REZİL ötesi bir maç izledik Beşiktaş adına. O kadar ki, bir ara futbolcuların yanına gidip "Çarşamba günü müsaitseniz 11-12 halı saha yapalım mı?" diyecektim. "Aramızdan 6 kişi çıkarsak yeneriz" diye düşündüm çünkü!
Birkaç şey daha düşündüm...
 
4-3-3 ile başladığın maçta, 2 dakika sonra neden 4-2-3-1'e dönersin? Madem amaç orta sahayı kalabalık tutup, rakibin hızlı çıkışını engellemek, o zaman Dorukhan'ın yerine Oğuzhan girer. Olmadı Fatih Aksoy girer, Necip öne geçer.
"İlk devre rakibi durdurup, ikinci devre kulübedekilerle maçı alayım" düşüncesi neden var Beşiktaş'ta? Bir de sahadaki 11'in 11'i de yürümeyi yeni öğrenen bebek gibi olunca ortaya böyle bir rezalet çıktı.
 
Sakatlanan Dorukhan'ın yerine oyuna giren Babel, aldığı 2-3 topta da ne yapmak istediğini kendi bile anlamadı. Mustafa'nın işi topu ağlara göndermek ama o ağlara gidecek topa müdahale etti. Bunun adı şanssızlık da değil. Başka bir şey. Atiba ayakta duramadı, Medel aynı şekilde. Necip'in yeri orası değil, kabul ama daha önce orada güzel işler yaptığını gördük. Lens'in amacını hiç çözemedim. Neden alındığını da anlamamıştım! Şimdi söylemiyorum, o gün de söylemiştim. Kötü Fenerbahçe'nin iyisini almıştı Beşiktaş!
 
İkinci devrede Mustafa Pektemek'in gol atması, Mustafa ile ilgili yukarıda söylediğim düşüncelerimin değişmesini engellemedi.
AMA...
Cüneyt Çakır'ın verdiği bir penaltı var ikinci devre, Kasımpaşa lehine; böyle penaltı olmaz. Hem FIFA kokartı takıp, hem de TV'den izleyerek hiç olmaz. Sonra "Bana neden Dünya Kupası finali vermiyorlar, neden Şampiyonlar Ligi'nde yarı finalden öteye gidemiyorum" demeyeceksin. 
Zaten konumuz Cüneyt Çakır değil. Penaltıyı verse ne olur, vermese ne olur? 
Asıl konu; Kasımpaşa karşısında hiçbir şey yapmadan, sahadan 4-1 yenik ayrılan Beşiktaş'ın, taraftarına yaşattığı rezalettir. Yüzü olan utansın!