Ebu Süleyman  ed-Darani , asıl adaı Abdurrahman İbn. Ahmed'dir. Ebu Süleyman künyesidir. Şam beldelerinin evliyalarındandır. 

Başta hadis ilmi olmak üzere dini ilimleri tahsil ettikten sonra tasavvufa yönelmiştir. Özellikle açlıkla nefsi nefsi tezkiyeye önem verdiği için (açların önderi) lakabını almıştır.

Hac vecibesini ifa için gittiği Mekke İ Mükerreme'de bir süre mücavir olarak da bulunmuştur. Burada ve Bağdadı ziyaret ettiğin de bu diyardaki sofilerle sohbette bulundu. Zühd ve tasavvuf ile ilgili sohbetlerini yetiştirdiği sofilerin önde gelenlerinden Ahmed b. Ebü'l-Havari  nakletmiştir.Abdurrahman Caminin verdiği bilgiye göre kardeşi Daud b. Ahmedin de mürşididir.

Ebu Süleyman ed-Darani  hazretlerine göre havf-reca yani korku ve ümit halleri dengeli olmalı.

Ebu Süleyman ed-Darani Şakik Belhi, Maruf Kerhi ve Ahmed İb. Asım el-Antaki ile sohbette bulunmuştur. Hicri, 205, Miladi 820 yılında vefat etmiştir. Kabri memleketindir.

Darani hazretleri bazı ayetlere tasavvufi yorumlar getirmesi sebebiyle işari tefsir harekatinin ilk temsilcilerinden sayılmıştır. 

ELİNİN NASİBİ: Ebu Süleyman hazretleri şöyle anlatmıştır: ''Bir gece camide ibadet ediyordum. Hava çok soğuktu. Öyle ki  soğuğun şiddetinden vücudum titriyordu. O sırada biraz uykuya daldım. Hafiften bir ses, ''Ya Ebu Süleyman! Dua için kaldırdığın eline nasibini verdik.'' diyordu.

Bunu üzerine kendi kendime  ne kadar soğuk olursa olsun bir daha her iki elimi de semaya kaldırarak dua edeceğim diye söz verdim.

ALLAH İÇİN DÖKÜLEN GÖZYAŞLARI: 

Ebu Süleyman hazretleri şöyle anlatmıştır: '' Bir gece rüyamda bir huri gördüm. Gülümsüyordu. Yüzünün nuru o derece idi ki, anlatılacak gibi değil. Ben bu kadar nur ve güzelliğine sebep nedir?'' diye sorunca şu cevabı verdi: '' Bir gece gözümden birkaç damla  gözyaşı akmıştı. Onunla yüzümü yıkadılar. Onun tesiri ile bu nur ve güzellik hasıl oldu. Sizin gibi gözyaşlarınız hurilerin yüzlerinin parlatıcısı olmaktadır.  Göz yaşı ne kadar çok olursa o kadar iyidir'' dedi.

HİKMETLİ SÖZLERİNDEN:  Açlık Allahın sevdiklerine verdiği gizli bir hazinedir. İnsanın karnı doyunca bütün azalarını şehvet açlığı kaplar. Karnı aç olanın ise azaları şehvetlere karşı bir arzu duymaz.

Zühd, Allah Teala ile meşgul olmana mani olan her şeyi terk etmektir. 

Karnını tıka basa doyuran altı şeye müptela olur: 

İbadetinden haz almaz, hafızası zayıflamaya başlar, başkalarına şefkati azalır, ibadet ağır gelmeye başlar,arzu ve istekleri çoğalır, aç müminler camiye giderken  çok yiyen ise hacetine koşar.''

Dünyayı düşünmek perdedir.Ahireti düşünmek hikmete, gönlün canlanmasına sebep olur,ibret almakla ilim artar, tefekkür ilede Allah korkusu artar.

BİR HADİS: Allah'ım! bana öğrettiğin ilimle beni yaralandır, bana yarayacak olan ilmi bana öğret. İlmimi artır. Her zaman ve zeminde Sana hamdolsun. Cehennemliklerin halinden Allaha sığınırım. (Tirmizi)