Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs'ta gerçekleşen seçimlerde CHP'li bazı siyasilerin "öndeyiz" açıklamalarına ilişkin, "14 Mayıs gecesi yapılanlar tamamen utanç verici bir tablo. Bunlar siyasi çiğlik örneği olarak tarihimizdeki yerini almıştır, vatandaşın gözünün içine baka baka aynen genel başkanları gibi bunlar da yalan söylüyorlar. Bunu da ellerindeki veriye rağmen yaptılar ama ellerindeki veriler yanlış, sandık sonuçları sayısal veridir. İki artı ikinin dört etmesi kadar gerçek ve doğrudur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteci Abdulkadir Selvi'nin "Birinci turda Kandil ve HDP, Sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu'nu destekledi. İkinci turda da hem Kandil hem HDP destekleme kararı aldıklarını ilan ettiler ama Kılıçdaroğlu ikinci turda hızlı bir şekilde Türk milliyetçiliğine döndü. Türk halkını ikna edebilir mi bu tavrıyla? Halkımız bunu samimi bulur mu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Yani bunlar yalan olduğu gibi takiyede de bir numara, bilgisizliğin her türlüsü bunlarda var. CHP Genel Başkanı'nın çıkarı için suistimal etmeyeceği, koltuğunu korumak için kullanmayacağı hiçbir değer, ilke olmadığını zaten gördük." ifadelerini kullandı.

Milliyetçilerin adresinin belli olduğunu, bunun da Cumhur İttifakı olduğunu belirten Erdoğan, "Buna yeni adımla Sinan Bey (Oğan) de aynı şekilde katılmıştır. Yerli ve milli bir duruş, bir çıkışla güçlenerek ikinci tura inşallah gireceğiz. Sinan Bey'le buradaki ofisimizde bir görüşme yapmıştık. Bugün de bizi ve Cumhur İttifakı'nı destekleyeceğini beyan etti. Kendisine şahsım ve bütün yol arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.
Sinan Bey ile aramızda bir pazarlık kesinlikle olmadı. Mültecilerin kısa zamanda güvenli geri dönüşü için çalışıyoruz. Suriye’nin kuzeyinden askeri çekmek güvenlik zaafiyeti oluşturur. Biz başından beri insani yaklaştık, ülkemize yakışanı yapacağız. Muhalefetin Sinan Oğan Bey’i linç edeceğini tahmin ediyorduk. Sinan Bey’e yönelik lince milletimiz 28 Mayıs’ta cevabını verecek." diye konuştu.

Selvi'nin "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da sizin Öcalan'ı serbest bırakmak istediğinizi hatta bu konuda üç kez girişimde bulunduğunuzu söyledi. İletişim Başkanılığının Dezenformasyonla Mücadele Birimi hemen yalanlamasına rağmen o iddiasını sürdürüyor. Sizin böyle bir çabanız oldu mu" sorusuna Erdoğan "Şimdi Kılıçdaroğlu peşine taktıklarında da akıl ve izan bırakmadı. Yalancılık huyunu etrafındaki herkese bulaştırdı. Yani bunlara hem yalancı hem cahil, ne derseniz deyin. Asılsız iddialarla, yalanlarla siyaseti kirletmeye çalışıyorlar. Ne diyor? Güya 2003, 2006, 2013 yılında AK Parti terörist başına af getirmek için girişimde bulunmuş. Öyle bir yalan olabilir mi?" yanıtını verdi.

Erdoğan, 2013 yılındaki tasarının açık olduğunu, Mansur Yavaş'ın tasarıyı imzalayanlar olarak zikrettiği Abdullah Gül ve Mehmet Ali Şahin'in o tarihte Bakanlar Kurulu üyesi olmadığını belirterek, şunları belirtti:

