KAÇKAR denilince, hani derler ya "İçi seni dışı beni yakar" işte aynen öyle. Adı "Milli Park" o kadar. Oysa buzullardan ovalara akan sularla rüyaların gerçeğe karıştığı yer olarak tanımlanırdı birçok yerde. Hatta "Ruh yolculuğu" bile denilirdi hiç durmadan çağıldayan yüzlerce küçük dereleri ve şelaleleri için. 
 
Kaçkar'ın özellikle Rize bölgesini adım adım gezdim. Buzul gölleri, milli parkını belgesel yaptım. Yıl boyunda gözlenebilen keskin buzulları, masmavi gölleri, yeşilin her tonuna sahip ormanları, coşkulu dereleri, bin bir çeşit bitkileri ve hayvanları ile doğal bir park görünümünde olan Kaçkar Sıradağları'nın muhteşemliğini bizzat yaşadım. En yüksek tepesi 3 bin 932 metre ile Rize ve Hopa arasında yer alan Kavran. Verçenik 3 bin 710 metre ve Altıparmak 3 bin 480 metre.
 
 
Kaçarları her yıl yüzlerce dağcı ziyaret ediyor. Eğer sis yoksa Doğu Karadeniz dağlarının muhteşem görüntüsünü izlemeye doyamazsınız. Kuzey rotasını daha çok deneyimli dağcılar tercih ederler ve kuzeyden zirve yapmanın başka bir avantajı geri dönüşte Ayder Yaylası'nda kaplıcalara uğrayabilmektir.
 
 
Var gel, Var git çiçekleri
 
BU söylemi duyunca ilk olarak ben de çok şaşırmıştım. "Var gel" çiçekleri ilkbaharın ardından açarak artık yaylaların ısındığını ve insanların yaylaya göç zamanının geldiğini anlatır. "Var Git" çiçekleri de tam tersi. Yayla yaşayanını kışın gelmekte olduğunu anlatan uyarı çiçeği. Belgesel için gittiğimizde bir dostumun "Kim demiş Rize'ye sürekli yağmur yağıyor diye. Buraya haftada iki kez yağmur düşer. Biri üç, diğeri de dört gün sürer" sözlerine çok gülmüştüm. Bir başka komik olanı da bir yazıydı:
 "Dışarıdan çöp getirip dökmek yasaktır!"
 
Bulutlar üstü yaşam
 
HANİ o haftada iki kez yağan yağmur kara bulutlarının içinden 2 bin 500 metrenin üzerine çıktığınızda her şey güllük gülistanlık oluyor. Altınızda pamuk tarlası gibi bulut yığını, bulutların ortasından sivrilmiş 3 bin metrenin üzerindeki dağların tepeleri ve siz. Eşsiz güzellik. Sessizlik ve huzurun zirvesinde tek başınıza. Sadece kuş cıvıltıları arkadaşınız.
1994 yılında milli park ilan edilen bölge, toplam 52 bin 970 hektar alanı kaplıyor. Milli parkın büyük bir bölümü Rize ilinin Çamlıhemşin ilçesi sınırları içinde, küçük bir bölümü de Artvin ilinin Yusufeli ilçesi sınırları içinde kalıyor.
Kaçkar Dağları üç bölüme ayrılır. Kavrun Dağları, batıda Verçenik Dağı, doğuda ise Altıparmak Dağları. Yeraltı suları ile dağlarda biriken kar ve buzullar, bölgede yer alan dereleri besler. Derin vadiler oluşturarak akan ırmaklar, köprüleri ve çağlayanları ile ünlü. Milli Park sınırları içerisinde yer alan Gelin Tülü, Tar ya da Bulut şelalesi ve Palovit şelalesi en çok ziyaretçi çeken şelaleler.
Bölgedeki şelaleler bunlarla sınırlı değil. Küçüklü büyüklü onlarca şelale gelen ziyaretçilere "iyi ki gelmişim" dedirten manzaralar sunuyor.
 
