ANALİZ. Haydar Oruç, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun İsrail ziyareti sonrası iki ülke arasındaki yeni normalleşme sürecini AA Analiz için kaleme aldı.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden normalleşmesi için uzun süreden beri devam eden süreç, karşılıklı ziyaretlerle yeni bir evreye geçti. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal şubat ayında İsrail ziyaretinde bulunarak gerekli koordinasyonu kurmuşlardı. Bu ziyaretin ardından İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetlisi olarak 9-10 Mart 2022 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret etmiş ve yapılan görüşmelerden sonra icra edilen ortak basın toplantısında ilişkilerin normalleşmesi hususunda karşılıklı iyi niyet temennileri dile getirilmişti.

Çavuşoğlu’nun İsrail ziyareti iki ülke arasındaki tüm sorunların çözülmesini sağlamaya yetmese de özellikle enerji ve bölgesel güvenlik konularında iki ülkenin çıkarlarını önceleyen iş birlikleri yapılabileceğini gösterdi.

Son olarak ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 24-25 Mayıs 2022 tarihlerinde Filistin ve İsrail’i kapsayan iki günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Aslında bu ziyaretin nisan ayında gerçekleşmesi planlanmıştı. Zira Herzog’un ziyaretindeki ortak basın toplantısında, nisan ayı başında Türkiye’den İsrail’e dışişleri ve enerji bakanları seviyesinde ziyaretler yapılacağı açıklanmıştı. Ancak tarafların yoğun gündemi bu ziyaretin ötelenmesine yol açtı ve ancak mayıs ayının son çeyreğinde gerçekleşebildi.

Dışişleri bakanı seviyesinde 15 yıl aradan sonra gerçekleşen ilk ziyaret olması sebebiyle Çavuşoğlu’nun İsrail ziyaretine her iki ülke tarafından da büyük önem verildi. Bütün sorunların çözümlenmesi mümkün olmasa da ilişkilerin kademeli olarak normalleşmesi konusunda mutabık kalındı.

Ziyaretin İsrail’deki yansımaları

Özellikle İsrail tarafında bu ziyarete büyük önem atfedildiği, İsrail basınına yansıyan haberler ve siyasilerin yapmış oldukları paylaşımlardan anlaşılıyor. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Dışişleri Bakanı Lapid, sosyal medya paylaşımlarında Çavuşoğlu’nun ziyaretini çok önemsedikleri ve bu ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamasını umut ettiklerini belirttiler. Çavuşoğlu’nun ziyaretini yakından takip eden Haaretz, Times of Israel, Maariv, Yediot Ahronot, Israel Hayom, Globes gazeteleri, Walla ve Kann gibi ajanslar ve İ24News, Channel 13, N12 televizyonları yaptıkları yayınlarda Türkiye-İsrail normalleşmesinin, ikili ve bölgesel ilişkilerdeki önemine değindiler. Buna mukabil Jerusalem Post, Jewish Press ve Arutz Sheva gibi muhafazakar medya platformlarında yayımlanan bazı yazılarda Türkiye-İsrail normalleşmesine temkinli yaklaşılması gerektiğine dair eleştiriler yer aldı. Yine bu platformlarda İsrail’in Türkiye uğruna Yunanistan ve GKRY ile ilişkilerini bozmaması gerektiğine yönelik önerilerde bulunuldu. Ayrıca Mitvim ve INSS gibi düşünce kuruluşları yeni süreci desteklerken, görece muhafazakar ve son dönemde Türkiye karşıtlığıyla öne çıkan Jerusalem Institute for Strategy and Security (JISS), Gatestone Institute, Moshe Dayan Center (MDC), Begin-Sadat Center for Strategic Studies (BESA) gibi kuruluşlar ise sürece eleştirel bir yaklaşım sergiliyorlar.

İkili ilişkilere dair konular

Ziyarette; Türkiye ve İsrail arasında ortak ekonomik komitenin canlandırılmasına ve sivil havacılık alanında bir anlaşma yapılması için çalışılmaya başlanmasına karar verildi. Bu kapsamda İsrail’in ulusal havayolu şirketi El Al’ın Türkiye’de daha fazla şehre doğrudan uçabilmesi ve THY’nın İsrail’e yönelik sefer sayısını arttırması hedefleniyor. Ayrıca İsrail turizm bakanının talebiyle yapılan görüşmede, önümüzdeki dönemde daha fazla İsrailli turistin Türkiye’ye gelebilmesi için muhtelif formüller ele alındı.

Bu olumlu gelişmelere rağmen özellikle İsrail tarafının uzun süredir dile getirdiği büyükelçilerin yeniden atanması konusunda somut bir ilerleme sağlanamadı. Ziyaretten sonra Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, heyetler arası görüşmelerde bu konu gündeme getirilse de İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in temmuz ayında gerçekleşmesi planlanan Türkiye ziyaretine ertelendi. Dolayısıyla bu süre zarfında, muhtemel isimler üzerinde görüşmelerin devam edeceği ve her iki tarafın da onayından geçen büyükelçilerin atanmasına gayret edileceği anlaşılıyor.

Dışişleri bakanı seviyesinde 15 yıl aradan sonra gerçekleşen ilk ziyaret olması sebebiyle Çavuşoğlu’nun İsrail ziyaretine her iki ülke tarafından da büyük önem verildi. Bütün sorunların çözümlenmesi mümkün olmasa da ilişkilerin kademeli olarak normalleşmesi konusunda mutabık kalındı.

Görüşmelerde sadece ikili ilişkiler değil bölgesel konular da ele alındı. Bu kapsamda; İsrail-Filistin sorununun çözülmesi, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının güvenliği ile bu kaynakların ortak bir projeyle Avrupa pazarına ulaştırılmasına yönelik girişimler ve başta Suriye’de olmak üzere bölgede yaşanan diğer gelişmelerin bölgesel güvenliğe etkileri masaya yatırıldı.

İsrail-Filistin meselesine dair

Çavuşoğlu’un ortak basın toplantısında dile getirdiği, “Türkiye’nin Filistin’e desteği İsrail ile normalleşmeden bağımsız olarak devam edecektir.” şeklindeki açıklamasıyla Türkiye’nin İsrail-Filistin sorunundaki pozisyonunu net bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca sorunun Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yürütülmekte olan iki devletli çözüm temelinde çözülmesinin desteklendiğini de belirterek tarafların bu konuda gayret göstermesi gerektiği vurguladı. Türkiye’nin Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın statüsü konusundaki hassasiyetini de dile getiren Çavuşoğlu, İsrail’in mevcut statükoyu Yahudiler lehine değiştirme gayretlerinin tüm İslam alemini incittiğini söyleyerek, İsrail’den bu konuda uluslararası hukuka uygun davranmasının beklendiğini hatırlattı. Ayrıca Mayıs 2021’de Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde cereyan eden olaylarda, mülklerinden zorla çıkartılan Filistinlilerin haklarının da korunmasının gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, İsrailli muhataplarına bu konuda daha adil olmaları gerektiğini söyledi.

Doğu Akdeniz’deki gelişmeler

Her ne kadar bu ziyarette somut bir ilerleme yaşanmasa da, en önemli konulardan biri Doğu Akdeniz’deki gelişmelerdi. Zira Türkiye ile İsrail’in arasının gergin olduğu dönemlerde, bölgede keşfedilen hidrokarbon kaynaklarının Doğu Akdeniz Gaz Boru Hattı (Eastmed Pipeline) projesiyle Avrupa’ya ulaştırılması için Doğu Akdeniz Gaz Forumu kurulmuştu. Türkiye dışlanarak kurulan Forum, ABD yönetiminin Eastmed projesinden desteğini çekmesiyle işlevsiz hale geldi. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin olmadığı hiçbir yapının faydalı olmayacağı anlaşıldı. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin de foruma dahil olabileceği veya Yunanistan ile GKRY’nin buna itiraz etmesi halinde alternatif bir yapılanmaya gidilebileceğine dair değerlendirmeler yapıldı. Doğu Akdeniz’de muhtemel enerji iş birliği şu an için Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin merkezinde yer alıyor ve bu konudaki asıl ilerlemenin Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in önümüzdeki aylarda İsrail’e yapacağı ziyarette gerçekleşmesi bekleniyor.

Suriye’deki iç savaş ve İran faktörü

Görüşmede ele alınan diğer bir konu ise Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle tarafların algıladığı tehditler ve bu tehditlere karşı alınabilecek önlemlerdi. Bu kapsamda, Biden yönetiminin girişimiyle başlatılan İran nükleer anlaşmasına yönelik görüşmelerin başarıyla sonuçlanma durumu değerlendirildi. Böyle bir durumda, Suriye’de artması muhtemel İran varlığının her iki ülke için de tehdit oluşturacağı saptandı. Her ne kadar İsrail, Türkiye’nin aksine PYD/YPG’yi bir terör örgütü olarak görmeyip desteklese de, konjonktürel gelişmelerin söz konusu terör örgütünün bölgedeki varlığını sürdürmesine engel olduğunun da farkında. Kendi ulusal çıkarları için Suriye’deki mevcut üç parçalı statükonun devamından yana olan İsrail, Suriye’nin, iç savaş sonrası dönemde muhalifler yerine Esed tarafından yönetilmesini tercih ediyor. Öte yandan ise muhtemel bir nükleer anlaşma sonrası durumun kendi aleyhine döneceğini de hesaplıyor. Dolayısıyla Suriye’de her iki tarafın da çıkarlarını gözetecek bir iş birliği yapılması en makul seçenek olarak gözüküyor.

Sonuç olarak; Çavuşoğlu’nun İsrail ziyareti iki ülke arasındaki tüm sorunların çözülmesini sağlamaya yetmese de özellikle enerji ve bölgesel güvenlik konularında iki ülkenin çıkarlarını önceleyen iş birlikleri yapılabileceğini gösterdi. Ayrıca İsrail-Filistin meselesinin çözümünde uluslararası hukuka riayet edilmesinin iki ülke arasındaki karşılıklı sorunları da daha kolay çözeceği anlaşıldı. Türkiye bu konuda gerekli siyasi iradeyi gösteriyorken, İsrail’in de bu barış fırsatını iç siyasi hesaplaşmalara kurban etmeden gerekli adımları atması en uygun seçenek olacaktır.