"2003'te bahsettiği Topluma Kazandırma Kanunu... Burada amaç herhangi bir suça karışmamış örgüt mensuplarının teslim olup, örgütün çözülmesini sağlamak. O zaman ilk defa çıkarılan bir kanun da değil. Geçmişte 1985 yılına dayanıyor, 2003 yılına kadar birkaç kez revize edilmiş. Bunun zaten özellikle de Milli Güvenlik Kurulundan bir çıkış süreci var. Burada amaç mensuplarının terör örgütünü terk etmelerinin ve örgütte çözülmenin sağlanması. Bu kanunun çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu kararları da belirleyici. Bu zatın ekranda gösterdiği kanunun içeriğinden bile haberi yok. Yani bu çakma bir avukat, böyle bir durum mu var? Orada zaten şu çok açık bir şekilde belirtiliyor. Terör örgütünü sevk ve idare edenler bu konudan yararlanamazlar."

Gazeteci Selvi'nin "Öcalan dahil değil" ifadeleri üzerine Erdoğan, terörist başının yararlanamayacağını, TCK'nın 125. maddesinden mahkum olduğunu, Yavaş'ın bundan haberi olmadığını, AK Parti'nin hükümetleri döneminde hiçbir şekilde terörist başını hapisten çıkarma düzenlemesi yapılmadığını vurguladı.

Erdoğan, muhalefetin bu gerçeğe rağmen milleti aldatmaya çalıştığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bizim terör örgütlerine karşı tutumumuzu inlerinde imha ettiğimiz teröristlere sorsunlar. Neyse ki milletim bunlara itibar etmiyor. Biz terörle mücadele tarihimize yeni bir konsept geliştirdik. Terörü, teröristleri ve elebaşlarını sınırlarımız içinde olduğu gibi sınırlarımız dışında da etkisiz hale getiriyoruz. Terör örgütünü biz böyle gerilettik, terör örgütünün çok etkili isimlerini inlerinde etkisiz hale getirdik. PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla işbirliği yapıp da yalandan geçmiş defterleri karıştırıp alacak çıkarmaya çalışıyorlar. Yaptıkları bu ama bizim bu konuda da defterimiz tertemiz, buradan onlara ekmek çıkmaz. Nitekim İletişim Başkanlığımız da bunları çok açık net açıkladı."

Selvi, bu açıklamaların ardından "Birinci turda 'İmralı'nın kapısını kırıp Öcalan'ı çıkaracağız' diyen HDP ve Kandil'e ses çıkarmadılar ama ikinci turda Türk milliyetçilerinin oylarını kazanabilmek için bu kez sizin Öcalan'ı serbest bırakmak istediğinizi söylediler. Bu inandırıcı olur mu?" sorusunu Erdoğan'a yöneltti.

Bunun tamamıyla yalan ve aldatmaca olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Yani kalkıp da terörist başına yol açmak onun önünü açmak gibi bir durum olmuş olsa şu 15 sene, 20 sene içerisinde biz zaten çok daha farklı adımlar atabilirdik ama böyle bir şey oldu mu, mümkün mü? Yani bizim Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde bunların başına başına inişimiz neyin ifadesidir? Hepsi ortada, bunlar kendileri böyle bir adım attılar mı? Terör örgütleriyle el ele, omuz omuza olan bay bay Kemal değil mi?" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün parlamentodaki uzantılarıyla parlamentoda gidip görüşmeler yapan, dağdakilerle video çekimleri yapan kişinin de Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun yine aynı desteği istediğini dile getiren Erdoğan, "Onlarla omuz omuza yürüyeceksin, ondan sonra utanmadan, sıkılmadan biz Selo'yu da bırakırız diyecekler. Kapıları kırarız, bebek katilini de çıkarırız diyecekler." ifadelerini kullandı.

