KİM derdi ki 1 numaralı tehlike olarak görünen Rusya, 1 numaralı dostumuz olsun. Kim derdi ki ülkemizin tüm savunma ve askeri stratejisi Rusya için oluşsun. Ve yine aynı şekilde İran ile böyle bir ilişki yaşansın. Evet Dünya dönüyor... Döndükçe değişim oluşuyor. İlişkiler farklılaşıyor, pekişiyor.

HUMEYNI rejiminin oluşmasından sonra kırmızı çizgi olarak görülen İran sınırı çok önemsenmişti. Başta terör ve kaçakçılık olmak üzere taraflar karşılıklı ithamlarda bulunurdu. 28 Şubat döneminde ipler iyice gerilmişti.

Gelinen nokta itibarı ile İran çok önemli ticaret kapımız oldu. PKK terörü için ortak çalışma yapıyoruz. Gaz ve petrol için umut kapımız. Van ve çevresindeki otellerde yatak bulunmuyor. Taahhüt sektöründe iç içeyiz. Soğan-patates krizinde bile imdadımıza yetiştiler. Karpuz bile gelmeye başladı. Suriye meselesinde ise zaten oluşan üçgenin bir bacağı.

Ancak sıcak gündem Rusya... Artık dostumuz. En iyi ittifakımız ve çok yönlü ortağımız. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yine Rusya’ya uçtu. 8’inci Türk-Rus Konsey Toplantısı için. Heyetler ise geçen haftadan itibaren Moskova’da çalışmaya başladılar bile. Nazar değmesin ama başta uçak düşürme krizi olmak üzere, bunca yaşanan soruna rağmen Erdoğan-Putin dostluğu nefes aldırıyor.

ABD’yi kıskandıracak

Suriye açmazında üçgenin zaten ana kenarı. Bu birliktelikten de güç doğuyor. Türk, Rus, İran ittifakı ile ABD’ye karşı dominant durumundayız.

Rusya’ya önlem amacıyla harcanan savunma bütçesi gerilerde kaldı. Artık ABD’nin askeri araç gereç satışlarında naz niyaz dönemi de sona erdi. S400’lerden sonra F35’lere muadil yeni Rus uçağı alternatifi de gündeme girdi. Artık askeri işbirliği ABD’yi kıskandıracak dönemini yaşıyor.

8’inci konsey buluşmasında iki ülke arasında birçok konu ele alınıyor. Ticaret hacmi çıtası 100 milyar dolar.

Askeri, ekonomik, ticari, kültürel, sosyal, turizm, tarım, hammadde, petrol, gaz, taahhüt, nükleer santral diye sıralarsak geriye bir şey kalmıyor.

Zaten 2019 karşılıklı kültür yılı. Devlet opera ve bale, Bolşoy’da Troya operasını sahneleyecek.

Vize kolaylığı gündemde. Önce hususi pasaport ve tır şoförleri, sonra genel. Daha sonra da Gürcistan gibi pasaportsuz.

Tarımda da artık ilişkide güç birliği var. Tarım makineleri, tohum, gübre, orman ve orman ürünleri ile kağıt için müşteri durumundayız.

Antalya Rus şehri gibi

Turizm ise altın yılını yaşayacak. Antalya artık Rus şehri gibi. Gelen gitmek istemiyor. Dönmeyip yerleşenler zaten az değil. Tatil köylerinin umudu Rus turist. Erken rezervasyonlara göre boş yatak kalmadı.

Taahhüt sektörlerinde ENKA ile Rönesans, Türk müteahhitliğinin lokomotifi. Çin sınırından Finlandiya sınırına kadar ‘Made in Turkey’ imzalı eserlerimiz var.

Cash para alış-verişi dışında, Rusya ile yapılacak ticari ve ekonomik oluşum şu dünya krizi sırasında adeta ilaç gibi. 25 milyar dolar olan ticaret hacminin 2023 yılına kadar 100 milyar dolarlık çıtayı aşması için kafa yoruluyor.

Rusya yenileniyor. Müteahhitlerimiz bunu başarıyla yapıyor. Silah satışında pazar bulamıyor. Türkiye, ABD’nin nazını çekmediği için potansiyel pazar oldu bile.

Nükleer santral için müşteri ararken, enerji fakiri Türkiye zaten dünden hazır.

Gaz ve petrol ulaşımını da ortak gerçekleştiriyoruz. Aslında yekün tutan kalemler de bunlar. Bu nedenle 100 milyar dolarlık hedef hayal değil.

Ortak yeğenlerimiz var

Yeter ki incir çekirdeğini doldurmayacak nedenler yüzünden sorun çıkmasın.

Bir dönemin korkulu düşmanı Rusya, artık görüldüğü gibi ‘can simidi’ olarak büyükleri imrendirecek ilişki içinde.

Putin’in söylediği gibi akraba ilişkilerimiz de oluştu. Birçok gelinimiz ve ortak yeğenlerimiz var çifte pasaportlu.

Muhtar adayı, belediye meclis üyesi Rus kökenli gelinlerimiz arasında, parlamento heveslileri bile bulunuyor.

Bakalım böylesine sıcak temas sonunda işgalci İsrail için Rusya’nın tavrı ne olacak?

Bunu beklemek de hakkımız herhalde...