Aç gözlü ve arsız bir dilenci Allah adamlarından birinden para dilendi.

Kendisinden para istediği zat, o gün parasızdı.

Elide kemeride tertemizdi. Fakat parası olsaydı o dilencinin yüzüne altın saçardı, böyle insandı.

Dilenci o muhterem zattan bir şey alamayınca, suratını asarak oradan ayrıldı. Mahalleye gitti ve orada onun şu suretle aleyhinde bulundu; Bu şeyhler sesi çıkmayan akreplere ve yamalı hırkaları içinde yırtıcı kaplanlara benzerler.

Kedi gibi dizlerini göğüslerine çekerek her şeye tevekkül eder gibi, görünürler.

Fakat ellerine bir av geçince üzerine köpek gibi atılıp saldırırlar.

Evlerinde av yakalayamadıkları için riya dükkanlarını cami yakınında açmışlardır. Aslan yiğitler kervanları vurur, lakin elbiselerini bunlar soyarlar.

Hırkalarına ak kara yamalar dikerler, fakat buna mukabil para toplar, altın biriktirirler.

Bunlar buğday yerine arpa satıp, halkı aldatan sahtekarlar, dolandırıcılar.

İbadet ederken ihtiyarlar gibi,halsizlik göstererek oturdukları yerlede namaz kılarlar, ama raksa, cezbeye gelince gençler gibi çevikleşirler. Görünüşe göre, değnek gibi kupkuru ve zayıftırlar, fakat fakat oburlukta Musan'ın asasına benzerler.

Bunların ne ilmi vardır, ne takvası. Bunlar dini istismar ederek dünyayı yiyen kişilerdir.

Sırtlarına kaplan postu gibi yamalı aba giyer, ama karılarına habeş kumaşından fistan yaptırırlar.Bunlarda sünnet namına iki şey vardır; Biri kuşluk uykusu, ötesikide sahur yemeği.

Karınları, mideleri dilencinin yetmiş renkli zenbili gibiağzına kadar tıka basa doludur.

Bende tarikat ehlinden olduğum için kendimede dokunacağından onlar hakkında bundan fazla bir şey söylemiyorum.

Dilenci böyle iftira yollu birçok sözler söyledi. Kusur aradığından iyiliği görmüyordu.

Şerefsiz kimse, başkasının haysiyetine önem verir mi hiç?

Şeyhin müridlerinden biri dilencinin bu herzelerini işitti ve gidip şeyhe birer birer anlattı.Doğrusu bakılacak olursa  mürid akıllı bir harekette bulunmadı.ve iyi bir iş görmedi.

Çünkü kötü bir adam arkamdan benim aleyhimde bulunmuş olabilir. Bununla beraber onun söylediği lafları bana taşıyan kişi ondan daha kötüdür.

Birincis, bir ok atmış, ancak attığı attığı ok vücuduma isabet etmeyip yere düşmüştür.

İkinci ise, yere düşen oku alıp göğsüme saplamıştır.

Şeyh efendi, müridinden bu haberi aldıktan sonra gülerek şöyle dedi:

Bu anlattıkların bir şey değil, Daha ehemmiyetli ve büyük bir şey varsa onu söyle.

Onun benim kötülüğüme dair söylediği şeyler, benim kötülüğümden azdır. Onun anlattıkları benim kötülüğmünyüzde biri kadardır. O, bu sözleri, zan üzerine söylemştir. Ben ise, kati biliyorum. O beni bu yıl tanıdı.Benim yetmiş yıllık kusurlarımı nerden bilecek?

Birde ben kendim..

Benim dünyadaki fenalıklarımı ancak Allah CC'hu ve birde ben bilirim

Ey benim kusurlarımı arayan kimse, Gel, bana gel, bana sor. Benden iste. Kabahatlerimin listesini sana ben vereyim..

Gönül ehli olanlar, kendini bilmezlerin ve terbiyesizlerin kahrınadayanan insanlardır. Sende gönül ehli olmak istiyorsan bırak derini yüzsünler. Çünkü ermişlerin topraklarından testi yapılsa halk onu taşa tutup kırar.

***

AVRUPA ŞAŞKIN:

Akdenizin sularında şanlı ordumuz ve güvenlik güçlerimiz destan yazıyor..

Hangi kalemlmi...Tamda Avrupanın ismini bile işitmeye tahammül edemediği isimler;

Osman Bey, Orhan Bey,Ertuğrul Bey, Oruç Reis, Yavuz, Barboros..

Gelin duamızı bunlardan eksik etmeyelim..