Pelin Çift'in 14 Mayıs'ta CHP'den yapılan açıklamaları sormasının ardından Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın seçimlerde önde olduklarına ilişkin açıklamalarının bulunduğu görüntüler izletildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüntüleri izlemesinin ardından şu şekilde konuştu:

"14 Mayıs gecesi yapılanlar tamamen utanç verici bir tablo. Bunlar siyasi çiğlik örneği olarak tarihimizdeki yerini almıştır, vatandaşın gözünün içine baka baka aynen genel başkanları gibi bunlar da yalan söylüyorlar. Bunu da ellerindeki veriye rağmen yaptılar ama ellerindeki veriler yanlış, sandık sonuçları sayısal veridir. İki artı ikinin dört etmesi kadar gerçek ve doğrudur ama işin içinde CHP yöneticileri varsa bilin ki yalan da vardır, sahtekarlıkta vardır. O gece sandıktan çıkan sonuçlar CHP yöneticilerinin kimyasını bozdu. Panikle ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteydiler. Baktılar ki kaybediyorlar hemen yalana sarıldılar. Çünkü tabanlarını bir şeyle ikna etmeleri lazımdı. Anadolu Ajansını asılsız iddialarla itham etmeye kalktılar."

CHP'de kaybetmenin pek çok bahanesini bulabileceğini ama kendilerinde hiçbir hata bulmayacaklarını kaydeden Erdoğan, "Daha seçim sonuçlarını bile doğru düzgün açıklayamayanların ülkeyi yönetmesi mümkün mü? Ya bu kadar teknik bir meselede çuvallayanların Türkiye'yi küresel krizlerden sahili selamete çıkarması mümkün mü? Elbette mümkün değil, bizim gibi vatandaşlarımız da bunu görüyor, oyunun rengini buna göre belirliyor. Şimdi bütün mesele pazar günü de bu tabloyu inşallah çok daha güçlü bir şekilde sandıklarda göreceğiz. Farklı bir şekilde de inşallah milletim bunlara ikinci turda gereken dersi verecektir." dedi.

İkinci turla ilgili "rehavet" uyarısının hatırlatılması üzerine Erdoğan, kendi rakiplerinin Kılıçdaroğlu veya CHP olmadığının altını çizerek, rakiplerinin rehavet ve zafer sarhoşluğu olduğunu söyledi.

Erdoğan, arada 5-5.5 puanlık bir fark olduğunu anımsatarak, "Şimdi bir fark eğer bir rehavete, bir zafer sarhoşluğuna götürürse tabii yanlış olur, tehlikeli olabilir. Bir diğer konu da tabii şimdi özellikle de Sinan (Oğan) Bey'in bizi destekleyeceğine dair bugün yapmış olduğu açıklama. O da tabii bir yerde bir güç devşirmesidir diyebilirim. Tabii bu potansiyel devşirme de özellikle bu pazarla ilgili olarak inşallah çok daha farklı bir gelişmeye vesile olacaktır. Özellikle de 'yerli ve milli bir söylem' Sinan Bey'in söyleminde hakim. Bu yerli ve milli söylemin bizim söylemlerimizle bütünleşmesi inşallah pazar günü sandıkların çok daha farklı bir şekilde kenetlenmesine de vesile olacaktır diye düşünüyorum." diye konuştu.

Pelin Çift'in "Muhalefet sistem tartışması başlattı ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi vadetti ama günün sonunda ortaya çıkan Cumhur İttifakı'nın büyük bir zaferiydi. Bunu acaba aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik bir güven olarak da algılamak mümkün mü?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:

"Bir defa hatırlarsanız güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyle ilgili kampanya süreçleri başladığında bunu çok kullandılar ama kampanya süreci ilerledikçe artık güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyi konuşmadılar. Biz ise başından itibaren neyi ifade ettik, başkanlık sistemini ifade ettik. Nitekim yani başkanlık sisteminin getirilerini çok açık net ortaya koyduk. Neydi? Karar almada sürecin çok seri işlemesi. İki, herhangi bir adımı atmada kalkıp da böyle koalisyonlarda Türkiye'nin çektiği çileleri başkanlık sisteminde çekmeyeceğimiz, böyle şeyler olmayacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin daha önce 6-8 ayda seçimler yaşadığını, çok kan kaybettiğini artık bu kan kaybına tahammülleri kalmadığını anlatarak, başkanlık sistemi olmasaydı deprem felaketinin altından bu kadar seri kalkılamayacağını bildirdi.

