Rami Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençlerin yüzündeki tebessümün kendisini mutlu ettiğini belirterek, "Herhalde müjdeler veriyorsunuz değil mi?" ifadesini kullandı.

Erdoğan, gençlerin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ederek, "Cumhuriyet'imizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Milli Mücadele'mizin tüm kahramanlarını rahmetle yad ediyorum. Semalarımızda yankılanan ezanlarımızın hiç dinmemesi, nazlı bayrağımızın hep dalgalanması, vatanımızın istiklali, milletimizin istikbali uğrunda mücadele eden şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Rabb'imden rahmet ve mağfiret diliyorum. Aynı kutlu idealler için bir asırdır mücadele eden güvenlik güçlerimize, devlet ve siyaset insanlarımıza, kendi alanında Türkiye'ye katkı vermek için çalışan herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

Gençlerle bir araya geldiği için mutlu olduğunu belirten Erdoğan, bu sevincin gençlerle paylaşılmasının kendisine ayrı bir güven verdiğini vurguladı.

"Rabb'ime, bana sizler gibi genç, dinamik, yürekli, gözleri ışıl ışıl, vatan millet kokan yol arkadaşları lütfettiği için ayrıca hamdediyorum." diyen Erdoğan, bugünlere gençlerin yoldaşlığıyla geldiklerini ifade etti.

Erdoğan, Türkiye'yi gençlerin katkılarıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma ve demokrasi hamleleriyle tanıştırdıklarına dikkati çekerek, "Eskinin o köhne düzenini değiştirerek farklı, modern bir Türkiye'yi inşa etmenin altyapısını oluştuk. Mutlu, müreffeh ve güçlü yarınlarımızı da inşallah yine sizlerle el ele, omuza omuza inşa edeceğiz. Bunun için sizlerden hayallerinize sıkı sıkıya sarılmanızı özellikle istiyorum. Kimsenin sizinle hedefleriniz arasına girmesine, sizi ideallerinizden koparmasına müsaade etmeyin. Çeşitli mecralardan kasıtlı olarak yayılan umutsuzluk dalgalarına asla prim vermeyin. Özellikle geçmişinde ülkeye ve millete hiçbir hayrı dokunmamış kişilerin sizleri kendi dipsiz karanlıklarına çekme çabalarına karşı uyanık olun. Bunlar koltuklarını korumaktan, siyasi ömürlerini biraz daha uzatmaktan başka hiçbir gayesi olmayan kifayetsiz muhterislerdir." değerlendirmesini yaptı.

Gelecek vizyonu ortaya koymak yerine kendi beceriksizliklerini, başarısızlıklarını örtmeye çalışan müflis siyasetçilerin gençlere örnek olamayacağını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye, daha önce bu tarz siyasetçi profilleri görmüş ama hepsi eninde sonunda unutulup gitmiştir. Şimdi onları kimse hatırlamıyor, kimse hayırla anmıyor, eserleri yok. Ziya Paşa'nın güzel bir beyti var, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Eserleri yok ki anılsınlar, böyle bir durumdalar. Biz ise siyasi hayatımızın tamamında gençlerimize güvendik, gençlerimize inandık, sizlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk. Bunu da öyle birileri gibi lafta bırakmadık. Seçilme yaşı biliyorsunuz 30'du, bunu önce 25'e, daha sonra 18'e biz indirdik. Niye bunlar yapmadı? Çünkü bunlar gençlerine güvenmiyordu ki. Bize aynen şunu söylediler, 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız?' Ama bunlar bilmiyordu ki bizim ecdadımız Fatih, 18 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı. Benim ecdadım bunu yaptıysa demek ki torunları olarak bizler de bunu yapabiliriz ve yapmalıyız. Düşünün İstanbul'un fethi böyle gerçekleşmiş. Öyleyse bunu biz de yaparız, yapmamız lazım. Yaptık mı? Yaptık. Çünkü gençlerimize güvendik, inandık. İnandığımız için onlarla da yolları yürüdük ve yürüyoruz. İşte pazar günü seçimlerin sonuçlarına göre 28'inci dönemde Meclis'e giren en genç 5 milletvekilinin 4'ünün bizim partimizden olması bunun ispatıdır. Meclis'te 30 yaş altı en çok milletvekili bulunan, grup yaş ortalaması en düşük olan parti de yine biziz. Gençlik kolları başkanımı, 28 yaşında, İzmir'de bölgesinde ilk sırada aday göstererek bu konudaki kurumsal tavrımızı da ortaya koyduk. CHP Genel Başkanı ise asla böyle bir adım atmadı, atamaz. Niye? Bu yürek ister yürek. Zihinsel devrimi gerçekleştirmediğiniz sürece bu işi gerçekleştiremezsiniz. Ve biz şu anda bu zihinsel devrimi gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. Bu zihinsel devrimi sizinle gerçekleştireceğiz."

Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nin geçmişi itibarıyla meşhur Rami Kışlası olduğunu hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Fakat daha sonra ne oldu? Burası Rami Gıda Çarşısı oldu. Ben gıda çarşısında çalıştım, halini bilirim buranın. Daha sonra burasının farklı bölgelere taşınma süreci oldu, Bayrampaşa'ya vesaire. Ondan sonra Kültür Turizm Bakanımla burayı konuştuk ve sağ olsun işi eline aldı ve şu mezbelelik olan yeri şu anda gördüğünüz hale getirdi. Tabii şimdi eski Türkiye ve bugünkü Türkiye olarak mukayesesini yapabilmek için eski Türkiye'yi tanımak lazım. Eski Türkiye'yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız. Biz tabii eski Türkiye'yi biliyoruz. Ben İstanbul'un belediye başkanlığını yaptım. İstanbul susuzdu, çöp, çukur, çamurdu. İstanbul'u o susuzluktan 'başkanınız' kurtardı. Tabii ben şimdi size sorsam, desem ki 'Ya siz Haliç'in o eski halini bilir misiniz?' Sizin tamamınıza yakını Haliç'in o eski halini bilmez, o kokusundan geçilmeyen Haliç'i bilmez. Pislik, rezillik... Yüzmek falan öyle bir şey yok orada. Balık falan yaşayamıyordu, öyle bir hal vardı orada. Cumhurbaşkanınız, o zaman belediye başkanı olarak ilk işim oranın bütün o pis suyunu, her şeyini Alibeyköy'deki bir taş ocağına, 9,5 kilometre, adeta petrol boru hattı gibi boru döşedik ve oranın kirli suyunu Alibeyköy'deki o taş ocağına aktardık. Ve orada yine bir tülbent gibi pisliği, tülbendin üzerinde bırakarak suyunu tekrar geri göndermek suretiyle Haliç'e döndürdük ama o çamur tabaka nerede kaldı? Alibeyköy'deki o taş ocağında kaldı. Yaklaşık 600 bin metrekare orada biz şimdi bir oyun parkı yaptık. 'Vialand' denilen Alibeyköy'deki o oyun parkının olduğu yer oydu. Bu hale dönüştürdük orayı. Ama ne oldu? Haliç'in o pis kokusundan çevreyi kurtardık ve boğazın suyunu yine bir tünel hattıyla Haliç'e gönderdik. Haliç'e gönderdiğimiz bu su ile de Haliç'in suyunu temizledik."

Mezbahacıların bulunduğu bölgeyi de temizleyerek Haliç Kongre Merkezinin adımlarını attıklarını aktaran Erdoğan, görevi kendisinden devralan Kadir Topbaş'ın da katkılarıyla Haliç Kongre Merkezinin bugünkü haline kavuştuğunu söyledi.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Ya sizin İstanbul'da böyle bir eseriniz var mı?" diye seslenerek, "Yaptınız mı böyle bir şey? Bu CHP'lilere sorun, 'Ya ne yaptınız?' Ben şu anda iki örnek verdim. Bizim Türkiye genelindeki durumumuz bu değil. Susuzluk diyorum, Istranca Dağları'ndan, 110 kilometreden İstanbul'a su getirdik. Veysel (Eroğlu) Bey'i İSKİ'nin başına getirmiştim, oradan İstanbul'a su getirerek İstanbul'un susuzluğunu giderdik. Onun için ben CHP'yi üç şeyle tanımlarım, çöp, çukur, çamur. Ve çöp dağlarını kaldırdık, çukurları yok ettik, çamurlarımızdan İstanbul'umuzu kurtardık ve susuzluğunu giderdik. Doğal gaz noktasında o zaman 50 bin eve, benden önce CHP vardı malum, 50 bin eve doğal gaz vermişlerdi. Ben görevi bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve biz doğal gazı getirdik. Aradaki fark bu." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin, gençleri özellikle seçilme ihtimali olmayan yerlerden ve sıralardan aday gösterdiğini söyledi.

"Peki neden?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu zat (Kılıçdaroğlu) gençlere güvenmiyor. Bu zat, gençlerin Meclis'te olmasını, tecrübe kazanmasını, ülkeye ve millete hizmet etmesini istemiyor. Gençlerimizin ümitvar olmasından, öz güven sahibi olmasından rahatsızlık duyuyor. Aslında bu şahıs gençleri kendisine en büyük rakip olarak görüyor." diye konuştu.

Gençlerin karar mekanizmalarında yer almasına tahammül dahi edemeyenlere en iyi cevabı yine gençlerin vereceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii 28 Mayıs'ın bir önemi daha var. 28 Mayıs'ta bu cevabı verirseniz, ertesi gün 29 Mayıs. (İstanbul'un fethi). Çok önemli. İlk defa oy kullanan 5 milyonu aşkın genci yok sayan aynı zat, gitti toplam oyları yüzde 1'i bile bulmayan partilere 40'a yakın vekil hediye etti. Bir de ne diyor. 'Hesap uzmanıyım.' diyor. Bunun hesap uzmanlığına şaştım. Nasıl hesap uzmanısın ki bu partilere bunları dağıttın? Onun için gençler sizin üzerinizde önemli bir görev daha var. Ne biliyor musunuz? Bunu siyaseten mezara gömmek için işte 28 Mayıs'ta kararı ona göre verin. Bu zaten hesap uzmanlığından emekli olmuştu, gelin siyasetten de emekli edin." ifadelerini kullandı.

