterim.

Editör: Grlyrtts