Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ve küresel ekonominin mevcut durumuna ilişkin Dünya gazetesine verdiği kapsamlı röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Yılın ilk yarısının geride kaldığı bu dönemde, Şimşek hem mevcut zorluklara hem de geleceğe dair umut veren mesajlar verdi. Bakan’ın açıklamaları, özellikle ihracata dayalı üretim yapan sanayiciler ve yatırımcılar için dikkat çekici veriler içeriyor.
Türkiye’nin en büyük dış ticaret partnerlerinden biri olan Avrupa Birliği’nde ekonomik büyümenin ciddi oranda yavaşladığına dikkat çeken Bakan Şimşek, bu durumun Türkiye'nin ihracat potansiyelini doğrudan etkilediğini belirtti. Küresel kriz sonrası dönemde AB ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 1,7 oranında büyüdüğünü hatırlatan Şimşek, son iki yılda bu oranın yarı yarıya düşerek yüzde 0,8'e gerilediğini ifade etti. İmalat sanayisinin hizmet sektörüne göre çok daha geride kaldığını vurgulayan Şimşek, bu zorlu pazar koşullarının Türkiye'nin dış ticaretini olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Ekonomik Program Dayanıklılığını Kanıtladı
Bu zorlayıcı küresel ortamda Türkiye'nin kararlılıkla uyguladığı ekonomik programın öne çıktığını belirten Bakan Şimşek, iç ve dış şoklara rağmen programın direncini koruduğunu ifade etti. “Bugün artık en zorlu dönemi geride bıraktık” diyen Şimşek, uygulanan politikalarda istikrarın sağlandığını ve ekonominin daha sağlam bir zemine oturduğunu söyledi. Bu mesaj, özellikle belirsizliklerle mücadele eden reel sektör için moral verici nitelikte.
Ekonomik programın esas amacının yatırım, üretim ve istihdamı teşvik etmek olduğunun altını çizen Bakan Şimşek, devletin bu süreçte sanayici ve girişimcinin yanında olduğunu belirtti. Bu yaklaşım, Türkiye'nin milli üretim gücüne ve ekonomik bağımsızlığına verdiği önemi bir kez daha gözler önüne seriyor.
Fiyat İstikrarı Rekabetçi Üretimin Temeli
Sanayicilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurun rekabetçi ve sürdürülebilir bir üretim yapısı olduğunu belirten Şimşek, bunun da ancak fiyat istikrarı ile mümkün olacağını vurguladı. Enflasyonla mücadelede önemli adımlar atıldığını ve bu yönde ciddi mesafe alındığını belirten Bakan, kalıcı fiyat istikrarının hem iç piyasada güveni artıracağını hem de ihracatın istikrar kazanmasına katkı sağlayacağını ifade etti.
Finansmana erişimin kolaylaştırılmasının da ancak dezenflasyon sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesiyle mümkün olacağını ifade eden Şimşek, ekonomik programın bu dengeyi sağlamaya yönelik olduğunu söyledi. Bu strateji, üreticilerin ve yatırımcıların uzun vadeli planlar yapabilmesi açısından son derece kritik bir zemin hazırlıyor.
Üreten, Yatırım Yapan, İstihdam Sağlayanın Yanındayız
Bakan Şimşek’in en dikkat çekici ifadelerinden biri ise, “Kim üretiyor, kim yatırım yapıyor, kim istihdam sağlıyorsa biz onun yanındayız” oldu. Türkiye’nin sahip olduğu ekonomik potansiyelin çok büyük olduğunu belirten Şimşek, bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için üretim, yatırım ve istihdam üçgenine özel önem verdiklerini vurguladı.
Bu yaklaşım, sadece ekonomik değil aynı zamanda toplumsal bir stratejiyi de yansıtıyor. Çünkü üretim ekonomisi, aynı zamanda istihdam sağlayarak sosyal huzura, milli gelirin adil dağılımına ve yerli-milli sermayenin güçlenmesine katkı sağlıyor. Böylece Türkiye, küresel arenada bağımsız ve güçlü bir aktör olma hedefini daha sağlam adımlarla gerçekleştirme yoluna giriyor.
