ÇOĞU kişi kendi hayatından, kendi konumundan memnun değildir. Başkalarının hayatını merakla izleyen bu insanlar, onun yerinde olmayı hayal ederler, isterler. Çünki onlar sadece o gördüklerinden ibaret zannederler gıpta ettikleri hayatı. Ama o izledikleri ve gıpta ettikleri hayatın bir de görünmeyen yanları var. Bir görev sırasında, benim hiçbir şey yapmadığımı izleyerek, bana latife eden bir meslektaşım, ‘yaşlanınca sizin bulunduğunuz yerde bulunmak isterim’ dedi. ‘Hiç tavsiye etmem’ demedim. Onun izlediği, gördüğü dakikalarım, olunmak istenen yer ve dakikalardı. Ama dakikalardı. Hayat ise dakikalardan ibaret değildi.

İnsan hep aldanır

O nereden bilecekti benim cehennemde yaşadığımı. Kimse kimsenin hangi iklimde, hangi algıların kıskacında, hangi duyguların girdabında alabora olduğunu bilemezdi elbette. Ama kuş bakışı görülen, muhtevası bilinmeyen hayatlara gıpta eder insan. İnsan hep aldanır. Her dakika yeni bir şey öğrenir, aldanışlar öğrenmedir. Her yeni bir şey öğrendiğinde hayata dair, ‘bir yaşıma daha girdim’ der ama öğreneceği şey asla bitmez. Yaşı ilerlemiş olan her insan gibi ben de kimi zaman haddimi aşarak, ‘Hayatta görmediğim ne kaldı, artık ölebilirim’ diye düşündüğümde, tokat gibi bir hali yaşarım. Meğer hayatta öğrenecek şey asla bitmezmiş, kanısına ulaşırım tekrar.

Güzel görünmenin bedeli

Uzaktan güzel bir hanım gördüğünüzde bilin ki o ıstırap içindedir. Bunu kendisinden bilgi almak için sorduğum bir genç hanım söyledi. Hayretle ve soru dolu bir bakışla yüzüne baktığımı görünce izah etmek durumunda kaldı. Koca koca küpeleri kulağına taktığı için canı yanıyor, yüzündeki, görünür yerlerdeki tüylerini topladığı için canı yanıyor, topuklu ayakkabı giydiği için canı yanıyor, saçına boya ve şekil verirken bir dünya alete muhatap oldu canı yandı. Saçının şekli bozulmasın diye kafasını yıkamıyor, canı yanıyor, daha bir yığın sebeple canı yanıyor. Takma kirpikleri düşecek diye ödü kopuyor, uzun ve ojeli tırnakları kırılacak diye yüreği hopluyor, daha anlatayım mı dedi.

Adam gırtlak kanseri

Adamın üzerinde çok kaliteli, pahalı, marka bir lacivert takım elbise vardır. Boynunda fuları, ceketinin göğüs cebinde kıravatıyla uyumlu bir mendil. Kol düğmeleri de göz alıyordu. Yüzünde kendine hakim, iyimser, babacan bir eda vardı. Çoğu kadın dönüp bakıyordu bile ona. Toplu taşıma aracına herhalde tevazu olsun diye binmiş olmalıydı. Onu gören kadın-erkek saygı duyuyordu. Görüntü mükemmeldi. Bir çok üniversite öğrencisi ilerde meslek sahibi olduğunda, para kazandığında onun gibi giyinmek isteyebilirdi. Hayatına gıpta edilecek bir adam varsa o da işte bu adam olmalıydı. Çok önemli insanların bulunduğu bir toplantıda adam asaletle oturuyordu. Toplantı arasında çoğu kadın gibi erkekler de helaya gider. Adam boynundaki fularını çıkarmış, boğazındaki delikte birikenleri temizliyordu. Adam gırtlak kanseriydi.

Onun yerinde olmak

Hiç kimseden hiçbir şey istememiş bir adam vardı. Hatta çevresindeki herkese de daima bir şeyler veren bir adam. Basit bir giyinişi vardı. Yumuşak huylu, hatta biraz çekingen bir yapıdaydı. Yüzü çok tebessümlü olamıyordu. Ciddi adam nasıl olur diye soranlara misal gösterilecek kişiydi. Fakat hayret o da salon şakacısıydı. Kelimelerle oynuyordu. ‘Kut ül Amare kitabının işi bu hafta bitiyor’ diyen arkadaşına Kurtul Amare oluyor desene diyebilmişti. Kimse onun gibi olmak istemezdi. Yediğinde-içtiğinde de bir kalite yoktu. Şu olsa da yesem diye bir derdi de yoktu. Karın doyuracak her şey az miktarda onu mutlu ediyordu. Fakat yaşantısında yaldız yoktu. Alayişli değildi. Kadınlar ve erkekler onun yerinde olmayı istemezlerdi.

Hayat dersini veriyor

İnsan kuş bakışı izlediği hayatlara gıpta ediyor. Neyin ne olduğunu, künhünü, aslını, derinliğini, muhtevasını bilmediği hallere gıpta ediyor insan. Ama o gıpta ettiği hal bir süre sonra ilahi takdir olarak ona verildiğinde gıpta ettiği şeyin yanı başında başka haller de bulunduğunu, belki de çekilen onca ıstıraba bir ödül olarak o görünen halin verildiğini anlayamıyor. Bilmediğin hallere gıpta da etme, kınama da getirme diye hayat dersini hep vermeye devam ediyor.