"CHP'de siyaset yapan, Gazi'nin hürmetine CHP'ye oy veren gençlerimize ben bu neticeyi bırakıyorum.'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Gençlerimizin diğer pek çok şeyle birlikte 28 Mayıs'ta bunun hesabını da sandıkta soracaklarına inanıyorum. Sadece bununla kalmayacak, 28 Mayıs'ta aynı zamanda ben gençlerimizi kendi başarısızlıklarına ortak etmeye çalışanlara da esaslı bir dersin verileceğine inanıyorum. Siyasi ömürlerini 3-5 gün daha uzatmak için milletin sinir uçlarıyla oynayanları inşallah sizlerin desteğiyle siyasetten emekli edeceğiz. Çirkinleşen ve hatta çirkefleşen bir siyaset dilinin sahiplerinden bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 şehrin deprem bölgesinde yer aldığını hatırlatarak ''Deprem bölgesindeki insanlara bu denli hakaretler edilir mi? Sen kalkıp bunlara gönderdiğin 3-5 kuruşun çirkin bir şekilde propagandasını yapmaya kalkıyorsun. Otellerden onları kovuyorsunuz." dedi.

Bu sırada bir gencin, 'Herkes kendine yakışanı yapar.'' demesi üzerine Erdoğan, "Eyvallah. Eyvallah da bunları göreceğiz. Buna göre de haftaya pazar gereken dersi bunlara vereceğiz." diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile deprem bölgesindeki 4 ili bu hafta sonu, 2 ili ise salı günü ziyaret edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ki ne sıkıntı varsa bu sıkıntıları hep birlikte giderelim istiyoruz. Çünkü oralarda yaşayan insanlar bizim kardeşlerimiz, canımız ciğerimiz. Biz, 'Buralarda yok bize az oy çıktı, yok şöyle oldu böyle oldu.' diyemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Hazreti Peygamberin 'İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır.' şeklindeki hadisini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz buradan hareketle, ayrıma tabi tutmadan insanların en hayırlısı olmaya azmettiysek en çok faydalı olan olmak durumundayız. Bunun için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. 14 Mayıs seçimlerinde özgür iradelerine sahip çıkan gençlerimiz, daha büyük bir başarıyı inşallah 28 Mayıs'ta da sergileyecekler. Koltuklarını koruyabilmek için sizi korkutmaya çalışanlara, sizi karamsarlığa sürmek isteyenlere, hayallerinizi elinizden alma peşinde koşanlara yani kendi ikballeri uğruna sizleri kullanmak isteyenlere gençlerimizin 'Artık yeter.' diyeceğinden şüphe duymuyorum. Rabb'im yolumuzu, bahtımızı açık etsin." ifadelerini kullandı.

Programda daha sonra AK Parti'nin ilk kez veya yeniden seçilen genç milletvekilleri tanıtıldı.

Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir, TBMM'nin yeni ve en genç üyesi olduğunu belirtti.

24 yaşında, endüstri ve bilgisayar mühendisi olduğunu aynı anda iki bölüm okuduğunu kaydeden Aydemir, savunma sanayisi firmalarından birinde yazılım mühendisi olarak çalıştığını ve AK Parti'nin gençlik kollarında genel başkan yardımcısı olduğunu söyledi.

Aydemir, 21 yıl önce, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda 24 yaşında bir vekilin konuşmacı olarak katılmasının mümkün olmadığını dile getirerek "Ama siz ve yol arkadaşlarınız bizlere duyduğunuz güven ve gençliğe alan açma arzusuyla milletvekili seçilme yaşını 30'dan önce 25'e, ardından 18'e düşürdünüz. Bunu yaptığınız zaman 'Gençlere siyaset ve milletin temsili emanet edilemez, siyaset ciddi bir iştir, gençlerin siyasetin merkezinde olmasına lüzum yok.' dediler. Bu paradigmalarda, ön yargılarda siz gençlerin önünü açtınız. Bugün ülkemizde bürokraside, siyasette ve her alanda gençlerin sayısı arttığı gibi biz gençlerin en önemli noktalarda memleketin geleceği için sorumluluk alacak öz güvene sahip olduğunu görüyoruz. Güçlü ve kararlı duruşla Türkiye'nin gençlerine bunu aşıladığınız ve gençliğin birilerinin hapsetmek istediği kalıplardan çıkmasına vesile olduğunuz için şahsım ve ülkemin tüm gençleri adına çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Editör: Grlyrtts