DÜNYA

Putin'in Ortadoğu'daki 5 hedefi! Hamas-İsrail çatışması Rusya için bir nimet mi?

Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direktörü Alexander Gabuev, "Bu çatışma Rusya için bir nimet çünkü ABD ve Batı'nın dikkatini büyük ölçüde başka yöne çekiyor" söyleminde bulundu.

İsrail-Hamas arasında giderek artan çatışmalar son 19 aydır "Ukrayna'yı işgal etme konusunda ısrarcı olan" Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için çeşitli fırsatları ve riskleri de beraberinde getiriyor.

AFP, Putin'in önümüzdeki dönemde Ortadoğu’daki dış politikasını şekillendirmesi beklenen noktaları sıraladı.

Dikkatler Ukrayna'dan uzaklaşıyor mu?

Orta Doğu'daki kriz, uluslararası politikada dikkati, 600 günden fazla bir süredir Rusya'nın işgaline karşı çıkmak için mücadele eden Ukrayna'dan başka yöne çekilmesine neden oldu.

“Fransız-Rus Gözlemevi” (Franco-Russian Observator) adlı düşünce kuruluşunun Direktör Yardımcısı Igor Delanoe son makalesinde şunları yazdı;  "Hamas’ın baskını ve bunun sonuçları aslında Batı'nın Ukrayna'ya olan genel ilgisinin aşınmasına katkıda bulunuyor." 

Hamas-İsrail çatışması Rusya için bir nimet mi?

“Carnegie Rusya Avrasya Merkezi”nin (Carnegie Russia Eurasia Center) Berlin’deki merkezinin Direktörü Alexander Gabuev, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan gibi üst düzey ABD'li yetkililerin önümüzdeki aylarda en azından seçimlere kadar zamanlarının çoğunu Ortadoğu krizine harcamalarının beklendiğine vurgu yaptı.

Gabuev, "Bu çatışma Rusya için bir nimet çünkü ABD ve Batı'nın dikkatini büyük ölçüde başka yöne çekiyor." dedi.

ABD seçimleriyle ilgili perspektif ise Vladimir Putin'in oyununu daha karmaşık bir hale getiriyor.Cumhuriyetçilerin zaferinin Putin’in çıkarlarına hizmet etmesi bekleniyor. ABD’de seçmenlerin önemli bir kısmı giderek yönetiminin Kiev'e yaptığı yardımı sorgulamak isterken, İsrail meselesinin ABD sağı içinde son derece hassas bir öneme sahip olduğu herkes tarafından biliniyor.

Kaos ortamından nasıl kaçınacak?

Ortadoğu, geleneksel olarak Rusya için her zaman büyük önem taşıyan bir bölge oldu. Moskova, Hamas dahil Filistinli gruplarla her zaman teması sürdürdü. Rusya, İsrail ile Sovyet dönemine kadar uzanan çoğu zaman sorunlu karmaşık ilişkilere sahip oldu.

Merkezi Washington’da bulunan Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nde görevli analist Hanna Notte, "Rusya'nın 'Hamas'a, bu saldırının planlanmasına, silahlanmasına ve infazına doğrudan destek verdiğine' dair herhangi bir kanıt görmediğini söyleyerek “Açık olmak gerekirse, Rusya'nın yardımına gerek yoktu" dedi.

Merkezi Fransa’da bulunan siyasi analiz kuruluşu R.Politik'in Başkanı Tatiana Stanovaya bölgede İran ile İsrail arasında bir çatışmaya yol açacak bir tırmanışın 'Rusya'nın Orta Doğu'daki yerleşik varlığını ve Suriye'de uzun süredir devam eden varlığını tehlikeye atabileceği' görüşünde olduğunu söyledi.

Stanovaya, Rusya'nın Suriye'deki askeri üslerinin önemli bir merkez olduğunu belirterek, buradaki üslerin Moskova'nın Orta Doğu'nun yanı sıra Afrika'daki etkisini artırmaya yönelik projelerin önemli bir adımı olduğunun altını çizdi.

İran’ın insansız hava araçlarını Ukrayna'da Rus ordusunun yoğun kullanımı göz önüne alındığında, Tahran ile Moskova arasındaki bağların güçlenmesi Rus diplomasisinin son dönemde önemli hedeflerinden biri haline geldi.

İran ile Rusya arasındaki  yakınlaşma

İran İslam Cumhuriyeti hem Hamas'ın hem de Hizbullah'ın en büyük destekçisi olduğu için Tahran ve Moskova arasındaki yakınlaşma beraberinde riskleri de getiriyor.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Nigel Gould-Davies, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının, İran'la askeri bağların daha da yakınlaşmasına yol açtığı görüşünü dile getirerek Hamas yetkililerinin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana Moskova'yı en az üç kez ziyaret etmesine de vurgu yaptı.

Moskova’nın Tahran ile yakınlaşmasının bedeline de işaret eden Gould-Davies “Soru her zaman bu tür bir işbirliğinin (İsrail'in) Moskova ile bağlarını yeniden düşünmesine neden olmadan ne kadar ileri gidebileceği olmuştur. Moskova aynı zamanda İran'a yönelik şiddetli bir misillemenin az sayıdaki yakın müttefiklerinden birini zayıflatabileceğinden de korkmalı''  ifadesinde bulunarak bölgedeki hassas dengeyi özetledi.

Özellikle Putin ile Rusya'yı sık sık ziyaret eden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu arasındaki güçlü kişisel ilişkiler göz önüne alındığında, Moskova'nın İsrail ile ilişkilerinde dikkatli bir denge kurması gerekiyor.

İsrail, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Ukrayna'ya silah göndermekten özenle kaçındı. Merkezi Paris’te bulunan Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde (IFRI) görevli araştırmacı Dimitri Miniç, Kremlin’in şu ana kadar İsrail'i Ukrayna'daki savaşın dışında tutmayı başardığını hatırlatarak, Moskova’nın İsrail’in Ukrayna'nın ilave bir destekçisi olmasını istemediğine vurgu yaptı.

Putin, Hamas saldırılarını tanımlamak için "terörist" kelimesini kullanmaktan özenle kaçındı. Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nde görevli analist Hanna Notte, bu duruşun Moskova'nın 'değişen siyasi önceliklerinin ve Rusya'nın mesajlarının Orta Doğu ve dünyanın güneyinde Filistin yanlılarına ne ölçüde hitap ettiğinin bir göstergesi' olduğunu aktardı.

Putin, Çin'in yanı sıra Moskova'nın müttefikleri İran ve Kuzey Kore ile birlikte yeni bir dünya düzeni şekillendirmek istediğini çeşitli ortamlarda dile getirdi.

Rus lider, yine son dönemde Ortadoğu'daki karışıklıktan açıkça Washington'u sorumlu tuttu. “R.Politik”in Başkanı Tatiana Stanovayon son krizin genel küresel istikrarsızlık ve tarihi anlaşmazlıklarla ilgili sürekli Batı'yı suçlayan, Batı karşıtı söylemlerin artmasına da katkıda bulunduğunu savundu.

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün araştırmacısı Miniç, Küresel Güney ve Rusya’nın Batı’ya yönelik kızgınlıklarının, hatta nefretlerinin ve çoğunlukla Batı'ya yönelik mantıksız algılar konusunda birleştiğini belirterek, Batı ile olan bu ilişkinin, Moskova için tükenmez bir üreme alanı oluşturan bir dizi kaynağı bulunduğu görüşünü belirtti.