Ekonomist Filiz Eryılmaz, son dönemde rekor üstüne rekor kıran altın fiyatları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yatırımcıların en çok merak ettiği “Altın satılmalı mı, bekletilmeli mi?” sorusuna net yanıt veren Eryılmaz, elinde altın ve gümüş bulunduran vatandaşlara “satmayın” uyarısında bulundu.
Altın Fiyatlarında Yükseliş Devam Ediyor
Ağustos ayından itibaren hızla yükselişe geçen altın, yatırımcıların ilgi odağı haline geldi. Vatandaşların yoğun talebinin fiyat artışlarını daha da tetiklediğini vurgulayan Eryılmaz, bu süreçte panikle satış yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. Ona göre, kısa vadeli dalgalanmalar yatırımcıları yanıltmamalı; asıl değer uzun vadede ortaya çıkacak.
Peki bu yükseliş trendi nereye kadar devam edecek? Ekonomistlere göre, küresel ekonomik belirsizlikler, jeopolitik riskler ve faiz politikaları altının güvenli liman özelliğini daha da güçlendiriyor. Türk milletinin yüzyıllardır “zor zamanların hazinesi” olarak gördüğü altın, bugün de aynı işlevi sürdürüyor.
Vatandaşa Net Tavsiye: “Elinizdekini Tutun”
Eryılmaz, vatandaşların ani kararlarla satış yapmasının ileride pişmanlık doğurabileceğini ifade etti. Elinde altın bulunduranların, değer artışının devam edeceğini göz önünde bulundurarak sabırlı olmaları gerektiğini vurguladı.
Bu uyarı, sadece altın yatırımcılarını değil, gümüş sahibi olanları da kapsıyor. Eryılmaz, gümüşün de tıpkı altın gibi değer kazanma potansiyelinin yüksek olduğunu, bu yüzden eldekilerin korunması gerektiğini söyledi.
Neden Satış Yapılmamalı?
Altın ve gümüşün satılmaması gerektiğine dair yapılan uyarıların arkasında birkaç temel sebep bulunuyor:
Küresel Ekonomi: Dünya genelinde belirsizlikler ve krizler, değerli metalleri güvenli liman haline getiriyor.
Vatandaşın Talebi: Türkiye’de geleneksel yatırım aracı olarak altına olan yoğun talep fiyatların yükselişini destekliyor.
Uzun Vadeli Kazanç: Kısa vadeli iniş-çıkışlar riskli olsa da uzun vadede değerli metaller yatırımcıya kazandırıyor.
Bu noktada Eryılmaz, yatırımcıların birikimlerini korumaları gerektiğini ve “fazla yüklenmeden ama var olanı da satmadan” süreci yönetmelerini önerdi.