Dünyanın yaklaşık 5 milyar yıldır var olduğunu tahmin ediyor bilim adamları.

İnsanoğluna benzeyen ilk canlının ise 1 milyon yıldan biraz daha fazla zamandır dolaştığı söyleniyor yeryüzünde. Bugünkü insanın da geçmişinin 60 bin yıl olduğu ileri sürülüyor.

Bu demektir ki bugünkü insanoğlunun ortalama 70 yıllık ömrü (ki iyi beslenememekten, açlıktan, stres taşımaktan ve bunun gibi nedenlerden dolayı çok daha az olabiliyor) o kadar kısa ki...

Her birimizin dünyadaki varlığı okyanustaki bir kum tanesi kadar bile değil belki de... Gelip geçiyoruz işte öylece.

Yunus Emre'nin dediği gibi;

Sular hep aktı geçti,
Kurudu vakti geçti,
Nice han nice sultan,
Tahtı bıraktı geçti,
Dünya bir penceredir,
Her gelen baktı geçti.

Biz de bakıp geçiyoruz işte, bizden önce yaşayanlar gibi.

Bütün bunları biliyoruz, bir varsın, bir yoksun; geçip gidiyoruz ama... Yine de hırslarımızın esiriyiz, bir türlü rahat yüzü göstermiyoruz birbirimize...

Sadece bugünün olayı da değil bu; yüzyıllardır böyle!

Adem ile Havva'dan geldiğimize inanıp, hepimizin kardeş olduğunu söylüyoruz ama... Kardeş gibi yaşamıyoruz nedense...

Taaa ilk zamanlardan beri... Bölünüp durmuşuz kendi kendimize...

Kabileler olmuş, vuruşmuşuz!

Kimimiz efendi olmuş, kimimiz köle!

Devletler kurup, sınırlar çizmiş; savaşmışız!

Düşmanca hisler beslemişiz birbirimize!

Zengin - fakir diye ayrışmış, bir tas suyu birbirimize çok görmüşüz!

Çoğalmışız!

Çoğaldıkça bölünmüş de bölünmüşüz!

Sadece bizim toplumda değil, hemen her toplumda insan avına da çıkmışız!

"Düşünen canlı" olduğumuzu bilmemize rağmen birbirimizin düşüncelerine bırakın saygı duymayı, oturup tartışmayı... Kelle verip, kelle almışız!

Herkes birbirini "Vatan haini" ilan etmiş; mezarlıkları doldurmuşuz!

Doğayı hoyratça talan etmiş, dağları kazmış, ormanları yok etmiş, denizleri kirletmiş, diğer canlıların yaşam alanlarını daraltmış, bencillikte sınır tanımamışız!

Dünyanın nimetlerinin hepimize yeteceğini bildiğimiz halde... O pastadan en büyük payı almak için hırs bürümüş gözümüzü... Bir azınlığın pastadan daha çok pay alması halinde milyarlarca kişinin payının küçüleceğine aldırmamışız.

"Yahu yarın ölüp gideceğiz; 1 milyar dolarım var işte. Bu bana da yeter, yedi sülaleme de" demek yerine "3 olsun, 5 olsun, 10 olsun" diye diye diğer insanların fakirliğe sürüklenmesine neden olanlarla bir arada yaşamaya alışmış, hatta saygı göstermişiz.

Hepimiz inancımıza göre yaratıcımızın, Allah'ın kuluyuz.

Ama kula kulluk etmek daha kolay gelmiş bize, boyun eğip el pençe divan durmuşuz.

Ve yıl 2020. Geldiğimiz durum ortada işte...

Bakın, dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile adına koronavirüs denilen bir illete çare bulamıyor neticede...

Eğer biz... Yani yüzyıllardır insanoğlu olarak... Yaptıklarımızı yapmasaydık... Dünyayı berbat, pis bir hale getirmeseydik... Egoist olmasaydık... Dünya nimetlerini paylaşsaydık... Birbirimizi gırtlaklamasaydık... Milyarlarca insanı aç ve temiz susuz bırakmasaydık... İnsanoğlu olarak hırslarımıza yenik düşmeseydik... Yine bulaşıcı hastalıklarla karşılaşır mıydık acaba?

Siz hiç okyanuslarda yaşayan köpek balıklarının, katil balinaların, yunusların... Dağlarda yaşayan ayıların... Doğadaki hayvanların bulaşıcı hastalıklara yakalandıklarını duydunuz mu?

Hatta köpek balıklarının kanser bile olmadıklarını biliyor muydunuz?

Nedeni; pis değiller de ondan!

Doğadaki canlılar ancak acıktıklarında ihtiyacı olanı avlarlar; hepsini yok etmeye çalışmazlar. İnsanoğlu gibi yığınak yapıp, başkalarının da hakkını almaya kalkışmazlar. Ormanları yakmazlar, dağları, ovaları delmezler.

Suyu bile susadığı zaman içerler, ırmağı ya da dereyi kurutmayı düşünmezler.

Biz ise... İnsanoğlu olarak... Hep kötülük yaptık; hem birbirimize, hem doğaya, hem de dünya üzerindeki diğer canlılalara...

Ne kendimiz huzur bulduk, ne de başkalarına huzur verdik.

Oysa; ne demiş şair:

Ömür dediğin üç gündür;
Dün geldi geçti,
Yarın meçhuldür.
O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür.

Bugünü bile huzurla yaşayamadıktan sonra... Özür dileriz dünya; bize yarattığın yaşam alanını dar ettik birbirimize de diğer canlılara da...

Sakın insanoğlu akıllı canlı da ondan; demeyin.

Yunusların, katil balinaların ne kadar akıllı olduklarını, hatta beyinlerinin insanoğlunun kullandığından daha fazla bölümünü kullanabildiklerini bir yerlerden okuyuverin.

İnsanoğlu gelmediğinde dünya nasıl bir yerdi acaba? Cennet dedikleri yer orası mıydı yoksa?