Köprüler de en az şelaleler kadar ilgi çekiyor. Zil Kale ve Kale-i Bâlâ yılın her mevsimi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Kalelerin yapım yılları tam olarak bilinmese de 14 ya da 15. yüzyılda İpek Yolu'nun Karadeniz'den geçen bölümlerini korumak ve kontrol altında tutmak amacıyla yapıldığı düşünülüyor. 
Park sınırları içindeki Şimşir ormanı Türkiye'de şimşir ağaçlarının oluşturduğu orman olarak görüldüğü tek yer. Sert ve dayanıklı ağacıyla süs eşyası veya tahta kaşık yapımında kullanılan şimşir ağaçları bu bölgede sıkı bir koruma altında. 
Ormanlar, ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, yaban domuzu, sansar, tavşan, gelincik gibi memelilere ve kuşlara ev sahipliği yapıyor. Derelerde ise Alabalık ve Deniz Alası rastlanan türler arasında. Milli park sınırlarında 2500'den fazla endemik bitki türü bulunuyor.
 
Gelelim buzul göllerine
 
KAÇKAR Dağları Milli Parkı Anadolu'nun önemli bir buzul alanı. Kaçkar Dağları'ndaki Davalı, Büyükçay, Kavron, Ceymakçur, Avusor- Bulut ve Kaçkar vadileri buzul kütleleri barındıran vadiler yüzyıllar, bin yıllar hatta milyon yıllar süren buzul hareketleri sonucu bugünkü "V" şeklini almış. Meydana gelen buzul hareketleri vadilerin bazı bölümlerini derinleştirerek buzul göllerinin oluşumunu sağlıyor. Kaçkar Dağlarında irili ufaklı yüzlere buzul gölü var ve bunların en ünlüleri Karadeniz ve Büyük Deniz Gölü. 
Milli Park'taki 40 kadar kırsal yerleşim birimi ve yaylalar da yöre halkının kullanımı kadar turistleri de çekmeye başlamış. Bu bölgelerin başında Ayder Yaylası geliyor.
 
 
Ayder Yaylası
 
YAYLA evleri yüksekliğe göre farklılıklar gösteriyor. Orman sınırındaki evler daha çok ağaç ev şeklindeyken yükseğe çıkıldıkça taş evler, daha da yükseklerde kara karşı daha korunaklı toprak evlerle karşılaşıyoruz. Yayla turizminin ötesinde doğa yürüyüşleri, kampçılık, dağcılık, cip safari, foto safari ve heliski gibi sporlar ve etkinlikler de yapılıyor.  
 
 
YORUM
 
ÖNCE uyarmalıyım ki eğer yaylalara çıkmak niyetindeyseniz ki mutlaka çıkmalısınız 4 çekerli yüksek araç ve bir rehber şart. Her şey ama her şey mükemmel. Tek kötü olan yazımın başlığındaki konu. Bunu yoruma bıraktım. Bölgenin milli park olmasıyla birlikte tüm yaylalar ve araçların ulaşamadığı bölgelerde bile kaçak yapılaşma müthiş bir şekilde almış başını gidiyor. Bütün bölge Ayder ve Uzungöl biri tükenmek üzere. Lütfen herkes görevinin başına.
 
Nasıl gidilir?
 
Rize'den ve Artvin'den gidiliyor. Yaylalardaki yerleşim merkezlerinden bazıları festival düzenliyor. Çok önemli uyarı: Hava durumunu çok iyi analiz ederek gitmek şart. Biz bir belgesel çekiminden dönerken ön ve arkamızdaki köprüler aşırı yağmurla oluşan sel nedeniyle yıkıldı ve biz uçağımızı kaçırdığımız gibi köyde bir eve misafir olmak zorunda kalmıştık. 
 
 
Nerede kalınır?
 
Artık turistik yer konumundaki Ayder Yaylası'nda her türlü konforlu otel bulmak mümkün. Daha yüksek yaylalarda ev pansiyonları ve bungalov evler mevcut. Eğer bulutlar üstü zirveyi düşünüyorsanız en az üç günlük bir program yaparak önceden yerinizi ayırtıp öyle gitmelisiniz. Ya da en güzeli yırtıcı hayvanlardan korunmak için konaklama alanlarına yakın yerde kamp yapmak. 
 
Ne yenir?
 
Karadeniz'e özgü yemeklerden ne ararsanız var. Gözleme ve elbette ki et ön planda. Sabah kahvaltıları muhteşem. Zirveye yakın yerlerde ise yiyeceğinizi yanınızda götürmelisiniz.Ya da orada ne varsa artık katlanacaksınız.