TÜRKİYE Müteahhitler Birliği verilerine göre, bu sektörde Çin’den sonra ikinci ülkeyiz. Limak, Kuveyt Havalimanı şantiyesi için 4.5 milyar dolar ile tek bir ihale karşılığı en yüksek limite çıktı. Rusya’da Enka ve Rönesans’ın yaptıkları işler eser niteliğinde. Libya’dan başlayarak bütün Körfez ülkeleri Suudi Arabistan başta olmak üzere Afrika yatırımları Türk ekonomisinin lokomotifi adeta. Taahhüt sektörünün bir de başka yüzü var.

Burada da rekorlar kırıyoruz. Uydur-kaydırcılar. Önce iki katlı bina yapılır. Sağında, solunda, üstünde de demir uzantıları görürsünüz. Daha sonra boştaki bu demirlere ekler yapılarak üstüne 7-8 kat daha çıkılır. Karadeniz’de dere yatakları başlı başına inşaat alanı. Çarpık yapılaşma konusunda yıllardır manşet atıyoruz. Kaçak yapılar, iskansız, izinsiz, kuralsız binalar ortalıkta. Artık teknoloji ile çok kolay belirleniyor binaların sağlıksızlığı. Kaçak-göçek yapılar da. Acı patlıcan misali önlem alınmaksızın, denetimsiz çok yüksek yapı var ortalıkta.

O da müteahhit öbürü de

Rekor kıran da müteahhit, uydurkaydır yapanlar da. Hangi ustaya sorsam ‘Uydurduk abi’ deyimini duyarım. Yahu neden uyduruyorsun? Kalıcı tamir etsene! Hayır. Ucuz yollu uyduracak! Tarlasını satıp, cebine parasını koyan hesap kitap bilmeyen, kulağının arkasına da bir kurşun kalem takan müteahhit olup, çıkar karşımıza. Sözde mühendisi, mimarı vardır ama kağıt üstündedir isimleri. İşine karıştırtmaz. Uydur-kaydırcılıkla bürokratik işleri de halleder. Aydın kesim de işini bilmez. Ama çok fikri vardır. 2 metre kare oda büyütmek için kolon kesen evsahibi bilirim. 5 metre kare bahçe genişletmek için istinat duvarının papuçlarını kıranı da... Şikayet etmek ayıptır! Denetlemek için zaman yoktur. Oysa 20 yıldır deprem konuşuyoruz. Marmara depreminin acıları daha unutulmadı üstelik. 5 katlı bina durup dururken çöker mi? Bakın çelişkimize: Bir yandan taahüt sanayinde dünyanın 2’inci büyük ülkesiyiz. Bir yandan da kaçak-göçek, sağlıksız yapı konusunda zirvedeyiz. 3 katı kaçak oldu bittiye getirerek yaşam alanı halindeki koca apartman resmen çöküyor.

19 saatte 19 can

Bir ayrı çelişkimiz de arama kurtarma konusunda. Uydurma yapılar ile vicdansızlık yapılırken göçük altında kalanları kurtaran ekibimiz de ayrı rekorlar kırıyor. 19 saatte 19 can kurtarıyorlar. Şu fedakarlığa bakın. Sorumsuzların rekorunu çoğu gönüllü Akut gibi sorumlular kırıyor. Yapmak kolay. Bozulması daha kolay. Bozulup çöken binanın altında kalanları çıkartmak çok zor ama iyi kalpli fedakar kurtarıcılar sayesinde onu da kolaylaştırıyoruz. Hele katledilen, horgörülen köpeklerimiz var ya... İşte onlar klavuzluk yapıyor muhteşem koku almalarıyla Akut’culara. Muhtarlar, belediyeler, bakanlık görevlilerine düşen sorumluluk kadar birey sorumluluğu da söz konusu.

Bu üç kat kaçak çıkılırken bir Allah’ın kulu görmedi mi? O mal sahibi üç kat için 3 kuruş kazanırken 3 can ve 13 yaralının vebalini nasıl içine sindirecek şimdi? Yapılacak iş basittir. Bütün binalara yeniden yapı kontrol belgesi verilmelidir. Başta İstanbul olmak üzere Karadeniz’deki bütün binaları gözden geçirerek ‘Sağlıklı bina sertifikası’ verme şart olmuştur. Şu uydurma işinden vazgeçmek zorundayız. Bir kez daha yaşandı işte. Böyle olmuyor. Sürekli öteledik. Çabuk unuttuk. Pansuman önlemler aldık. Bir yapıya iskan-ruhsat verilmiyorsa nedeni vardır. Zorlamanın sonucu bu işte. Uydur- kaydırcılar kazandığınız para zehir zıkkım olsun. Şimdi o yıkılmış binanın boş arsasını satsan 3 canı geri getirebilir misin? Ne yapalım? Rekorlarla çelişkiler bize ait herhalde.