15 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Şerafettin SABUNCUOĞLU..

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türk tıp tarihi hatta dünya tıp tarihi için çok önemli bir hekimdir. 

Fatih döneminin meşhur hekimleri arasında yer alan Şerafettin Sabuncuoğlu, 1386 yılında şehzadeler şehri Amasya da doğmuştur. 

Kitaplarında yer verdiği soy kütüğüne göre Babasının adı, Ali Çelebi Dedesinin adı Sabuncuoğlu Hacı İlyas Çelebidir.

Sabuncuoğlu, Hacı İlyas Çelebi,  

1408-1421yıllarında  babası Ali Çelebi'de 1421-1451yıllarında hekimbaşılık yapmış zamanın ünlü hekimleridir

Sabuncuoğlu Şerafettin, temel eğitimini Burhanettin Ahmetten almış ve Amasya Darüşşifası'nda  tamamlamış, 17 yaşında hekimliğe başlamıştır.

Bundan sonra hayatını okumaya, araştırmaya ve denemeye veren Sabuncuoğlu Şerafettin,  

Eserlerinde 14 yıl hekimlik yaptığını iftiharla belirtir. 

Hekimliğin usta çırak usulüyle dükkanlarda yapıldığı dönemde bir darüşşifada çalışabilmek gerçekten çok güçtü ve böyle bir hizmet ancak liyakat sahibi üstatlara veriliyordu.

Şerafeddin Sabuncuoğlu, diğer birçok hekimin aksine özellikle cerrahi ile ilgilenmiştir. 

Genel olarak hekimler cerrahiye pek ilgi duymamışlar hatta cerrahi tedavinin gerekli olduğu durumlarda bile, ilaçla tedaviyi tercih etmişlerdir. Bunun sebebi cerrahi müdahalede hayati tehlikenin çok yüksek olması ve bu tehlikeyi asgariye indirecek ve ameliyatı kolaylaştıracak bazı teknik imkanların bulunmamasıdır. 

Bu tip imkanların oluşması için, yani antibiyotik, analjezik, antiseptiklerin ve bunların yanı sıra anatomi bilgisinin yeterince gelişmesi için19.yüzyılı beklemek gerekecektir. 

Eserleri:

Şerefeddin Sabuncuoğlu'nun bilindiği üzere 3 eseri bulunmaktadır.

''Akrabadin Tercümesi

Kitabü'l-Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye

Mücerrepname''

Akrabadin Tercümesi;  

II.Bayezid, şehzadeliği zamanında, Amasya Valisi iken 1481-1512, Şerefeddin Sabuncuoğlu'ndan Zeyneddin el-Cürcani'nin Zahire-i Harzemşahı diye bilinen eserini tercüme etmesini istemiş, Sabuncuoğlu da bu hacimli eserin sadece farmakoloji kısmını çevirmiştir. Ayrıca kendiside eserin sonuna iki bölüm eklemiştir.

Eserde ilaçların özellikleri, hazırlanması, gargara, yağlar, merhemler.. anlatılmakta ayrıca kusturucular müshiller, ağız dil ve damak, diş göz ilaçlarına ve lavmanlara yer verilmektedir. 

Eserin sonunda Türkçe sözlükte önerdiği Türkçe tıp terimleri incelemeye degerdir.

Kitabü'l-Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye; Sabuncuoğlu'nun ikinci ve nispeten daha meşhur olan eseridir. 

Eser, bilindiği kadarıyla, Osmanlı İmparatorluğunda kaleme alınmış, yegane resimli cerrahi eseridir. 

11.yüzyılda Endülüs'te yaşamış olan Ebu'l-Kasım Zehravi'nin Kitabü'l-Tasrif adlı eserinin cerrahi ile ilgili kısmının tercümesi olduğu ileri sürülmüştür. Ancak Sabuncuoğlu her ne kadar büyük ölçüde söz konusu eserden yararlanmışsa da, eseri tam olarak tercüme ettiği söylenemez. 

Eserde, yer yer kendi gözlem ve deney sonuçları da yer almaktadır. Doğal olarak, Sabuncuoğlu kendinden önce yaşamış belli başlı cerrahlardan olan Zehravi'den yararlanmak zorunda idi,  

ancak bir hekim, bir cerrah olarak kendi çalışmalarıyla mevcut bilgiyi kaynaştırmış ve bize bu terkibi sunmuştur. 

Zehravi'nin eserinde yapılan ameliyatlar ve bu ameliyatlarda kullanılmış olan aletler verilmiştir. 

Halbuki Sabuncuoğlu'nda gerçekten önemli bir katkı daha vardır ki o da, aletlerin yanı sıra ameliyatın nasıl yapıldığını gösteren temsili resimlerin mevcut olmasıdır. 

Böylece kullanılan cerrahi tekniğini de açık ve seçik olarak görmek mümkün olmaktadır. 

Bu eserin bilinen üç kopyası vardır. 

Bunlardan ikisi istanbulda biriside Paris Bibliothque National'dedir. İstanbulda bulunan fatih millet lütüphanesindedir. 

Fatih sultan mehmet'e takdim edilen ve içinde II.Beyazıt'ın mührü bulunan kopya eserin kapağındaki kayda göre ''Tanzimat Meclisi üyesi Yasinci Zade Mehmet İlmi Efendi  tarafından 1860 yılında Fransız hekimi Bırjuven'e armağan edilmiş.

2.Kopya itina ile hareketlenmiş, Türk neshi ile yazılmış olup, 138 resim ve  168 alet resmi içermektedir. 

Mücerrebname;Sabuncuoğlu'nun üçüncü, en son ve en önemli eseri  Mücerrebnâme adını taşıyan eseridir.  

Şerafettin Sabuncuoğlu orijinal gözlem ve deneylere cerrahi eserinde de yer vermiştir. 

Bunlardan diş ağrısına akupunktur kullanması, trakeotomili bir hastada yaptığı estetik cerrahi girişimi ve boğaza kaçan cisim çıkarılması hakkındaki yöntemlerin ilginç olanlarındandır.

Sabuncuoğlunun eserlerinde en dikkat çekilen temel unsur tedavi metodlarının en ince ayrıntılarına  kadar anlatması ve cerrahi teknikleri çok açık bir dilde herkesin anlayacağı şekilde açıklaması ve kullanılan aletlerin şekillerinide resmetmesidir

''Bu kitabı Türkçe  yazdım şu nedenle ki, Anadolu Halkı Türkçe konuşur, zamanımızın cerrahlarının çoğu okuma yazma bilmezler bilenlerde Türkçe yazılmış kitapları okuyabilirler'' demektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *