BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan'a hitaben "Yiğidim aslanım ne hale geldi'' demişti ya...

Yiğit Başbakan'ın gönlünde yatan aslan ise belli oldu ve Türkiye'nin nereye gittiği ya da götürüldüğü anlaşıldı...

Ağzından 'İleri demokrasi' nutuklarını düşürmeyen Başbakan Erdoğan'a, koltuk tatlı gelmiş olacak ki 'iki partili Meclis' senaryolarına çok net destek verdi: ''Bu sistemi istiyorum...''

Cumhurbaşkanlığı seçimine 1 yıldan fazla zaman olmasına rağmen Erdoğan, Köşk ve tek adamlık sinyalleri de verdi, vermeyi de sürdürüyor...

Padişahımızın canı da neler istiyormuş meğer...

Hani demişti ya "Biz artık gömleğimizi değiştirdik... Değiştik" diye...

Demek ki şimdi de başka gömlek giymenin yollarını arıyor.

ABD'yi örnek alan Erdoğan, 'Divan'dan bu yetkiyi alamayacak gibi...

Çünkü Gül, Arınç ve Mehmet Ali Şahin, ''Olmaz'' diyorlar...

Arınç, Cumhurbaşkanlığı derdinde, Gül koltuğuna âşık...

Erdoğan ise her şeyde tek tabanca olmak derdinde.

Vatandaşın derdi ise açlık.

Tek adamlığa soyunan Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin,''Başbakan için başkanlık sistemi, tek adamlığa yönelik heveslerinin bastırılamaz bir yansımasıdır. Başbakan Erdoğan, tiranlığa özenmektedir ve gide-gele Ortadoğu sultanlarını kendisine örnek almaya başlamıştır. Ama arkasına bakmadan ülkesinden kaçanların ve posterleri meydanlarda yakılanların acı sonlarını da aklından hiç çıkarmaması hayrına olacaktır" uyarısını defalarca okumalıdır...

ONLAR DA İSTEMİŞTİ NETEKİM...

İŞİN ilginç yanı 12 Eylül generalleri de iki partili bir sistemi yıllar yılı savundular ama isteklerini hayata geçiremediler.

Öyle anlaşılıyor ki Sayın Erdoğan, her haliyle halka söz verdiği halde yargılayamadığı 12 Eylül generallerine özeniyor.

AKP'nin niyetini; bakın Ortadoğu uzmanı Prof. Bernard Lewis, nasıl yorumluyor: Hükümetin kurumları ele geçirmede başarılı olduğunun altını çizen Levis,"Bu, demokrasinin tek yönlü sokak olması anlamına gelir. Bu yolla gelirsiniz ama aynı yolla gitmezsiniz'' uyarısı da yapıyor.

Cumhuriyet gazetesinde Elçin Poyrazlar imzasıyla yayımlanan haberde Prof. Lewis'in Türkiye ile ilgili görüşlerine yer verildi.

AKP hükümetine yönelik izlenimlerini de aktaran Lewis, "İş topluluğunu ele geçirdi... Akademik topluluğu ele geçirdi... Polisi ele geçirdi... Bir tek bağımsız kalan Anayasa Mahkemesi ve yargı idi. Şimdi onu da ele geçirmek için çalışıyorlar. Görünen o ki eğer başarılı olurlarsa bu yolda devam edecekler" dedi.

MUHALEFETSİZ DEMOKRASİ OLMAZ

PROF. Bernard Lewis "Şimdiki asıl sorun anayasa değişiklikleri...

Geçmişte Türk demokrasisinin en güçlü savunucusu yargı idi.

Hükümetler halk, devlet memurları, polis ve hatta yargıçlar üzerinde çeşitli baskılar uygulayabilir ancak bunu Anayasa Mahkemesi üzerine yapamazlardı.

Yargı tekrar tekrar Türk demokrasisine zarar vermeye çalışıldığında onun en iyi ve en etkili savunucusu olduğunu kanıtladı.

Şimdi ilk defa bununla mücadele eden bir girişimde bulunuluyor.

Anayasa değişikliği yargının bağımsızlığını etkileyecek.

Hükümetin yargı üstünde kontrol sağlamasına yol açacak.

Bu konuya iki taraflı bakılabilir elbette. Türkiye'de seçimler özgür ve adil.

''Türkiye bir demokrasi ve insanlar eğer bu tür bir hükümet istiyorlarsa bu onların hakkıdır'' diyebilirsiniz. Buna katılmak durumundayım. Ama öte yanda muhalefet konusu da var.

Bir demokraside muhalefet olmalı, aksi durumda o gerçek bir demokrasi değildir.

Muhalefeti sınırlamaya yönelik çabalar tehlikeli olabilir" diye yapılanları özetledi.

Başkanlık sistemine geçişin Türkiye'ye neler getireceğine, daha doğrusu neler götüreceğine gelince. Her şeyden önce Erdoğan'ın istediği türden yetkilerle donatılmış bir başkanın idare ettiği rejimin adı Türkiye koşullarında başkanlık değil, ''padişahlık'' olacaktır.

Erdoğan'ın mitinglerde ''Padişahım hoşgeldin'' şeklinde karşılanması ise bu padişahlık özleminin AKP tabanına da sirayet ettiğini gösteriyor.

1950'lerde çok partili hayata geçildi.

61 yıl sonra Erdoğan, ''şimdilik'' 2 partili sistem istiyor...

Âlem başındaki sultanları, kralları yıkmaya çalışırken bizimkiler sultanlıklara özeniyor.

Durmak yok geri geri gitmeye devam...