ABD’nin 47. başkanı Donald Trump’ın Panama Kanalı’yla ilgili iddiaları, uluslararası arenada tansiyonu yükseltti. Trump’ın, Panama’yı kanalın yönetiminde başarısızlıkla suçlayarak “ABD’ye geri verilmesini talep edeceğiz” açıklaması, Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino’dan sert bir yanıtla karşılık buldu. Mulino, “Panama Kanalı tartışmaya kapalıdır” diyerek net bir duruş sergiledi.
Trump’ın Sözleri Krizi Tetikledi
Donald Trump, 22 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Panama Kanalı’nın kullanımı için aşırı yüksek ücretler talep edildiğini iddia etmişti. Kanalın düzgün yönetilememesi halinde, ABD’ye geri verilmesi gerektiğini savunan Trump, eski Başkan Jimmy Carter’ın 1977’de Panama ile imzaladığı anlaşmayla kanalın devredilmesini “tarihi bir hata” olarak nitelendirdi.
Trump’ın ayrıca, “Panama Kanalı’nı Çinli askerler yönetiyor” iddiasında bulunması, krizi daha da derinleştirdi.
Mulino: 'Kanal Panamalılara Aittir'
Trump’ın iddialarına yanıt veren Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino, düzenlediği basın toplantısında Panama Kanalı’nın statüsünün tartışmaya kapalı olduğunu vurguladı. Mulino, “Kanal Panamalıdır ve Panamalılara aittir. Bu gerçek, ülkemizin gözyaşı, emeği ve fedakarlıklarıyla elde edilmiştir ve hiçbir güç bunu değiştiremez.” diyerek Trump’a tepki gösterdi.
Mulino ayrıca, Panama Kanalı’nda geçiş ücretlerinin tamamen şeffaf ve düzenli bir süreçle belirlendiğini belirtti. “Bu ücretler keyfi kararlara göre değil, uluslararası ticaret kurallarına uygun şekilde yönetilir.” ifadesini kullandı.
“Panama Kanalı'nda Çin Askeri Yok”
Trump’ın Noel mesajında dile getirdiği “Kanalı Çin askerleri yönetiyor” iddiasına sert tepki gösteren Mulino, bu söylemi kesin bir dille reddetti. “Tanrı aşkına, Panama Kanalı’nda Çin askeri yoktur. Bu tamamen asılsız bir iddiadır.” diyerek, Trump’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Kanalın Tarihi ve Önemi
Panama Kanalı, 1914 yılında ABD tarafından inşa edildi ve uzun yıllar Washington tarafından yönetildi. Ancak 1977 yılında imzalanan Torrijos-Carter Antlaşması ile kanalın 31 Aralık 1999’da Panama’ya devredilmesine karar verildi.
Bugün dünya ticaretinin en stratejik noktalarından biri olan kanal, küresel ticaret yollarının %5’ini oluşturuyor. Her yıl 14 binden fazla gemi bu rotayı kullanarak milyonlarca ton yük taşıyor. Kanalın kontrolü ve yönetimi, Panama’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığının sembolü olarak kabul ediliyor.
Trump’ın Talebi Hukuki ve Siyasi Engellere Takılıyor
Trump’ın kanalı ABD’ye geri alma talebinin hem hukuki hem de siyasi engellere takılması bekleniyor. 1999’da Panama’ya devredilen kanal, uluslararası hukuk açısından Panama’nın egemenliğinde bulunuyor. Ayrıca, kanalın işletilmesi ve yönetimi uluslararası gözlemciler tarafından denetleniyor ve bu süreçte herhangi bir usulsüzlük rapor edilmedi.
Trump’ın açıklamaları, ABD’nin dış politikasında agresif bir tutum sergilemeye hazırlandığını gösterse de Panama yönetimi, bu tür tehditlere boyun eğmeyeceklerini açıkça ortaya koydu.
Ortadoğu ve Çin Bağlantıları İddiaları
Trump’ın Çin ile ilgili iddiaları, ABD’nin küresel rekabet stratejileriyle de bağlantılı. Çin’in son yıllarda Latin Amerika’daki ekonomik yatırımlarını artırması ve Panama’da liman işletmeleriyle varlık göstermesi, Washington’un dikkatini çekiyor.
Ancak Mulino, Panama Kanalı’nda Çin’in herhangi bir askeri veya idari etkisinin bulunmadığını açıklayarak bu iddiaları tamamen yalanladı.
Panama'nın Sert Tavrı Dikkat Çekti
Panama Devlet Başkanı Mulino’nun net duruşu, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Mulino’nun, “Bu konu kapanmıştır” sözleri, Trump’a karşı diplomatik bir rest olarak değerlendirildi.
Mulino ayrıca, Panama’nın egemenliğinin sorgulanamayacağını ve ülkenin uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını koruyacağını ifade etti.
Gerginlik Nasıl Sonuçlanacak?
Bu son gelişme, ABD-Panama ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir. Trump’ın açıklamaları, sadece Panama’yla değil, Latin Amerika ülkeleriyle de Washington’un ilişkilerini zora sokabilir.
Analistler, Trump’ın başkanlığı süresince daha fazla baskı politikası uygulayabileceğini ve Çin ile olan rekabeti ön plana çıkarabileceğini öngörüyor. Ancak Panama’nın taviz vermemesi, Trump’ın planlarını zorlaştırabilir.