Hindistan'ın Gokarna bölgesinde görevli polis ekipleri, Ramatirtha Tepesi yakınlarında gerçekleştirdikleri devriye sırasında beklenmedik bir manzara ile karşılaştı: Rus vatandaşı Nina Kutina ve kızı, tam yedi yıldır uzak bir ormanlık alandaki mağarada yaşıyordu.
Yedi Yıllık Sessizlik ve Meditasyon
40 yaşındaki Kutina, Hindistan’a 2017 yılında iş vizesiyle giriş yapmış, ancak vizesi sona erdikten sonra 2018'de yeniden ülkeye gelerek bu kez izinsiz şekilde kalmaya devam etmişti. Goa’dan Gokarna’ya geçen kadın, burada yalnız kalmak, ruhani bir yolculuğa çıkmak ve meditasyon yapmak istediğini belirtti.
Kutina'nın seçtiği mağara, zamanla kutsal bir mekâna dönüştü. İçerisine yerleştirdiği dini figürlerle birlikte günlerini dua ve Hindu ritüelleriyle geçirdiği öğrenildi. Kızıyla birlikte mağara içinde kurduğu ilkel barınakta, plastik örtüler üzerinde uyuyor ve çoğunlukla hazır noodle tüketerek hayatta kalıyorlardı.
Tehlikeye Rağmen Direniş
Kutina ve kızının yaşadığı bölge, hem vahşi hayvanlar hem de doğal afet riski nedeniyle son derece tehlikeli olarak biliniyor. 2024 yılında bölgede büyük bir heyelan yaşanmış, çevrede zehirli yılanların sıkça görüldüğü bildirilmişti. Buna rağmen çift, doğayla baş başa, izole bir yaşam sürdürmeyi tercih etti.
Polis, mağara yakınlarında buldukları pasaport ve vize belgeleriyle Kutina’nın kimliğini doğruladı. Başlangıçta belgelerini kaybettiğini söyleyen Kutina, manevi gerekçelerle bu yaşamı seçtiğini, ancak çocuklarının zarar görmemesi için artık daha güvenli bir yerde kalmayı kabul etti.
Manastıra Yerleştirildiler
Yetkililer, Kutina ve kızını uzun ikna çabaları sonucunda mağaradan çıkararak, Kumta bölgesindeki bir manastıra yerleştirdi. Yerel halk, kadının bölgede olduğunu bilse de mağarada yaşadığını fark etmemişti. Olay, yalnızca bölge güvenliğini değil, aynı zamanda çocuk hakları ve göç politikalarını da yeniden gündeme taşıdı.
Soruşturma Başlatıldı
Yetkililer, Kutina'nın Hindistan'a tekrar girişinden sonra nasıl yedi yıl boyunca fark edilmeden kaldığını ve bu izole yaşamı nasıl sürdürebildiğini araştırıyor. Özellikle çocuğun eğitim ve sağlık hakları bakımından durumun ciddiyetle ele alındığı bildirildi.
