BAŞBAKAN Erdoğan, referandum mitinglerine başladı ve gittiği her yerde gündeminde darbeler var.

Yalova'da da ''Bizi sadece 12 Eylül vurmadı. 27 Mayıs'ı da biz yaşadık, 28 Şubat'ı da biz yaşadık. 27 Nisan'ı da biz yaşadık. Bunlarda da biz hedef olduk. 28 Şubat'a alkış tutanlar; bizim neler yaşadığımızı anlayamazlar. 27 Nisan'da dut yemiş bülbüle dönenler bizim neler yaşadığımız bilmezler'' dedi.

Şimdi bakalım 'çile' mi çekmişler, 'sefa' mı sürmüşler:

Milli Selamet Partisi için, 12 Eylül 1980 ihtilalinde sadece parti kapatılması ve yöneticilerinin kısa bir süre tutuklanmasından öteye gidilmedi.

Necmettin Erbakan, İzmir Uzunada'da üç hafta kaldı. Erbakan'ın yakın siyasi arkadaşı olarak bilinen Yasin Hatipoğlu, tutukluluk günlerini söyle anlatıyordu: "Bu Konseyciler sakın bizi hapishaneye atalım derken bilmeyerek yanlışlıkla Cennet'e atmış olmasınlar. Elimizi uzatsak her istediğimiz meyve, tatlı, yiyecek. Kısacası herşey elimizde."

Daha sonraki duruşmalarda Erbakan ve arkadaşlarının beraat etmesi herkes tarafından şaşırtıcı olmuştu.

Bugün yana-yakıla o devri anlatan Erdoğan ise 12 Eylül'de top koşturuyordu.

Erdoğan, üniversiteyi, 1980'de yani 12 Eylül'de bitirmişti. Bu tarihe kadar bir yandan futbol oynarken diğer yandan da Milli Selamet Partisi'nin İstanbul Gençlik Kolu Başkanlığı'nı yürütüyordu.

1980 yılına kadar bu görevlerini sürdüren Erdoğan, siyasi partilerin kapatıldığı 12 Eylül döneminde, özel sektörde bir süre müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı.

1983 yılında kurulan Refah Partisi ile fiili siyasete geri dönen Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi oldu.

Erdoğan, o dönemi sıkıntısız atlatmaktan gururlu: "12 Eylül, Gençlik Kolları Başkanı olduğum dönem. Tabii üniversite öğrencisi olduğum dönem... Üniversitelerde sıkıntıların olduğu dönem... Bizim de il başkanı olarak Gençlik Kolları Başkanı olarak özellikle sorumlusu olduğum gençliğimi bu anarşinin içinde bulundurmamak ve onları oradan çekebilmek ve hamd ediyorum ki İstanbul'da benim Gençlik Kolları'mda görev yapan arkadaşlarımın hiçbiri bu olayların içinde bulunmamış ve bu anarşik eylemlerden dolayı da ne ilde ne ilçelerde böyle bir sıkıntı yaşamadık."

ERBAKAN VE ERDOĞAN

GELELİM 1997 yılına...

2 Şubat'taki Ankara Sincan'da İran Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin 'şeriat' çağrısı yaptığı ve Refah Partili Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın organize ettiği 'Kudüs Gecesi' bardağı taşıran son damla olmuştu.

4 Şubat günü Genelkurmay'ın emriyle tanklar Sincan sokaklarındaydı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakki Karadayı, 28 Şubat'ı ''Silahsız kuvvetlerin yönetime doğrudan el koyması'' olarak belirtmişti.

28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu, hükümetin uygulamalarını eleştiren ve "irticai faaliyetlere karşı mücadele'' çağrısı yapan 18 maddelik bir bildiri yayınladı.

O gün Refah Partisi ve Doğruyol Partisi koalisyonu iktidardaydı. RP Genel Başkanı ve Başbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran'da istifa etti.

Türk siyaseti ise, Recep Tayyip Erdoğan ismiyle 27 Mart 1994'te tanıştı. Refah Partisi, İstanbul ve Ankara'nın da içinde bulunduğu 5 büyükşehir ve 26 ilin belediye başkanlığını kazanmıştı ama en önemlisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın sahneye çıkması oldu.

Erdoğan'ın Ziya Gökalp'e ait dediği, sonradan 1981 yılında vefat eden Cevat Örnek'in olduğu anlaşılan ''Minareler süngü, kubbeler miğfer'' sözleriyle başlayan şiir nedeniyle Diyarbakır DGM, 21 Nisan 1998'de mahkûmiyet kararı verdi.

Erdoğan, bir yıl hapis ve 860 bin lira ağır para cezasına çarptırılmasının yanısıra artık siyasetten de men edilmişti.

Erdoğan'ın yargılanma süreci devam ederken, 16 Ocak 1998'de Refah Partisi de "laiklik karşıtı eylemlerin odağı" olduğu gerekçesiyle kapatıldı. Erdoğan cezaevindeyken, yeni parti kurma hazırlıkları da başladı.

Partinin adı "Adalet ve Kalkınma Partisi"ydi.

Erbakan dahil eski dostlarını bir kalemde silen ve Milli Görüş gömleğini çıkaran Erdoğan, 16 Ağustos 2001'de yaptığı ilk kurucular kurulu toplantısında genel başkanlığa adaylığını koydu.

3 Kasım 2002 seçimleri ve AKP'nin tekbaşına iktidara gelmesiyle sonuçlandı.

27 Nisan 2007 e bildirisinin yükselttiği iki siyasetçi ise bugün başbakan ve cumhurbaşkanı.

27 Nisan e bildirisinin sahibi Yaşar Büyükanıt ise Dolmabahçe buluşmasının ardından Erdoğan tarafından emeklilik günleri için süper bir araba ile ödüllendirildi.

Söyleyin Allah aşkına ''12 Eylül öncesi ve sonrası mağdur olduk" diyen Erdoğan çile çekmiş mi?

Cevabınız her halde ''HAYIR''dır...