AMERİKA'da önümüzdeki yıl Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için şimdiden 460'ın üzerinde aday başvurusunu yaptı. Federal seçim bürosu bu rakamın daha da yükseleceğini duyurdu. Bu ülkedeki seçimler ve öncesindeki kampanyalar sadece Amerikalıların değil artık tüm dünyanın da ilgisini çekiyor.
 
2020'deki seçim için mevcut başkan Donald Trump, 2017 yılının başında yeniden aday olacağını açıklamıştı. Göreve geldiğinden beri şaşırtıcı kararları ve ilginç twetleriyle kendi partisinin bile eleştirilerini alan Trump, anlaşılan o ki bir dönem daha başkan olma heveslisi. Ancak Amerikan halkının azımsanamayacak bir bölümü Trump'ın bir dönem daha başkanlık koltuğunda oturmasını istemiyor.
 
İşte başkan Trump'ın dışında önümüzdeki yılki seçimler için adaylığını açıklayan önemli isimler:
Tulsi Gabbard, John Delaney, Kirsten Gillibrand, Julian Castro, Richard Ojeda, Elizabeth Warren, Serrod Brown.
Adaylardan 44 yaşındaki Latin kökenli Julian Castro, geçtiğimiz hafta kendisini tanımlarken "Trump'ın panzehiri" ifadesini kullandı. 
 
Trump'ı zehir zemberek gören adaylar çıktığına göre önümüzdeki seçim yarışları da heyecanlı geçecek gibi. Baksanıza şimdiden yarış başladı bile...
 
ABD'DE ANALI KIZLI!
 
MIAMI'deki lezzet duraklarıma South Beach'teki 'Safron Grill'i de ekledim.
Yaklaşık 3 yıldır Akdeniz mutfağının eşşis yemeklerini müşterilerine sunan Adanalı mekan sahibi Faruk Uğucu, menüsüne Adana'nın yöresel lezzetlerini de ekleyince beni de müvadimleri arasına katıverdi.
 
Anne tarafından Adanalı olduğumu bilen Faruk arkadaş haftanın birkaç günü özene bezene hazırladığı Güney bölgesinin yöresel ev yemekleri için beni önceden haberdar ediyor. Mutfağa da bizzat kendisi giriyor. Onun maharetli ellerinden şimdiye kadar içli köfte, analı kızlı, sarımsaklı köfte, mumbar gibi meşakketli yemekleri tattım. Hemşerim yakında çocukluğumun vazgeçilmesi bici bici tatlısını yapacağının müjdesini de verdi bana. Daha ne isterim!
 
Mekanda günün her saatinde Türk müşterilere rastlayabilirsiniz. Sadece yemek için değil; çay kahve içerek memleket muhabbeti yapabilirsiniz. Sohbete Faruk da katılırsa mevzu ne olursa olsun Galatasaray muhabbetine dönüyor; haberiniz olsun.
Oldu da yolunuz 1049 Washington Avenue'ye düştü... Hesabı dolar karşılığı Türk Lirası'yla da ödeyebilirsiniz. Ne diyelim; Adanalıyız, Allah'ın adamıyık!
 
SARI GELİN TÜRKÜSÜ
 
HAFTA sonunda Özcan ve eşi Esen'in verdiği geleneksel yemekte konuklardan biri de bendim. Geleneksel içkimizle birlikte alışılagelmiş masadaki yerimi aldım. Müzisyen arkadaşımın tanıştırdığı yeni misafirlerden Hera hanımla hiç hesapta yokken koyu bir muhabbete daldık. Adını Yunan mitolojisindeki Tanrı Zeus'un karısından alan orta yaşlı konuğumuzun İstanbul Ermenilerinden olduğunu öğrendim. Babası Kayserili, annesi ise Sivaslıymış. Kendisi çok küçük yaşta Amerika'ya gelmiş.
Ben Yunan mitolojisinden konuşacağımızı tahmen ederken, konu Ermeni meselesine geldi. Sohbetin başında Hera hanımın 1915 olayları diye tutturanlardan olmadığını hemen anladım. "Ben Ermeni sorunu diye bir şeyin olduğunu Amerika'ya geldikten sonra öğrendim" diyerek söze başladı. Soydaşı olduğu Ermeni Diasporası tarafından nasıl dışlandığını ve eleştirildiğini anlattı. İstanbullu Ermenilerin kendilerini Türklerden farklı hissetmediklerini ve aynı kültürel özelliklere sahip olduklarını da vurguladı. Ve sonra dedi ki; "Diaspora, Türkiyeli Ermenileri hep küçümsedi. Hep tepki gösterdi. Hatta bizim artık o ülkede yaşamamamız gerektiğini de söylerler. Halbuki orası bizim memleketimiz. Tarihteki acıları yarıştırmıyoruz ki. Zaten biz Ermeniler üç grubuz. Türkiye Ermenileri, Ermenistan Ermenileri ve Diaspora Ermenileri. En anlaşılmaz olanları Diaspora Ermenileri zaten. Hrant Dink'ten sonra Ermeni sorunu tabu olmaktan çıktı. Diyalog çağrısını çok önemsiyorum. Bence iki halkın birbirini tanıması için Türkiye-Ermenistan sınırı açılmalı. Ama Karabağ yüzünden bu şimdilik mümkün gözükmüyor maalesef."
Sohbet sonunda Hera da ben de Özcan'dan 'Sarı Gelin' Türküsünü dinledik. Türkünün kime ait olduğu tartışmasına girmeden...