Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk'te katıldığı yayında açıklamalarda bulundu.

Erdoğan şunları söyledi:  

14 Mayıs'ta rekor katılımla, milli iradeyi sandığa yansıtan tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Sandık başına giden her vatandaşımıza tercihini neye yapmış olursa olsun şükranlarımı sunuyorum. Milletimizin sergilediği olgunluk her türlü takdirin üzerindedir. Yüzde 90'a varan katılım. Tüm siyasi partilere, adaylara, basın yayın kuruluşlara, güvenlik güçlerinden, yargı çalışanlara, tüm kamu çalışanlara ayrıca teşekkür ediyorum. Seçilenleri tebrik ediyorum. Milletimiz 27 milyondan fazla şahsımıza teveccüh gösterdi. Yüzde 49,5 oy oranına ulaştık. Meclis'te 322 vekille milletimiz Cumhur İttifakı'na verdi. 28 Mayıs için hemen çalışmaya zaten başladık. Bugün bütün liderlerle görüşmelerimi yaptım. Önümüzdeki 12 günü iyi değerlendireceğiz. Asla rehavete kapılmayacağız. Deprem bölgesinin belli bir bölümünü bu hafta sonu ziyaret edeceğim. Miting pek düşünmüyorum. Deprem bölgesinde halkla bütünleşmek noktasında miting benzeri toplantılar yapabiliriz. Bu ara çok hakaret ettiler, o tabii çok yanlış, çok çirkin. Bu hafta sonu inşallah orada olacağız. Devlet Bey 'Ben gelmeye hazırım' dedi. Belki Fatih Bey de gelecek. Halkımızla kucaklaşmak suretiyle onları moralize etmenin gayreti içerisinde olacağız. Defne'de hastane konusunda 'yapamazlar, edemezler' deniyordu. Şu anda devlet hastanesi bitme noktasına geldi. Orayı da belki açma durumumuz olacak.

Bekledikleri oyu alamadıkları için 'bir daha buralara destek, yardım yok' gibi ifadeler. Biz hayal satmadık, yapamayacağımız işleri asla vaat etmedik. Milletimiz kumpas ve kaset siyasetini de reddettiğini göstermiştir. Muhalefetin rakiplerini baskıyla sindirerek, terör örgütü uzantılarıyla işbirliği yaparak seçim kazanamayacağını anlaması gerekiyor. T erör örgütüyle, Kandil'den gelen talimatlarla bu iş yürümez. Sayın Kılıçdaroğlu'nun hem kendisine hem de millete iyilik yapıp 12 boyunca temiz siyaset yapmasını bekliyoruz. Onların bu ülke ve bu millet için yapacakları hiçbir şey yok. Onlarda sadece kan, kin, ölüm var. Bunlar hala hatayı kendinde değil, millette arıyorlar. Düşünün deprem bölgesinde tehdit savuruyorlar. Özellikle kendilerine oy vermeyen insanlara hakaret ediyorlar. Gençlerimize karamsarlık ve umutsuzluk aşıyorlar. Bu jakobenler, bu kifayetsiz muhterisler CHP'nin başında olduğu sürece millet ne mesajı verirse versin yeterli olmayacaklardır.

Benim için Defne'de ölen insanlar, yaralı insanlar önemli. Devlet isen oraya yapılması gereken hizmeti en yüksek seviyede yapmam gerekiyordu. Ben bugüne kadar gerek Başbakanlığım, gerek Cumhurbaşkanlığım dönemlerinde böyle bir ayrımı hiçbir yerde yapmadım. Van depremini hatırlayın. Van, yüksek oy aldığımız il değil. Depremde ikinci akşam orada oldum. Bakan arkadaşlarımı seferber ettim. Belediye başkanı muhalif partidendi. Sular kesildi. Büyükşehirlerde su olayını çözme görevi büyükşehir belediye başkanındır. Adam müdahale etmiyor. O zaman Veysel Bey'e 'Sen DSİ'yle buranın su sorununu çöz' dedim. Van Gölü'nen etrafında yayılar yapar gibi konutlar yaptık, burada oy çıkmıyor falan demedik. Şu anda ile Van'da maalesef ikinci parti konumdayız. Bu demek değil ki, ben Van'ı ihmal edeyim, hayır. Bu ülkenin 780 bin kilometre karenin tamamı bu hizmete layıktır. Biz milletimizin her bir ferdine hizmet için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. Hayatımızı bu ülkenin her şehrine adeta vakfettik.

İstanbul'da belediye başkanlığı mâlum CHP'de. Ama Meclis kahir ekseriyetle bizde. Ankara'da durum yine aynı. Şimdi burada bir şeyi örneklemek istiyorum. Sağlıklı yönetimi gerek yürütme gerek yasama, parlamentoyu kast ediyorum. Bu uyumlu olursa netice çok daha farklı olacaktır. Parlamentoda sağlıklı yapı ortaya çıkmazsa burada sıkıntılar olacağı bir gerçektir. Yasama ve yürütmenin dayanışma halinde olması, uyumlu olması ülkenin geleceği açısından çok ciddi, olumlu neticeler doğuracaktır. Hükümet sistemini değiştirirken Cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinin aynı zamanda yapılmasını bunun için sağladık. Burada iki kelime çok önemli; istikrar ve güven. Yürütme ve yasamın eşgüdüm içinde olması da çok önemli. İstikrarlı bir yönetim varsa, o ülkede huzur da olur, refah da olur. Son 5 yılda biz bunu gösterdik. Koalisyon döneminde ne çileler çektik. Cumhur İttifakı'nın parlamentodaki güçlü duruşu bizi de güçlü kılıyor.

İnşallah 28 Mayıs çok çok farklı olacaktır. 29 Mayıs'a da o bir sinyal olacaktır. 29 Mayıs'a inşallah çok farklı inanacağız diye inanıyorum. 1. turdaki yol haritasını aynen uygulayacağız diyemem. Onun benzerini sadece bu hafta sonu yapacağım deprem bölgesinde uygulayacağız. Özellikle İstanbul ve Ankara'da teşkilatımızın yoğunlukla şöyle şehri ziyaretlerle, hatta hatta bütün ülkemizin buralara yığınak yapmış olan şehirler var ya. Hemşeri dernekleri var. Bu derneklerle iç içe olacağız. Bunlarla gençlikle, esnaf odalarıyla yapacağımız buluşmalarla süreci farklı bir şekilde işleyeceğiz. Birinci turda olduğu gibi yine milletimizin sandıklara koşacağına inanıyorum. Mayıs ayı sebebiyle mesela Karadeniz, çaya, fındığa gidenler olabilir. Ne olur bunu erteleyin diyorum. 28'inde oyunuzu kullanın, ondan sonra bu seyahatleri yapın. Bütün bunlarla beraber, yazlıklarına gidecek olanlar da olabili. Bunların da değerlendirmesini iyi yapmamız lazım. Milletimiz 'siz iki hafta daha gönül alın' dedi bize.

Cumhurbaşkanı veya Başkan kuracağı kabinede birçok özellikler arar veya aramalıdır. Yeni dönem belki biraz daha farklı olacaktır. Üzerinde inşallah çalışmalarımız var. Güçlü bir kabineyle inşallah yeni dönemde mevcut eksikliklerimizi de gidermek suretiyle inşallah Türkiye yüzyılını güçlendirerek yola devam etmeyi düşünüyoruz. Bu bir ülkeyi yanıma çekeyim, CHP'nin yaptığı gibi Rusya'ya meydan okuyayım, böyle bir şey kitabımızda yok. Bütün ülkelerle kucaklaşma siyasetini bugüne kadar yürüttük. Rusya, Çin'le, Batı dünyasıyla devamlı irtibat halinde olduk. Küskün olduğum dünyada neredeyse lider yok. Ülkemin menfaati çünkü burada. Bir ülkeyi bir kenara attığınız zaman kaybedersiniz, kazanmazsınız. Japonlar 'iplikle de olsa aranızdaki bağı koparmayın, ola ki bir gün lazım olur' diyor.

Seçim sonucuna göre Cumhur İttifakı olarak 322 vekile ulaşmış olmak çoğunluğu sağlıyor. Muhalefette böylle çoğunluğu sözkonusu değil. Partimde maalesef bir düşüş, milletvekillerimize az da olsa bir eksiklik sözkonusu. Bunun üzerinde teşkilat başkanlığımız dün yaptığımız toplantıdan sonra bir araya geldiler, çalışıyorlar. Nerede ne gibi eksiklerimiz oldu. İnşallah önümüzdeki dönemde başta yerel seçimler olmak üzere hazırlığımızı yapmamız lazım. İç muhasebemizi yapacağız, buna göre adımlarımızı atacağız.

6 Şubat tarihinde sadece ülkemizin değil insanlık tarihinin en büyük tabii afetlerden bir tanesini yaşadık. 11 ilimizde 14 milyon insanımız doğrudan etkilendi. Devletimizin tüm imkanlarını seferber ettiğini görüyoruz. Muhalefet özellikle ana muhalefet bir şeyler söylüyor da bugüne kadar yaptıklarına benim milletim bakıyor. Bugüne kadar verdikleri sözü tuttu mu? İstanbul, Ankara, İzmir. Ücretsiz otobüs, tratör dediler. Süt dediler verilmedi. Hiçbir sözü tutmadılar. Biz hangi sözü verdiysek sözlerimizi tuttuk. Ben bunlara deprem turisti diyorum. Bunlar deprem yerlerine turist gibi gittiler, herhangi bir şey yok, destek yok döndüler. Ben de gittim. Antalya yangınına, Manavgat'a gittim. Bir yaşlı amca 'Benim traktörüm yandı, halim ne olacak' dedi. Ben de kendisine 'Amca sana traktörün bu hafta gelecek' dedim. Traktörünü gönderdim. Aynı şekilde bir konut. 'Benim halim ne olacak' dedi. Meğer CHP'liymiş. Ben de 'konutları yapacağız, sen de süratle yerleşeceksin' dedi. Sonra yanıma sokuldu dedi 'Ben sizin o söylediklerinize inanmıyordum' dedi. Kulağıma 'Ben aslında CHP'liydim, ne olur benim evime gel' dedi.

Vatandaş buna inandı. 'Bunlar söz verdiği zaman yapar' diye düşünüyor. Köy evlerini yaptık. Devlet Bey ile beraber gittik, teslim ettik. Bir taraftan köy evinde olan ineğini orada besliyor. Sütünü, peynirini orada temin ediyor. Şimdi Erdoğan değil de 'Yaparsa reis yapar' diyorlar. Mutlu oluyorum. Vatandaş teyid ettiğine göre yapmışız. Daha yapacak çok iş var. Bundan sonra da milletimize mahçup olmayacağız. Defne hastanesi buna örnektir. Biz 3 ayda yapacağız dedik. Çıktı birisi neye göre yapıyorsunuz dedi. Adam zavallı. Bunlar inşaat mühendisi, müteahhit değil ki. Yalan üzerine bir şeyler bina ediyorlar. İstanbul'da Atatürk Havalimanı'nda Prof. Dr. Murat Dilmener hastanesini yaptık. 1006 odalı. 3 ayda orayı bitirdik. Bunların teknik yönleri var. Buna radyo temel diyorlar.
 

Editör: Grlyrtts