Deprem bölgesinde temelleri 15 günde atmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan, "Pazar günü ziyaret ettiğim Hatay Defne Hastanesini, hani bizim üç ayda bitireceğimizi söylediğim zaman, işte çıktı, bir tane milletvekili dedi ki '3 ayda neyi bitiriyorsun?' Genel Başkanı da ona sarıldı. Biz Defne Hastanesini üç aya bile varmadan bitirdik. Şu anda da bugün itibarıyla hasta kabulüne başladı, şu anda ekranda da var." şeklinde konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, canlı yayında soruları yanıtladı:
- "Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden, Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Fevkalade yani bu satın alındı"
- "Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur, velinimettir. Seçmeni ikna etmek bizim görevimiz. Eksiğimiz varmış, tamamlamaya çalışıyoruz"
ANKARA (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden, Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Fevkalade yani bu satın alındı." dedi.

Akşener, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ata İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'nı destekleyeceği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Akşener, kendisinde bu konuda olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapma hakkını bulmadığını, bu değerlendirmeyi Oğan'a oy veren seçmenlerin yapacağını söyledi.

Kişisel kararını saygıyla karşıladığını belirterek Oğan'a başarı dileyen Akşener, ona oy veren seçmenlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğini düşünmediğini ifade etti. Akşener, soru üzerine, Oğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklemesine şaşırmadığını kaydetti.

Millet İttifakı'nın oy oranını Cumhurbaşkanı Seçimi açısından başarısızlık olarak görmediğini dile getiren Akşener, şöyle devam etti:

"Ben, birinci turda geçilebileceğine inanmıştım. Son 10 gün sahalarda 45 miting yapmışım, birçoğuna da Sayın Mansur Yavaş ile gittik. Mitinglerde Kılıçdaroğlu'na oy istediğim zaman alkışı görüyorsunuz. Bir de Erzurum'dan sonra ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun birinci turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Şimdi tersinden baktığımız zaman, Cumhur İttifakı'nda AK Parti, 2002'deki oyuna düştü. İlk defa 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşı Meclisi aldılar. Bu, Türkiye açısından bir fayda da getirebilir. Millet İttifakı olarak Sayın Kılıçdaroğlu'nu seçtirebileceğimize inanıyorum. Yasama Cumhur İttifakı'nda, yürütme Millet İttifakı'nda olduğunda hem denge ve denetleme devreye girer hem sonsuz yetkilere sahip cumhurbaşkanı kavramını yeniden sorgulamaya başlarız. İddia ediyorum ki o zaman sağduyu Türkiye'ye hakim olur ve hep beraber Mecliste hiç referanduma gerek kalmadan bütün partilerin 'Evet' oyuyla parlamenter sisteme geçiş olur. Bu dengeden dolayı seçmenin lehine olan, Sayın Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçilmesi."

- "Sıfırdan başlıyoruz"

Seçimi kaybetmeleri halinde başkanlık sisteminin bir daha tartışılamayacağını anlatan Akşener, "Biz bunu değiştirmeliyiz. Belki de bu bir şans oldu. Sayın Kılıçdaroğlu'nu seçtirdiğimizde AK Parti de dahil olmak üzere bu sistemi değiştirebiliriz." dedi.

Seçim sürecinde gençlerin geleceğine ilişkin fikirlerini anlatmaya yoğunlaştığını, konuşulması gerekenin bu olduğuna inandığını belirten Akşener, "İki aydır et almadığını söyleyen aileler gördüm. Bunları konuşmamız lazımdı. O aileler bana 'Sen HDP'li misin, masada HDP var mı, sen PKK'lı mısın?' demiyor. Söylemeye çalıştığım şu, 49'lardan, parti oyundan bahsediyorum, 35'e düşmüş bir yapıdan bahsediyoruz. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur, velinimettir. Seçmeni ikna etmek bizim görevimiz. Eksiğimiz varmış, tamamlamaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

İkinci turda iki tarafın da yarışa sıfırdan başlayacağını belirten Akşener, şunları söyledi:

