17 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ebu Ubeyde Bin Cerrah...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

583 yılında Medine'de tüccar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 

Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise, Ümm-i Ganem Ümeyye bint-i Cabir'dir. 

Ailesi Kureyş'e bağlı Beni Haris kabilesine mensuptu. 

İslam'dan önceki yaşamında Kureyş'te saygı değer bir kişiydi. 

Araplar arasındaki nadir okuma yazma bilenlerden biriydi asıl ad Amir b. Abdullah b. el-Cerrah'tır. 

Cerrah ismi dedesinin adıdır. 

Nesebi, Rasulullah(sav)'ın nesebiyle dedelerinden Fihr'de birlesir.

Ebu Ubeyde, Hz. Ebu Bekir'in davetiyle Resulullah'a giderek Müslüman olmuştur. 

Müslüman olduğunda yirmi yedi yaşında idi. 

Babası Resulullahın en azılı düşmanı idi. 

Ubeyde Müslüman olunca babası tarafından hanımıyla birlikte evden kovulmuştur. 

Ümmetin emini lakabıyla meşhur olmuştur. Rasulullah'in bütün ashabı emanet ve adillikte eşittir; ancak bir vasfın her insanda ayni derecede inkişaf etmeyeceği muhakkaktır.

Rasulullah, ''Ümmetimin en merhametlisi Ebu Bekir, en şiddetlisi Ömer, en hayalısı Osman en helal ve haramı bileni, Muaz b. Cebel, feraizi en iyi bilen Zeyd b. Sabit, en düzgün Kur'an okuyanı Übeyy b. Ka'b, en emini Ebu Ubeyde'dir'' buyurmuştur.

Hazreti Muhammed (sav)'in yaptığı bütün gazalara katılmıştır. 

''Bedir Savaşı'nda müşrikler safında yer alan babasını fark edince, onunla karşılaşmamaya oldukça özen göstermiş, fakat babasının ısrarla kendisini takip edip öldürmek istemesi karşısında,  

zor durumda kalarak istemediği halde onu öldürmüştür.''

Bir insanın iman uğrunda yeri geldiğinde, babasını bile öldürmekten çekinmemesi, aslında yadırganacak bir olay değildir. 

''Allah'ü Te'ala'ya ve kıyamet gününe iman edenler, Allah'ü Te'ala'nın düşmanlarını sevmezler. 

O kafirler ve münafıklar, Mü'minlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da, bunları sevmezler. 

Böyle olan mü'minleri Cennete, koyacağım.''(Mücadele suresi; 22.) ayetinin bu vesile ile nazil olduğu rivayet edilir

Hazreti Muhammed (sav) Uhud'un eteklerine doğru çekildiği esnada, O'nu korumak için etrafında halka teşkil eden, on dört cesur sahabi arasında Ebu Ubeyde'de vardır. 

Bu savaşta Rasulullah (sav)'in yüzüne batan miğfer parçalarını dişleriyle çekerken ön dişleri kırılmıştır.

Ebu Ubeyde, uzun boylu, zayıf, hafif sakallı, dişleri seyrek kesici dişleri düşmüş, güzel yüzlü, züht ve takva sahibi, cesur, adaletle hükmeden, itaatkar,  

zeki, uysal, uyumlu, merhametli idi.

Takdim edilen makamları bile elinin tersiyle itebilen bir insandı. Hz Aişe'nin ifadesiyle, ashab arasında Hz Ebu Bekir ve Hz Ömer'den sonra Nebiler Serveri (sas)'nin en çok sevdiği kişi olan Ebu Ubeydedir.

Ebu Ubeyde bin Cerrah, Hz. Ebu Bekir'in hilafetinden itibaren Hz. Ömer zamanında cihad hareketinde Suriye bölgesindeki fetihlere katıldı ve kumandan olarak yer aldı.

634 yılında, Humus'ta Roma İmparatoru Heraklius'un muazzam ordusuna karşı Ebu Ubeyde, Yezid b. Ebi Süfyan, Surahbil, Amr b. el-As ve Halid b. Velid gibi kumandanların orduları birleşerek Ecnadin'de savaştılar. 

Müslümanlar üç bin şehit vererek burayı fethettiler. 

Ebu Ubeyde, Hz. Ömer'in emriyle Humus'a yerleşti.

Bir gün, Resulullah (sav)'ın ardında namazını eda edip sohbetine katılmadan koşa koşa evine gitmesi Peygamberimiz (sav)'in dikkatinden kaçmamıştı.

Yolda karşılaştığı Ebu Ubeyde'ye sorar;

''Ya Ubeyde niçin sohbetimizde bulunmuyorsun namaz biter bitmez gidiyorsun?''

''Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulu giyecek bir tek entarim var hanımımın giyecek bir şeyi yok, entarimi çıkarıp ona veriyorum oda namazlarını eda edebiliyor sebebi budur.''

Bu sözler üzerine iki cihan serveri Efendimiz, gözyaşlarını tutamadı.

Sabret Allah yakında sizleri mükafatlandıracaktır deyip, ona entarilerinden birini hediye etmiştir.

Ebu Ubeyde'nin çadırına giren Hz. Ömer, çadırda kılıç, kalkan ve mızraktan başka bir şey göremeyince, ona niçin evde kullanılabilecek eşyalar almadığını sormuş,  

Ebu Ubeyde de;

''Ey Mü'minlerin Emiri! Onlar rahat ve rehavetimizi, dünyaya bağlılığımızı artırır'' buyurmuş

Hazreti Ömer'de;

''Dünya herkesi değiştirdi, yalnız seni değiştiremedi'' demiştir.

Anadolu'nun ilk camisi Antakya'da yapılan Habib-i Neccar camisidir. 

Bu cami, Ebu Ubeyde Bin Cerrah Tarafından 636 yılında inşa edilmiştir. Müslümanlık Anadolu'ya buradan yayılmaya başlamıştır. 

Hz. İsa'nın Havarilerine ilk inanan Habib-i Neccar bir inanç abidesi ve Kuran-ı Kerim'de Yasin suresinde övülen bir şehittir.

Ebu Ubeyde 638 yılında 58 yaşında iken seferde vebadan ''şehit olarak'' vefat etmiştir. 

Cenaze namazını savaş alanında, yerine vekil olarak bıraktığı, Hz. Muaz b. Cebel kıldırmıştır.

Şerefli bedeni Ürdün'ün Beysin bölgesinde, kendi adıyla anılan köyde bulunmaktadır.

Kaynak; Hayatüs sahabe.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *