Birisine, amelsiz alim neye benzer diye sormuşlar; O da, '' Balsız arıya benzer'' demiş.

Mürüvvetsiz eşek arısına demişler ki, ''Bal vermiyorsun, bari kimseyi sokma''.

Mürüvvetsiz erkek, kadındır. Tamahkar zahid de hara midir.

Kendini halka namuslu tanıtmak için beyaz elbise giyen, fakat amel defterini karartan kşi! Elini dünyadan çekip dünyaya gönül bağlamaman lazım. Elbisenin yeni ha uzun olmuş ha kısa, ne fark eder, ne ehemmiyeti vardır. ? Yeter ki elin kısa olsun.!

İki kişi vardır ki, hasretleri gönüllerinden bir türlü çıkmaz ve ayakları da ziyan çamurundan kurtulmaz. Bunlardan biri gemisi parçalanmış tacir, diğeri de kalenderlerle düşüp kalkan mirasyedidir.

Sen malının zekatını vermezsen, kanın, fakirler yanında mübahtır. Ya mavi gömlekli kalenderlerle muaşeret etme, yahud da onlar gibi giyinip evden, barktan vazgeç. Ya fillerle dost olma, yahud da  fil sığacak ev yaptır.!

Sultanın elbisesi kıymetlidir. Fakat insanın kendi eski elbisesi ondan daha değerlidir. Büyüklerin sofrası lezzetlidir ama insanın kendi dağarcığındaki kırıntılar ondan daha tatlı ve lezzetlidir.

İnsanın kendi el emeğiyle edindiği sirke ve tere; köy ağasının ekmeğiyle kuzusundan daha iyidir.

Şüpheli ve tecrübe edilmemiş bir ilacı kullanmak ve bilinmeyen yola kervansız gitmek tehlikelidir, ölüme sebep olur. Böyle bir hareket doğru değil,   akıl işi de değildir. Akıllı kimselerin dediklerine aykırı olur. İmamı Gazali'ye sormuşlar; ''İlimdeki yüksek makama nasıl ulaştın?

O zat şöyle cevap vermiş; ''Bilmediğimi sormaktan utanmadım''.

Nabzını doktora göster. Afiyet ümit etmen o zaman akıl işi olur. Bilmediğini sor! Bir şey sormak, vakıa insanı bilginlik izzetine ulaştıran yol için bir kılavuzdur. 

Lokman, Davud Aleyhisselamın elinde demirin mucize ile mum gibi yumuşadığını görür, fakat, Ne yapıyorsun? demiyordu. Biliyordu ki, sormasan da öğrenecekti.