Nigar binti Osman...
Macar asıllı, Osmanlı vatandaşı, servet-i fünun şairi... gerçek ismi, ''Nigar binti osman'dır...'' Şair Nigar hanım, yedi tane yabancı dil bilirdi. bugün İstanbul'un Osmanbey semtinde onun adını taşıyan bir sokak vardır...
Avrupa şehirlerinde, tanınmış kişilerin evlerinde gelenek haline getirdikleri edebiyat toplantıları, türkiye'de şair Nigar hanım ile başlamıştır. Osmanbey'deki konağı ile rumelihisarı'ndaki yalısının salonları, salı günleri dolar taşardı.
Meşhur kadın şairlerimizdendir. Hatta ilk kadın şair olduğu da söylenir. Osman Paşa'nın kızıdır. Avrupa edebiyatını iyice tetkik etmiş ve tanzimat'tan sonra yetişen büyük şahsiyetlerin; bilhassa; Abdulhak Hamit ve Recaizade Mahmut
Ekrem'in tesiri altında kalmıştır. İmzasını daima,
''Nigar binti Osman'' diye tanınmış.
***
"Ben uydurdum bütün bu hikayeleri ama, size şunu söylüyorum ki, daha yüksekte duran bir gerçeği işaret etmek için bunca hikaye uydurdum. Demek istediğim, hepsi yalanken anlattıklarımın, anne kalbinde bir çocuk yokluğunun işaret ettiği acı yalan değildi.Yalan değildi, eşi zalim avcı tarafından vurulan turnanın zaruri ölümü.Yalan değildi kemalin arkasından zevalin geldiği. Olgunlaşan her şeyin sonunda bozulduğu. Bir şey bozulurken onunla birlikte başka şeylerin de bozulduğu.
Yalan değildi devletlerin insanlar gibi, aşkların da devletler gibi ömürleri olduğu, mahiyeti safiyet olan aşkı en çok karanlıkların boğduğu. Yalan değildi aşkın birbirine uymayan iki tanımının olduğu.
Bu tanımlardan biri sorgusuz sualsiz teslimiyet anlamına gelirken, diğerinin, sorgusuz sualsiz teslimiyetin kurulumu demek olduğu. Böylece aşkın mutlak tanımının mümkünler aleminde na-mümkün olduğu. Yalan değildi, güzel kokunun ezel hatırasını taşıdığı. Yalan değildi, bazı şeylerin hep bir şeyle bir şey arasında bir ürperti gibi asılı durduğu.
Günahı ve ihaneti bu dünyada su öbür dünyada ateş arıtacakken, suyla arınmayan aşık kalbinin ancak ateşle durulduğu. Belki de bu yüzden bir büyük yangının koptuğu. Bir ocağın; kelama mecbur çileden yenik elemden ibaret bir kalpten kopa gelen yangınla tutuşup kül olduğu.
Hikayelerine ayrılarak anlatılmış bir romanda; son kez yemin ediyorum ki; ''vallahi yalan değildi!" satırlarıyla aklımızı almış, modern Türkiye edebiyatının ilk figürü. Bir kadın kaleminden çıkma ilk şiir kitabı olan efsus'un dahisi.
***
Şair Nigar...
Tamburi Cemil bey'in de bestesini yaptığı şu şiiriyle müsemmadır.
''feryad ki feryadıma imdad edecek yok
efsus ki gamden beni azad edecek yok
tesir-i muhabbetle yıkılmış güzel emma
virane dili bir daha bad edecek yok.
kes, varsa alkan bana ey tali-i dunum
sen var iken alemde beni yad edecek yok
hakkile bilir zari gönül halet-i aşkı
mahirdir o fende anı üstad edecek yok
yareb ne içün zari nigar şu cihanda
naşad edecek çoksa da bir şad edecek yok
***
1862- Nisan 1918 arasında yaşamış, bir hoş şair, Türk sanatçı.
Macar Osman Paşa'nın kızıdır. Özel olarak Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri aldı. on dört yaşında evlendi fakat uzun sürmedi ve boşandı. Şiir yazmaya on dört yaşında başladı. İlk şiirini araba kazasında ölen erkek kardeşinin üzerine yazmıştır. Tifüsten öldü. Ölümünden 50 yıl sonra yayınlanmasını vasiyet ettiği anılarının bir bölümü 1959'da; ''Nigar binti Osman'', hayatının hikayesi adıyla yayınlandı.
Bir daha söyle:
''Yegane sevdiğin alemde ben miyim şimdi?
Sahih ben miyim artık muhatab-ı aşkın?
Bütün o hiss-i amik-i fuad-ı pür şevkin
O ibtila-yi ezel, o alaik-i ebedi
Benim mi şahsıma mahsur? bir daha söyle.
O sanihat-ı hazinin, o beyyinat-ı gamın
Sahih, mülhimi hep ben miyim, bugün söyle.
Tahassüsatını, efkarını bütün söyle.
getir şu kalbime dök varsa sevdiğim, elemin
Eden nedir seni rencud, bir daha söyle.''
***
"Mani oluyor halimi takrire hicabım,
Üzme yetişir, üzme, firakınla harabım.
Mahv oldu sükunum, beni terk eyledi habım,
Üzme yetişir, üzme, firakınla harabım."
