Efsaneye göre; asıl adı imam Abdullah Efendi olan Telli Baba, Fatih devrinde orduda tabur imamı iken şehit olmuş. 

Seksen yıl önce de hastalıklı bir genç kızın, onu rüyasında görmesiyle mezarı ortaya çıkarılmış. 

O günden sonra iyileşen genç kızın peşinden birçok insan bu türbeyi ziyaret etmeye başlamış.

Başka bir efsaneye göre ise, bugün Telli Baba diye bilinen ziyaretgah yerinde yatanın aslında bir gelin olduğu şeklindedir. 

Söylentiye göre, akıntıya kapılan bir sandaldaki gelin denizde boğulur. Ertesi gün çevre halkı gelinin kıyıya vuran cesedini bulur. Şimdi ziyaretgah olan yere gömerek üstüne gelin telleri ekerler. 

Verem hastalığına tutulmuş genç bir kız ise, garip rüyalar görür. Gelinlik giymiş bir kadın; ''Herkesin önünden gelip geçtiği açık mezarı düzeltirsen seni iyileştirir, dertlerinden kurtarırım'' diyormuş. Genç kız mezarı derleyip toplamış ve zamanla iyileşmiş.

Rivayetler çeşitli. Zamanında tahlisiye memuru olarak görev yapan, gemilere kılavuzluk hizmeti veren görevlinin, bir gün nöbeti sırasında hava aniden patlar. 

Denizin kabarıp dalgalandığı anda ise, bir bakmış ki, fındık kabuğu misali bir kayık içinde genç bir kızla, oğlan dalgalarla boğuşuyor.

Çok geçmeden korkulan olmuş ve kayık devrilmiş. 

Genç kız bir tarafta, delikanlı diğer bir tarafta dalgalar arasında bir görünüp bir kaybolmuşlar. 

Tahlisiye memuru koşmuş kıyıya atlamış denize, genç kızı boğulmak üzere iken yarı baygın halde kurtarmış ve sahile çıkarmış. Ama delikanlıyı bulamamışlar.

Aradan yıllar geçmiş ve genç kız evlenme çağına gelmiş. Gelinliği ile şükran borcunu ödemek için bu mutlu günü yaşamasında borçlu hissettiği tahlisiye memurunun bulunduğu yere gelip kendisini sormuş. 

Görevliler mezarının bulunduğu yeri göstermişler. 

Genç kız memurun vefat ettiğini öğrenince çok üzülerek mezarı başında ağlamaya başlamış. Telli duvağını mezara bırakıp oradan ayrılmış.

Bu hikaye dilden dile anlatılır olmuş, gelinlik çağına gelen kızlar gelinlere yardım elini uzatan Telli Baba'ya ziyareti o günden sonra bir görev saymışlar. 

Gelenek günümüzde de devam ediyor.

Telli Baba Türbesi; ''evlenmek isteyen genç kızların türbeyi ziyaret ettikleri ve bu ziyaret sırasında daha önce bırakılmış olan gelin duvaklarından tel alıp hayırlı bir kısmet için dua ettikleri bir türbe.'' 

Dilekleri yerine gelenler Türbeye tekrar gelip bu defa hem duvaklarından tel bırakıyor hem de teşekkür için vaat ettikleri ziyaretlerini yerine getiriyorlar.

İstanbul'dan veya şehir dışından gelen ziyaretçiler arasında, sadece yatanın ruhu için veya farklı isteklerde bulunmak amacıyla Telli Baba Türbesinde dua edenlerin sayıları azımsanamaz.

Evlilik aşamasındaki gençlerin ve kısmetinin açılmasını isteyenlerin yoğun olarak ziyaret ettikleri Telli Baba Türbesi, günümüzde de bu özelliğini koruyor. 

Birçok çift evlendikleri gün Telli Baba Türbesini ziyaret ederek, hem kısmet hem de beraberliklerinin devamı için dua ediyorlar.

Özellikle; Cuma günleri ve hafta sonları çok yoğun ziyaretçi akınına uğruyor. 

Türbenin ziyaretçileri arasında kadınlar ve genç kızlar büyük bir yer tutuyor. 

Hayatında Telli Babanın özel bir önemi olduğunu vurgulayanlar ise, ziyaretlerini hiç aksatmıyorlar.

Telli Baba efsanesini duyan turistler de meraklarını gidermek için türbeyi ziyaret ediyorlar.

Türbenin üzerinde bulunan tellerden ismini alan Telli Baba Türbesine halıfleksle kaplanmış merdivenlerden iniliyor. 

İçeride ziyaretçilerin namaz kılabildikleri bir de mescit bulunuyor. Ziyaretçiler türbedeki tellerden küçük bir parça alarak, dileklerinin gerçekleşmesi için dua ediyorlar.

Dileklerinin gerçekleştiğine inananlar da sonraki ziyaretlerinde bir miktar tel getirerek türbenin üzerine bırakıyorlar. 

Ziyaretçilerin arasındaki yaygın inanış, dileğin gerçekleşmesi için alınan telin kısalığı ile doğru orantılı. Uzun tel alanların dileklerinin gerçekleşmesinin ise, zaman aldığına inanılıyor.

Telli Babadan aşağı doğru deniz seviyesine inenler, sağ tarafta bulunan balıkçı barınağı yanından balık lokantaları ile kaplı Rumeli Kavağına ulaşıyorlar. 

Elbette bu yorumlkar, bir efsanedir..doğruluğu nekadar bilinmez ama; Yüce yaratanı utarak, kabirlerden madet ummak, fayda beklemek günahtır ve şirktir.

Peygamber efendimiz, bir hadis-i şerfinde;

''Daha önce Ben size kabir ziyaretlerini yasaklamıştım, artık bundan böyle kabirleri ziyaret edebilirsiniz. 

Çünkü kabir ziyaretleri sizlere ahireti hatırlatır'' buyurmaktadır.