En büyük şairimiz Abdülhak Hamid Bey'in, orduyu  hümayun için ahiren tanzim ettiği neşide-i bi-manendi en evvel  ''Harp Mecmuası'' ümmetin enzar-ı  şevk ü şükranına arz etmiş olmakla mübahidir.
Şair-i a'zamın hüviyeti üstad adanesini tarif yolunda ne söylense zaid ve hadal-şinaslık olur.  Bizde vatanseverliğin vezaif ve fezailini en evvel telkin ve terennüm  etmiş olan Namık Kemal Bey gibi büyük ve pek büyük edibimiz:
''Hamid, seni muhab etmeye adından büyük kelime bulamıyorum.'' hitabıyla şairi tebcil etmişti.
Sahife-i mübahate derc etmiş olduğumuz bu neşidede hissi iman ile hissi celadet o kadar dukkan-i telif o kadar hakdar bir surette edilmiştir ki okundukça sami vicdan pür-gayş olmamak kabil değildir.
Bu mısralardan afak-ı İslama aks edecek nakamata cevap verecek ancak ''lebbeyk'' sedaları olabilir. Mehd ü lahdi mümini en evvel ve en son okşayan ''Allahü ekber'' sadasıdır. 
''Allahü ekber'' yüsr ü usrumuza şevk ve matemize zevk ve eylemimiz, hasılı hayat-ı islamımızın her safhasına kudsiyet bahş olur. Şairi azam en güzel neşidelerinin birine bu iki kelime-i semaviyeyi ruh ittihaz etmekle hem Hz. Muhammedin, hem Sultan Mehmedin ketibe-i hümayununa doğrudan doğruya hitap etmiş oluyor. Felillahi durrehu.
TEKBİR:
Allahü ekber! Kaim onunla mihrab u minber
Tebiri milli İslama rehber Allahü ekber!
Dinim bu dindir, Allah birdir, haktır peygamber
Millet, diyanet, devlet, hilafet daim beraber
Allahü ekber! Allahü ekber!
Zatı bir ancak bin birdir ismi, hep bildik ezber
Dindaşımızdır kuşlar, melekler, tuba, sanavber
Allahü ekber! Allahü ekber!
Lütfuyla olsun hal-i hazırda yahut seferber
Asker muzaffer, hakanı mesrur, adası münber
Allahü ekber derken o asker hem bahr ü hem bere
Hem leyl-i muzlim, hem mihr-i enver hem mehd ü makber
Tekrar edip der; Allahü ekber! Allahü ekber.
Abdülhak Hamid. 
(Harp Mecmuasından alıntıdır)