Cesaret ve şecaatiyle meşhur bir kahraman...

Utbe ibni Gazvan, ilk müslümanlardandır.

Mudar kabilesine mensup olup, adı Utbe, künyesi Ebu Abdullah’dır. Babası Gazvan bin Cabir’dir. Utbe de diğer müslümanlar gibi Mekke müşriklerinin işkencelerine, eza ve cefalarına maruz kaldı.

Bu sebepten ilk defa Habeşistan’a daha sonra Medine-i Münevvere’ye hicret etti.

O, ok atmakta pek mahir idi.

Bedir, Uhud, Hendek gibi meşhur maharebelerde İki Cihan Güneşi Efendimizin yanından hiç ayrılmadı.

Onu müdafaa için her türlü gayret ve fedakarlığı gösterdi.

Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz onun şecaat ve mertliğini övdü.

O, Ubulle’nin fethinde gösterdiği kahramanlığı ile tanındı.

Hz. Ömer (r.a.) onu İran ve Hindistan taraflarına seferlere gönderdi.

Ubulle üzerine gönderdiği 300- 500 kişilik küçük ordunun başına komutan tayin etti.

Orduyu uğurlarken ona şu tavsiyelerde bulundu:

‘’Utbe! Seni Ubulle diyarına gönderiyorum.

Burası düşmanların kalesidir.

Senin orada muvaffak olmanı temenni ediyorum.

Allah yardımcın olsun.

Oraya vardığında halkı Allah yoluna davet et, İcabet edenleri kabul et.

Davetini kabul etmeyenlere cizye teklif et.

Cizyeyi verirlerse bir şey yapma.

Vermezlerse harbet.

Utbe! Allah’tan kork ve dikkat et.

Sakın kibir ve gurura kapılma.

Sen Resulullah (s.a.v) ile arkadaşlık ettin.

O sayede zilletten izzete erdin. Zayıf iken kuvvet buldun.

Nihayet sen emir oldun. İtaat edilen bir komutan oldun. Söylediğin söz dinleniyor, emrine itaat ediliyor. Bunca nimet seni azdırıp aldatmasın. Cehenneme düşürmesin. Allah Te’ala seni, beni ve cümlemizi korusun’’

Bu emirnameyi alan Utbe İbni Gazvan (r.a.) küçük ordusuyla Ubulle taraflarına sefere çıktı.

Ubulle, Dicle kenarında kurulmuş müstahkem bir şehirdi.

İranlılar orayı silah deposu haline getirmişlerdi. Kalelerin burçlarına, düşmanlarını gözetleme yerleri yapmışlardı. Utbe (r.a.)’ın ordusu ise az ve silah bakımından zayıftı. Fakat azmin elinden hiçbir şey kurtulamazdı.

Utbe (r.a.) şehre yaklaşınca ordusunu yeni bir harp nizamına koydu. Az sayıda kadın savaşçı vardı. Mızrakların saplarına astığı sancakları onlara verdi ve şu talimatta bulundu: ‘’Biz şehre yaklaştığımızda sizler geride bir toz bulutu kaldırın’’ dedi.

Arkada büyük bir toz bulutu kaldırıldı. Düşmana büyük bir ordu geliyor görüntüsü verildi. İran ordusunu korku ve telaş aldı.

Kendi sayılarının azlığını düşünerek karşı koyamayacaklarına kanaat getirdiler ve şehri terketmeye başladılar. Savaş psikolojik olarak kazanılmış oldu.