06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi YAŞAM 3 denizci İbrahim Iğnak, Selim Ekmekçioğlu ve Lütfi Erman Atamer, Eritre'de kayboldu

3 denizci İbrahim Iğnak, Selim Ekmekçioğlu ve Lütfi Erman Atamer, Eritre'de kayboldu

3 Türk denizci İbrahim Iğnak, Selim Ekmekçioğlu ve Lütfi Erman Atamer, tekneyle çıktıkları dünya turunda Afrika ülkesi Eritre'deyken askerler tarafından götürüldükten sonra kayboldu

İbrahim Iğnak, Selim Ekmekçioğlu ve Lütfi Erman Atamer, 3 Türk denizci. Teknekye çıktıkları dünya turunda Afrika ülkesi olan Eritre'de kayboldular. 

Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge, 35 gündür kayıp olan denizcilerin ailelerinin perişan olduğunu yazdı.

Çekirge'nin yazısı şöyle: 

Gözü yaşlı çocuklar, perişan aileler...

Eritre’de nereye götürüldükleri bilinmeyen üç Türk denizcinin hikâyesi bu.

Selim Ekmekçioğlu... İbrahim Iğnak... Lütfi Erman Atamer...

Tekneyle dünya turunda olan üç Türk denizciden 35 gündür haber alınamıyor.

Sığındıkları Eritre’de askerler tarafından bir adaya götürülen denizcilerden son mesaj:

“Askerler teknede, telefon yasaklandı...”

Baba 35 gündür yoksun, nefes alamıyoruz...

Aileler perişan...

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Eritre Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı. 

Türkiye’nin Eritre Büyükelçisi yoğun çaba gösteriyor. Ama bir türlü ulaşamıyor...

Eritre devletinden tek cevap yok... Neredeler, hayattalar mı? Sağlıkları nasıl?

İşkence gibi bir bekleyiş...

İnanması güç olay koronavirüsün yoğunlaştığı karantina günlerinde yaşanıyor.

Dünya turunun Kızıldeniz girişinde bir yandan fırtınalar, bir yandan karantina bastırınca, Türk ekip, rotayı en yakın liman Cibuti’ye çeviriyor...

Neyse ki Türkiye’nin Cibuti Büyükelçisi yoğun bir ilgi gösteriyor. Bütün ikmallerini yapıyorlar...

Havalar düzeliyor...

Yelkenleri açıp Kızıldeniz’e açılıyorlar... 

Kolay değil. Şu ana kadar Yunanistan, İtalya, İspanya üzerinden Akdeniz’i aşmışlar. Karayipler, Maldivler, Malezya, Tayland, Endonezya... Ve dönüş rotası, Kızıldeniz üzerinden Türkiye...

Cibuti limanından ayrılırken eve mesaj gönderiyorlar:

“Yelkenler fora.. İnşallah selametle geliyoruz...”

Birkaç gecelik bir seyirden sonra hava tekrar terse dönüyor. Muazzam bir fırtına. Katamaran, kafadan dev dalgalara rağmen rota tutmaya çalışıyor.

Ama yok... 

Dayanılacak gibi değil...

Çaresiz haritayı açıyorlar. En yakın liman neresi?

Eritre Massawa Limanı...

Tamam ama, Eritre nasıl bir ülke. Akıbetleri ne olur. Bir yandan karantina, bir yandan endişe verici bilinmezlikler...

Selim Bey uydu telefonundan eşi Şeyda Hanım’ı arıyor:

“Şeyda bizim Eritre Büyükelçimizi bir arasan. Hava kötü oraya sığınmak zorundayız.”

Şeyda Hanım hemen Türkiye’nin Eritre Büyükelçisi Aykut Kumbaroğlu’nu arıyor. 

Sayın Büyükelçim, eşim ve arkadaşları mecburen Eritre Massawa Limanı’na sığınacaklar. 

40 feet bir katamaranla geliyorlar. Sizce uygun mu...

Hanımefendi biraz izin verin yetkililerle görüşeyim...

Büyükelçi: Şeyda Hanım, yetkililerle konuştum. Eşiniz limana yanaşabilir. Ama gün ışığında yanaşsınlar. Dışarıda bir şey yemesinler...

Çok şükür, minnettarım Sayın Büyükelçim..

Bu haber üzerine ertesi sabah Selim Bey ve arkadaşları limana yanaşıyorlar.

Ama bir gariplik var..

Tekneye iki asker geliyor. Ve “Sizi buradan başka bir adaya alacağız” diyorlar...

O an Selim Bey oğlu Murat’a şu mesajı atabiliyor:

“Murat hemen anneni ara. Bizi Massawa’dan 29 mil ötede Penisula di Buri Adası’na götürüyorlar. Hemen annen haber versin...”

Baba 35 gündür yoksun, nefes alamıyoruz...

Akşama doğru Şeyda Hanım’ın telefonuna mesaj geliyor:

“Şu an teknede iki askerle oturuyoruz. Telefon yasak...”

O saatten sonra iletişim kesiliyor. 

Büyükelçi Kumbaroğlu sürekli bilgi almaya çalışıyor. 

Ama Eritre Dışişleri Bakanlığı topu deniz kuvvetlerine atıyor. 

Kumbaroğlu bütün çabalarına rağmen Türk denizcilere ulaşamıyor.

Şaşkınlık, endişe, belirsizlik...

Aileler kötü şeyler düşünmeye başlıyor. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu devreye giriyor. Dışişleri Bakanı’na bir mektup yazıyor.

Baba 35 gündür yoksun, nefes alamıyoruz...

Ama yine cevap yok. 

Niye tutuluyorlar?

Gerekçe nedir?

Sağlık durumları nedir?

Günler geçiyor. Büyükelçi Kumbaroğlu elinden ne gelirse yapıyor:

“Şeyda Hanım bugün de denedim ama Selim beylerle görüştürmediler. İlgili komutandan haber bekliyorum...”

Ne yapsalar sonuç yok...

Bu sırada anlaşılmaz bir şekilde Eritre Deniz Kuvvetleri bir arama kurtarma helikopteri havalandırıyor.

Ardından “Katamaran bulundu” diye bir haber geliyor.

Oysa kayıp değildi ki...

Endişeler, korkuya dönüşüyor.

Şeyda Hanım:

“Umudumuz tükenmek üzere. İnanın bugün çok kötüyüm. Çıldıracak gibiyiz...”

Selim Bey’in Çin’de yaşayan oğlu Murat soruyor:

Bir devlet suçu olmayan üç denizciyi neden alıkoyar. İletişim hakları yok. Korkutucu bir durum. Tek duamız sağ salim gelmeleri...”

Evet arkadaşlar...

Dünya seyahatindeki üç Türk denizci Eritre Massawa Limanı’na yanaştıktan hemen sonra iki asker geliyor ve kayboluyorlar...

25 Nisan’dan 31 Mayıs’a... Eritre devleti kapı duvar...

Beni arayan ailelere şunu söyledim...

“Dünyanın dört bir tarafındaki vatandaşlarını özel uçaklarla getiren Türkiye büyük bir devlettir. Eritre’deki vatandaşlarını da orada bırakmaz.”

Bekliyoruz. 

Bütün denizciler olarak dualarla ve selametle hayırlı haberler bekliyoruz...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *