Japonya'da Türkoloji okuyan üniversite öğrencileri, değişim bursu programıyla Türkiye'ye seyahatleri öncesi Mehmet Akif Ersoy'un dizelerini ezberliyor.

Başkentteki Tokyo Yabancı Çalışmaları Üniversitesinin (TUFS) Türkoloji bölümünde okuyan Japon öğrenciler, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'u ve eserlerini araştırıyor.

Akif'in hak, adalet gibi evrensel değerleri yansıtan eserlerinden etkilenen Türkoloji öğrencileri, İstiklal şairine ait "Japonlar" şiirinden bölümler ezberledi.

Değişim programıyla bir süreliğine Türkiye'ye gitmeye hazırlanan öğrenciler, Türkçe öğrenmeye yönelik düşüncelerini AA muhabirine aktardı.

"Kelimeleri çok güçlü"

Öğrendiği kadarıyla Türkçe konuşmayı tercih eden üniversite 3. sınıf öğrencisi Yuto Korenaga, daha önce hiç duymadığı Akif'i, "şiir ezberleme" vesilesiyle tanıdığını söyledi.

Araştırmalarında İstiklal Marşı'nın önemi ve yazarı Akif'in Türkler için ehemmiyetini kavradığını kaydeden Yuto, şairin "Japonlar" şiirini ezberlediğini belirtti.

Yuto, "Mehmet Akif'in Japonlar şiiri hüzünlü. Osmanlıca kelimeleri anlamamız zor. Ezberlemek için iki hafta pratik yaptık, kelimeleri çok güçlü." dedi.

Akif'in şiiri, "iki ülkenin benzerliklerini göstermek için kaleme aldığı" tahmininde bulunan Yuto, yaz döneminde gideceği Türkiye'de dil öğrenimini pekiştireceğini belirtti.

"Şiiri okurken 'Türkler Japonları seviyor' diye düşündüm"

Türkoloji öğrencisi Saki Tahara da "Japonlar" şiirinde cümleleri ilk bakışta anlayamadığını ancak "Osmanlıca kelimelerde zorluk çekse de şiiri beğendiğini" söyledi.

Ezberlemek için iki hafta çabaladığı şiirin, "Türklerin, Japonlara olan sevgisini gösterdiğini" dile getiren Saki, okudukça ve kelimelerin anlamlarını araştırdıkça şiiri anladığını belirtti.

Saki, "Bazı kelimeler, 'alçak gönüllülük' gibi kelimeler zor geldi. Birkaç defa alıştırma yaptım. Şiiri okurken 'Türkler Japonları seviyor' diye düşündüm." ifadesini kullandı.

İki yıldır Türkçe çalıştığını ve eğitim görmek amacıyla eylülde Ankara'ya gideceğini belirten Saki, Türkçeyi iyi konuşabilmek için çok çalışmak gerektiğini söyledi.

Türkiye'de yaşayan arkadaşlar edindiğini ve telefonla konuşarak alıştırma yaptığını anlatan Saki, Türkiye'de denizi ve İzmir'i çok merak ettiğini dile getirdi.

"Türklerle sohbet ederken bu şiiri okumak istiyorum"

Oya Çihiro da ilk kez duyduğu Akif'in Türk halkı için önemini öğrendiğini belirterek, "Japonlar şiirini okuduğumda Türkiye'yi daha yakın hissediyorum." dedi.

Öğretmeni vasıtasıyla Osmanlıcayı anlayabildiğini kaydeden Oya, "cümle sonlarındaki kafiyelerle Akif'in şiirinin duygusunu hissedebildiğini" kaydetti.

Alıştırma için görüntülü konferans yoluyla çok pratik yaptıklarını belirten Oya, 2-3 hafta içinde ezberleyebildiği şiirin bölümlerini "unutmak istemediğini" söyledi.

Yaz mevsiminde gideceği Türkiye'de bu şiiri sık sık tekrar etmek istediğini ifade eden Oya, "Türklerle sohbet ederken bu şiiri okumak istiyorum. Bu yüzden öğrenmek ve ezberlemek istedim, unutmamak için pratik yapmak istiyorum." dedi.

Akif’in, Süleymaniye Kürsüsünde adlı şiir kitabında konuşturduğu vaiz, yani Abdürreşit İbrahim, Japonları şu şekilde tarif ediyor:

       Sorunuz, şimdi, Japonlar da nasıl millettir?

        Onu tasvîre zafer yâb olamam, hayrettir!

        Şu kadar söyliyeyim: Dîn-i mübînin orada,

        Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda

        Siz gidin, safvet-i İslâm´ı Japonlarda görün!

        O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bugün,

        Müslümanlık´taki erkânı siyânette ferîd;

        Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd.

        Doğruluk ahde vefâ, va´de sadâkat, şefkat;

        Âcizin hakkını i´lâya samîmî gayret;

        En ufak şeyle kanâ´at, çoğa kudret varken,

        Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;

        Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmıyarak

        Yedi kat ellerin evlâdını kardeş tanımak;

        “Öleceksin!” denilen noktada merdâne sebat;

        Yeri gelsin, gülerek oynıyarak terk-i hayat;

        İhtirâsât-ı husûsiyyeyi söyletmiyerek

        Nef -i şahsîyi umûmun kine kurbân etmek

        Daha bunlar gibi çok nâdire gördüm orada.

        Âdemin en temiz ahfâdına mâlik bir ada.

        Medeniyyet girebilmiş yalınız fenniyle...

        O da sahiplerinin lâhik olan izniyle.

        Dikilip sâhile binlerce basiret im’ân;

        Ne kadar maskaralık varsa kovulmuş kapıdan!

        Garb´ın eşyâsı, eğer kıymeti hâizse yürür;

        Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!

        Gece gündüz açık evler, kapılar mandalsız;

        Herkesin sandığı meydanda bilinmez hırsız.

        “Togo”nun umduğumuz tavrı mı vardır? Nerde?

        “Gidelim!” der, götürür sonra gelip tâ yanıma,

        Çay boşaltırdı ben içtikçe hemen fincanıma.

        Müslümanlık sanırım parlıyacaktır orada;

        Sâde Osmanlıların gayreti lâzım arada

        Misyonerler, gece gündüz yeri devretmedeler,

        Ulemâ vahy-i İlâhîyi mi bilmem, bekler?]

Editör: Haber Merkezi