Tarım arazileri alarm veriyor.

Günden güne küçülüyor.

Öncelikle şu Hollanda’ya bir değinmek istiyorum.

Çünkü bizim için örnek alacağımız, ibret alacağımız en önemli,

En verimli tarım ülkesi, Hollanda.

Hollanda’nın yüzölçümü 41 bin km kare.

Bizim Konya ilimiz kadar.

Bizim ülke yüzölçümümüzü 784 bin km kare.

Hollanda’nın geçen yılkı tarım ihracat rakamına dikkat çekmek istiyorum;

“Tamı tamına,95 milyar EURO”.

Biz ise aynı dönemde 17 milyar Euro”luk ihracat geçekleştirirken,

20 kusur milyar Euro”luk tarım ürünü ithal etmişiz.

1986-2004 yılları arasında tarım, hayvancılık ürünlerinde,

Kendi kendine yeten dünyadaki nadir ülkelerden biriymişiz.

Ama maalesef son 15 yılda bu rakam değişmiş.

Tarım ürünleri ithalatçısı bir ülke haline gelmişiz.

Tamam, nüfusumuz artmış.

Dolayısıyla tarım ürünlerine olan talep de artmış.

Peki, tarım arazilerimizin yüzde 12’sinin kaybolmasını,

Tarlalara apartman dikilmesini,

Tarım arazilerinin har vurulup harman savrulmasına ne diyeceğiz!

Adam bir şekilde bir para buluyor.

Gidiyor köyden bir arazi alıyor.

300-500 yüz dönümlük.

Etrafını çeviriyor, tarım yaptırmıyor.

Yatırım için tutuyor.

Ya çitçimizin durumu?

Mazot pahalı, işçi pahalı, tarım ilacı pahalı, tohumluk pahalı.

Ve de devlet desteği sınırlı.

Çiftçi için kurulan bir Ziraat Bankası var, müthiş kar ediyor.

Arkasında durması gereken çiftçi ise sürünüyor.

Tarıma, hayvancılığa çok elverişli bir kuşaktayız.

Yaylalarımız, sulak arazilerimiz, yılda iki defa verim verecek kadar bitek,

Tarım arazilerimiz var.

Üstüne üstlük yaz, kış tarım ürünü üretecek seracılık tekniklerimiz çağ ötesine taşınmış durumda.

Peki, biz bu kadar güzel bir ülkede tarımımızı nasıl bu hale getirdik?

Hollanda gibi Türkiye’nin 20’de biri kadar bir ülke,

Nasıl Türkiye’nin 10 katı tarım ve hayvancılık girdisi elde ediyor?

Bu sorgulanmalı.

Masaya yatırılmalı, dersler alınmalı, Hollanda’nın,

Tarım ve hayvancılık teknikleri incelenmeli.

Gerekirse yardım istenmeli.

Gidişatımız iyi değil.

Çünkü artık çiftçimiz mağduriyetten tarımdan elini ayağını çekmeye başladı.

Masraf çok kar az.

Adeta BOĞAZ TOKLUĞUNA çalışıyor gibiler.

Üvey evlat muamelesi gördüklerini söylüyorlar.

Devletimizi TOKİ’ YE, AVM’lere yaptığı yatırımların bir kısmını,

Bize yöneltseydi, biz bu halde olmazdık diyorlar.

Özetle yönetenlerimiz Türk Tarımını,

Türk Hayvancılığını masaya yatırmalı,

Tedbirlerini almalı ve tarıma hayvancılığa yeni bir ihya,

Yani bir nefes getirmelidir.

Bu çok önemlidir.

Biz ülke insanı olarak,

Çin sarımsağı, Meksika ayçiçeği,

Arjantin sığırı, Kilosu 280 lira olan,

Hollanda KÜFLÜ peyniri, Bulgar bulguru,

Rus buğdayı, Fransız arpası, ABD pirinci,

Sri Lanka çayı, Kanada kuru fasulyesi,

Meksika nohudu, Alman inciri, İran üzümü… Vs,

Dağlarımız otlak doluyken burada hayvancılığımızı geliştirmek varken,

Venezüella’dan peynir ithal etmek, hangi aklı evvelin fikri olabilir ki!

Yemek ve de bu ürünlere milyarlarca Dolar harcamak istemiyoruz.

Ülkemiz bunları üretecek, yetiştirecek kapasitededir.