AVRUPA şaşırdı, Asya şaşırdı, Amerika şaşırdı, Avusturalya şaşırdı, Antaktika şaşırdı... Yani, dünya şaşırdı...

Tarih, bir seçimin sonucunun bu kadar kısa sürede alındığına hiç tanık olmamıştı...

Televizyonlar günlerce kendilerini hazırladı, planını programını yaptı, sunucularını kampa aldı, ekran yazılımlarını tasarladı ama hiçbiri hiçbir işe yaramadı...

YSK, “sonuçları açıklayabilirsiniz” dedi ve “bir... iki... üç...” demeden seçim ve sonuçları bitti.

İptali tartışılan, yenilenmesi daha çok tartışılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı 23 Haziran 2019 seçimi, bir Semiha Yankı şarkısı gibi netleşti...

Ne demişti Semiha Yankı?..

“Sevmek bir ömür sürer

Sevişmek bir dakika...” Aynen öyle oldu... Bir dakikada koskoca bir metropolün, 16 milyon nüfuslu devasa bir şehrin, binlerce sandığına gidenlerin oyları, bir şarkı “sevişmesi” hızında bitiverdi...

Seçim sonuçlarını iki kaynaktan aldık hepimiz...

ANKA Ajansı, İmamoğlu’nun 805 bin 662 farkla kazandığını; hükümetin resmi ajansı aa ise, yine İmamoğlu’nun 777 bin 581 oy farkla kazandığını duyurdu...

Fark netti ama, arada 28 binlik bir fark; yani “alıştırıldığımız deyimle” arada bu kadar“çalınan oy” görünüyordu...

Kim çaldı, niye çaldı, neden az çaldı, neden bu çaldığı yetmedi diye sorgulamadı bile...

Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği görülmüştü de, hiç bu kadar çabuk geçeni görülmemişti çünkü...

AKP yandaşı yorumcular bile ekranda “AKP oylarındaki çözülme”ye bağladı bunu...

Oysa, kazanan kesime göre de bu bir demokrasi zaferiydi...

Bu bir, cumhuriyet aşkıydı... Bu bir, uyanış işaretiydi...

Ve..

Ve bu bir “yeniden çok güzel bir millet olmak”tı...

Öyle mi, değil mi; göreceğiz elbet...

Ama, bu aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi için de bir “kendini sorgulama” ya da “gücünü yeniden gözden geçirme” zorunluluğuydu...

Bu da önemli... H H H Bu seçimin, “genel”e bir izdüşümü olacak mı, olmayacak mı?.. Bu soru da önümüzdeki sürecin yanıt arayacak, tartışılacak, gündeme gelecek sorusu olarak karşımıza çıktı...

İktidar, süreç boyunda dediği gibi bunu bir “beka sorunu” olarak görüp, “bekayı kurtarmak adına” yeniden bir genel seçim dillendirecek mi?..

Öyle ya, eğer İstanbul BŞB seçimi bir “beka” sorunuysa, bu “beka” bir hamleyi de haketmiyor muydu yani?.. Ya da bu dillendirmeyi yapacak birileri olacak mı?..

Olacaksa, bu kim olacak?..

MHP mi?.. CHP mi?.. İYİ Parti mi?.. Ya da, ayak seslerini açıktan açığa duyduğumuz “yeni oluşum” diye nitelenen ve adının Huzur olduğu söylenen “AKP’den ayrışanlar” mı yapacak bunu?..

Bilmiyoruz!.. Ama bildiğimiz bir şey var...

Adam, İmamoğlu’ydu... Bıraksalar, alt tarafı bir “belediye başkanı” olacaktı... Bırakmadılar... Kaşıdılar, kazdılar, kazıdılar, eştiler, eşelediler... Du bakali... O adam şimdi n’olecak!..