"Potansiyel seçmen yaklaşık 12 milyon, sandığa gitmemiş, geçersiz olmuş, boşta kalmış ama aradaki fark 2,5 milyon. Sıfırdan başlıyoruz. Kafa karışıklığı da söz konusu değil. Sadece 2 kişi için oy istenecek. Cumhur İttifakı Sayın Erdoğan'a istiyor, biz de Sayın Kılıçdaroğlu'na istiyoruz. Şimdi daha basitleşti, daha sadeleşti konu. O kızdı, bu küstü, öyle oldu, İYİ Parti şunu yaptı, CHP böyle davrandı, o öyle oldu veya öbür taraf için, bunların hiçbiri geçerli değil. Aradaki fark 2,5 milyonluk bir rakam olduğu için bire bir temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık, şimdi bireye dokunma zamanı. Kapı zili çalmak lazım."

Akşener, AK Parti seçmeninden de oy almak için çalıştığını söyledi.

Meral Akşener, Kürtlere, "PKK'lı" olarak bakılmasının yanlış olduğunun altını çizerek, ayrıştırıcı dil kullanılmasına karşı çıktılarını ifade etti.

Bir soru üzerine Akşener, "Ben Sayın Kılıçdaroğlu'na kefilim. Ne Abdullah Öcalan'ı çıkarır ne PKK ile el sıkışır ne Habur rezaletini yaşatır ne de FETÖ ile el sıkışır." dedi.

Akşener, parlamenter sisteme geçmenin ülke için elzem olduğuna inandığını dile getirerek, bunun için de Kılıçdaroğlu'na oy istediğini söyledi.

Türkiye'de ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, Millet İttifakı'ndaki partilerin bunu düzeltebilecek güçlü kadrolara sahip olduğunu vurgulayan Akşener, şöyle devam etti:

"Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden, Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Fevkalade yani bu satın alındı. Buna karşılık Sayın Erdoğan ikinci tura kalıp 49,5 alınca ne oldu? Perşembe günü neler oldu? Hatırlayın, kredi limitleri düştü, kredi kartlarıyla ilgili ödemeler problem oldu, sonra ertesi gün geri alındı."

Akşener, seçim sonuçlarının ardından depremzedelere sosyal medyadan eleştireler yapıldığının hatırlatılması üzerine, bunların çok yanlış olduğunu vurguladı.

Deprem gibi afetlerin ardından kutuplaşma olmaması gerektiğinin altını çizen Meral Akşener, şöyle konuştu:

"Seçmen velinimettir, onu eleştiremezsiniz. Talep eden kendine bakacak, 'Ben nerede eksik yaptım, nerede hata yaptım?' Dolayısıyla o insanlara oy verdiği için hakaret etme, eleştirme hakkımız bile yok. Ben 15 yıl üniversitede inkılap tarihi anlattım. Demokrasiyi şöyle tarif ederdim: Bu, bilimsel bir gerçekliktir, demokrasilerde her şeyi tartışırsınız, hakaret etmeden, iftira atmadan, bir tek konuyu tartışamazsınız, hür iradeyle verilmiş oyun sonucunu, seçimin sonucunu tartışamazsınız. 'Ben niye az oy aldım?' diye tartışamazsınız."

Meral Akşener, seçildikleri takdirde Ege Ordusu gibi "Güney Ordusu" kurmayı hedeflediklerini söyleyerek, "Sayın Erdoğan acaba Ege Ordusu'nun 1975'te nasıl kurulduğunu bilir mi? Güney Ordusu o sınırları koruyacak, o ilden, bu ilden asker toplamadan orada bir karargah, bir komutanlık kuracağız." dedi.

Seçime CHP listelerinden giren 4 partinin sonuçlara sağladığı katkıya yönelik eleştirilerin hatırlatıldığı Akşener, "Ben o konuda yorum yapamam çünkü CHP'nin talebi bu. Yani ben biliyorum ki DEVA Partisine de Gelecek Partisine de Demokrat Partiye de Saadet Partisine de bizzat Sayın Kılıçdaroğlu bu teklifte bulundu." ifadelerini kullandı.

Editör: Grlyrtts