13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İTİKAF ve İNZİVA...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Fıkıh terimi olarak itikaf, bir mescidde ibadet niyetiyle ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek demektir. Hadis kaynakları Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretten sonra her yıl ramazanın son on gününde itikafa çekildiğini, hanımlarının da genelde 

Resul-i Ekrem'le birlikte itikaf yaptığını nakleder. (Buhari). 

Peygamberimiz'in ramazanın son on gününde daha fazla ibadet ettiği bilinmektedir. 

Aişe validemizin belirttiğine göre Resul-i Ekrem ramazanın son on gününe girildiğinde bütün geceyi ihya eder; 

ailesini uyandırır ve kadınlardan ayrı kalırdı.

Hz. Peygamber'in bu tatbikatından hareketle alimler, oruçlunun özellikle ramazanın son on gününde itikafa girmesini müstehap kabul etmişlerdir. 

Hatta Hanefiler, Hz. Peygamber'in bunu devamlı yapmış olmasından hareketle itikafı kifai nitelikte müekked sünnet saymıştır. 

İtikaf bir ibadet nevi olduğundan itikafa girenin mükellef olması, itikafa bir mescidde girmesi ve niyet etmesi gerekli görülür. 

Kadınlar evlerinin bir odasında itikafa girerler.

İtikafa girmek nefsi yasaklardan korumada daha etkili bir yöntem olduğu gibi, ramazanın son on gününde olması tahmin edilen Kadir gecesine rastlama imkanı ve umudunu da arttırır. 

İtikaf, insanı dünyevi meşgalelerden uzaklaştırıp, daha fazla ibadete vesile olması yanında,  

genel anlamda hayatın anlamı üzerinde tefekkür 

etme imkanı da sağlar. 

İnsanların zaman zaman böyle derin tefekküre ihtiyacı vardır. 

İtikaf bu tefekkürü gerçekleştirmek için bir fırsat olarak kullanılabilir.

İtikaf yapmak isteyen kişi, itikaf niyetiyle mescid veya mescid hükmündeki bir yerde kalmaya başlayarak itikafa girmiş olur. 

Vaktini namaz, Kur'an tilaveti, dua, zikir ve tefekkür gibi ibadet ve taatlerle veya dini bilgi ve kültürünü artıracak sohbet ve okumalarla değerlendirir. 

Doğal ihtiyaçlarını gidermek için mescidi meşgul etmeyecek ve kirletmeyecek şeyleri mescide getirebilir. 

Mescidde yer, içer ve orada istirahat eder. 

Mescidin içinde giderilmesi mümkün olmayan zaruri ve doğal ihtiyaçları için dışarı çıkabilir. 

Ancak ihtiyacını giderdikten sonra hemen itikaf mahalline geri döner.

Nafile itikaflar dışarıya çıkmakla bozulmaz. 

Ancak vacip itikaflar, zorunlu ihtiyaçlar dışında itikaf mahallinin terk edilmesiyle bozulur. 

Tercih edilen görüşe göre, itikafın asgari süresi için bir sınır konmamıştır. 

Bu bakımdan bir mescidi ziyaret eden kişi,  

bu ziyaret süresinde bile itikafa niyet edebilir.

***

İNZİVA:

Köşeye çekilmek, insanlardan uzaklaşmak.

İnzivanın uzlet ve halvetle de mana birliği ve amaç bütünlüğü vardır. 

Son iki kelime, dünyadan bir müddet el-etek çekme anlamındadır.

Bilineceği üzere insan, maddi alemle ilahi alem arasında bir köprü durumundadır. 

Onun iki önemli öğesinden biri olan bedeni,  

madde alemine; ruhu ise, nefha-i ilahi olduğundan mana alemine aittir. (es-Secde; 32/7-9). 

Bu nedenle insan, her iki alemle de münasebet içinde olma imkanına sahiptir.

Insanın maddi ve manevi bakımdan mutluluğu,  

iyi bir kul olabilmesi, maddesi ile manası arasındaki dengeyi kurabilmesine bağlıdır. 

Bu, aynı zamanda bedeni ile ruhu, dünyası ile ahireti arasındaki denge demektir. 

Bedenle ruh, madde ile mana, dünya ile ahiret arasındaki dengeyi sağlayabilmek için, İslam dininde bir çok esaslar vardır. 

Bunlardan; zühd, cömertlik, kanaat, rıza vb.ni sayabiliriz. 

Tasavvuf, kal değil, hal ilmidir. 

Teorik olmaktan çıkıp pratik olmaya geçmektir. 

Bu bakımdan yukarıdaki esaslar, tasavvufta bir hayli gelıştırilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in ve ashabının yaşayışları, tarihçilerin de övgüsüyle bahsettikleri gibi zahidane idi. 

O devirdeki bu hayat, Allah korkusu ve ahiret sevgisine dayanıyordu. 

Sahabelerden aşırı gidenler olduğunda,  

bizzat Hazreti Peygamber, o gibileri uyarıyor ve makul çizgiye indiriyordu. 

Emevi saltanatının lüks ve israfa düşkünlüğüne ilk defa zahid sahabi Ebu Zerr el-Gıfari şiddetle tepki göstermiştir.

Bütün bunlardan anlıyoruz ki, bir müslümana yakışan hem dünyada yaşayacak, hem de kalben onun sevgisinden uzaklaşacaktır. 

Kalp ile inzivaya çekilenlerin çoğu zaman aynı zamanda bina kurup, su çıkaran ve araziyi sulayıp 

bol ürün elde eden birer muktedir mühendis oldukları tarihte gözlenmiştir.

Kısaca inziva; 

''Allah'tan alıkoyan şeylerden sıyrılmaktır.''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *