Son yıllarda giderek yaygınlaşan, teknoloji ve tıbbın gelişmesi ile de başarı oranları yükselen tüp bebek uygulamalarında bu başarının artmasında şüphesiz en önemli hususlardan birisi de tüp bebek tedavilerinin bireyselleştirilmesi. Doktorlar bireyselleştirilmiş tedavi protokollerinin başarı oranlarına önemli ölçüde etki ettiğini belirtiyorlar. Biz de bugün ‘’Tüp Bebek Tedavilerinde  Bireyselleştirilmiş Tedavi Protokollerinin Önemi’’ni, Anatolia Tüp Bebek Merkezi  Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Hakan Yaralı’ya soracağız.

Öncelikle Tüp bebek tedavilerinde bireyselleştirilmiş tedavi nedir? Bize bundan bahsedebilir misiniz?

Her hasta klinik açıdan birbirinden farklıdır. Çiftlerimizi infertilite kapsamında değerlendirirken bir takım kriterleri dikkate alarak ilerleriz. Bu bağlamda; kadın yaşı, erkeğin sperm durumu, kadının yumurtalık rezervi ve tüplerinin açıklık durumu, evlilik yılı ve infertilite süreci , varsa önceki uygulamaları bizim için önem taşır. Çünkü bu bulguları değerlendirerek uygulayacağımız tedavi şekline karar veririz. Örneğin çok yeni evli bir çift, henüz 1  yıllık evli olsun bu çiftimiz. Kadın yaşı 27, tüpleri açık, erkeğin sperm sayısı da normal olsun. Bu çiftimizde hemen tüp bebek tedavisine  gerek olmayabilir.  Hatta öyle ki, birkaç ay daha bekleyelim de diyebilirim. Zira bazen beklemek de bir tedavidir. Ya da bu çiftimizde 4-6 ay kadar yumurta uyarıcı hap tedavisi  uygulamayı da tercih edebiliriz. Bazen sürece çiftlerimizle birlikte karar veririz.  Ancak bazen yolumuz direkt tüp bebektir.  Dolayısı ile çifte uygulayacağımız tedaviye karar verirken çiftin kliniğine göre hareket ediyoruz. Tüp bebek tedavisi uygulayacağımız çiftlerimizde, daha önce başarısız uygulamaları olan olgularda yeni bir tedavi  sürecine girerken eski uygulamalarını detaylı olarak analiz ediyor ve kişiye özel , yeni, bireyselleştirilmiş bir tedavi protokolü geliştiriyoruz.

Bireyselleştirilmiş tedavi protokolünü belirlerken başarısız uygulaması olan hastalarda önceki uygulamalarını analiz ederek kişiye özel bir tedavi protokolü uyguladığınızdan bahsettiniz. Bunu biraz daha detaylandırabilir misiniz? 

Elbette. Hastalarımızın eski  uygulamalarındaki cevabını gördüğümüzde, yeni uygulamamızda tedavi süreci içinde iyileştirici ve önlem alıcı bir protokol belirleyerek süreci ilerletiyoruz.  Eğer önceki uygulamada elde edilen  olgun yumurta oranı düşükse yumurtaları uyarmak için seçeceğimiz protokolü bireyselleştiriyoruz. Ya da döllenme problemi öyküsü varsa laboratuvar sürecinde döllenmeyi iyileştirmek için çabalıyoruz. Veyahut, önceki uygulamasında  embriyoları 5. güne kadar ilerlemediyse, embriyoları sürekli embriyo izleme sistemi ile takip etmeyi öneriyoruz.

Tekrarlayan başarısız tüp bebek denemesi olan olgularda, mükerrer düşük öyküsü varlığında  ve 38-45 kadın yaşı aralığında da genetik ayrıştırma tedavisi planlayabiliyoruz.

Tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların uyarılması için doğru protokol seçiminin başarıya etkisi ne ölçüdedir? 

Tüp bebek tedavisinde hastalarımız için uyguladığımız ilaç protokollerini; kadın yaşı, yumurtalık rezerv testleri (AMH, transvajinal USG’de yumurtalık görünümü), vücut kitle indeksine göre belirlemekteyiz. Varsa hastamızın önceki tedavi yanıtını da dikkate almak önemlidir. Kişinin farklı aylarda farklı yanıtları olsa bile, o ay uygulanacak olan tedavide, önceki uygulamalara vermiş yolduğu yanıtı görmek uygulayacağımız ilaç doz planını etkileyebilmektedir. Bu kapsamda oluşturduğumuz kişiye özgü tedavi şeması ile uygun yumurtalık uyarım protokolünün kullanılması, uygun dozlarda ilaç kullanımı ve çatlatıcı iğnenin doğru zamanda kullanımı başarı için çok önemlidir.

Önceki uygulamalarda “döllenme problemi”  yaşayan çiftlerde bu sorunu aşmak adına ne yapılabilir? 

Tüp bebek tedavisinde döllenme probleminin en temel iki nedeni vardır:

Sperme bağlı faktörler ile, yumurtanın son olgunlaşma ve döllenmesini sağlayan aktivasyonun olmamasıdır.

Yapılan ön değerlendirmede görünür bir problem olmasa bile, beklenmedik  bir döllenme problemi öyküsü olan çiftlerimizde Ca-ionofor adı verilen  metodu uyguluyoruz . Ca–ionofor metodu ile  yumurta aktivasyonunun laboratuvar şartlarında sağlanması ile döllenme oranları arttırılabilmektedir.

Yumurta toplama sonrası kaçıncı gün transfer yapılmalıdır? 

Taze uygulamalarda Yumurta toplama sonrası 3. gün ya da 5. gün transfer tercih edilmektedir.  Biz Anatolia Tüp Bebek Merkezi’nde, 3. Gün embriyo değerlendirmesi yaparken Sağlık Bakanlığı’nın şartlarına göre hak ettiği embriyo sayısından en az 1 tane daha fazla embriyosu var ise mutlaka 5. güne kadar izlemeyi tercih etmekteyiz. 5. Gün (blastokist) aşamasına ulaşan embriyolar içerisinden bu süreci arzu ettiğimiz gibi tamamlayan embriyoyu belirleyerek transfer işlemini gerçekleştiriyoruz. Ancak bazı hasta gruplarında o ay taze transfer yapmayarak bütün embriyoları  5. Gün dondurarak “Rahim Dinlendirme” tedavisini uygulayabiliyoruz.

Rahim Dinlendirme Nedir? Hangi hastalarda rahim dinlendirme tedavisini uygun görüyorsunuz?

Rahim Dinlendirme, adından da anlaşılacağı gibi o ay taze transfer yapmayıp, 5. güne ulaşan  uygun kalitedeki bütün embriyoları dondurarak, ilerleyen aylarda rahim hazırlığının yapılması, embriyoların çözülmesi ve transfer edilmesi şeklinde ilerleyen bir süreçtir. Bu tedavi de her hastada uyguladığımız bir tedavi değildir. Yumurta toplama günü 15’den fazla sayıda yumurtası toplanan hastalarda rahim içi tabakadaki kalınlaşma beklediğimizden daha fazla olur. Rahim içi tabakanın fazla kalınlaşması embriyonun tutunma yetisini düşürür. Bu nedenle bu hasta gruplarında taze transfer yapmaktan imtina ederek bütün embriyoları dondurup rahim dinlendirme tedavisini tercih ederiz.

Sürekli Embriyo İzleme Sistemi (Embriyoskop) Nedir? Hangi hastalarda kullanmayı tercih ediyorsunuz? 

Embriyolar mikroenjeksiyon işleminden sonra, ısı, ışık, gaz, ph, nem, karbondioksit kapsamında anne rahmine en yakın koşulları sağlayan özel inkübatörler içerisinde muhafaza edilirler. Evrensel kabul edilen belli zaman noktalarında da embriyolar bu ortamdan laboratuvar ortamına çıkarılarak mikroskop altında incelenirler. Embriyonun gelişimini takip etmek; seçeceğimiz embriyoya karar verirken gebelik getirme olasılığı en yüksek olan embriyoyu belirlememiz açısından önem taşır. Sürekli Embriyo İzleme Sistemi (Embriyoskop) ile embriyoları bulunduğu ortamdan hiç çıkarmadan takip edebiliyoruz. Bu ileri teknoloji  sayesinde her 20 dakika aralıklarla embriyonun gelişimini kayıt altına alabiliyor, bütün adımlarını izleyebiliyoruz.

Biz de Anatolia Tüp Bebek Merkezi’nde Embriyoskop teknolojisini önceki uygulamalarında 5. güne ulaşılamamış olgularda ve Preimplantasyon Genetik Tarama tedavilerinde kullanmayı tercih ediyoruz.

Yeri gelmişken Anatolia Tüp Bebek Merkezi'nden de bize biraz bahsedebilir misiniz? 

Elbette. Benim de direktörlüğünü yaptığım Anatolia Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi Türkiye’nin en yoğun  ve referans kabul edilen tüp bebek merkezlerinden biri. Ankara Çankaya’da, 2005 yılından beri hizmet veriyor. 16 yılı aşkın süredir hizmet sunan merkezimiz, şimdiye dek 30.000’i aşan uygulama sayısı ile, 15.000’i aşan ailenin bebek sahibi olmalarına yardımcı olmuştur.

Gerek klinik, gerekse de laboratuvar açısından alanında uzman hekim, embriyolog ve hemşire kadrosuna sahip olmakla birlikte teknolojik açıdan en ileri seviyede bir laboratuvar hizmeti sunmaktadır. Pgt uygulamalarında Yapay Zeka teknolojisini uygulayan ilk ve nadir merkezlerden biridir.

Aynı zamanda, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından Laboratuvarımızda yapılan titiz bir denetimin ardından verilen ISO 15189 akreditasyon belgesi ile Ankara’da TEK, Türkiye’de ise iki Tüp Bebek Merkezinden biridir.

Bunun yanı sıra, Anatolia Tüp Bebek Laboratuvarı  İngiltere Merkezli UK NEQAS International Quality Expertise (UK NEQAS Uluslararası Kalite Uzmanı) Programını başarı ile tamamlamış,  güncel olarak UK NEQAS uluslararası tüp bebek laboratuvarı standartlarına uygun çalıştığını tescilleyen Türkiye’deki tek Tüp Bebek Laboratuvarı olma özelliğini taşımaktadır.

Sürekli gelişime açık, vicdani ve etik değerleri yüksek, işine kalbini koyan, empatisi yüksek bir ekiple çalıştığım için kendimi şanslı hissettiğimi de belirtmek istiyorum.

Hocam son olarak infertilite sorunu olan çiftlere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz ? 

İnfertilite sorunu yaşayan çiftlerin öncelikle alanında uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir. Gerek kadına gerekse de erkeğe yönelik klinik değerlendirmeler yapıldıktan sonra doktoru tarafından en uygun tedavi seçeneği planlanacaktır. Tüp bebek tedavisi planlayan çiftlerin  merkez seçerken; merkezin kaç yıldır faaliyette olduğunu, hekimin ve embriyoloğun tecrübesini, laboratuvarın teknolojik donanımını, gebelik oranlarını, merkezin kalite standartlarını, embriyo dondurma programlarını, çözme sonrası sağ kalım oranlarını araştırmalarını öneriyorum.

Prof Dr Hakan Yaralı Kimdir?

Prof. Dr. Hakan Yaralı, 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1987–1991 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisası yaptı. 1991–1992 yılları arasında Kanada’da British Columbia Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Ünitesi’nde Üreme Tıbbı ile ilgili üst ihtisas yaptı. 1992 yılında tekrar Hacettepe Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’na dönen Dr. Yaralı, 1994’de Yardımcı Doçent, 1996’da Doçent ve 2003’de Profesör unvanlarını aldı. 2000-2005 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Ünitesi Başkanlığını yaptı. 2009 - 2011 yılları arasında ise Hacettepe Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Halen, kısmi statüde Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda çalışmaktadır. Yaralı, tüp bebeğin hem klinik hem de laboratuvar kısmında, sertifikası olan çok nadir hekimlerden biridir. Prof. Yaralı, 2018 yılında Turkish time tarafından hazırlanan ‘Tıp Bilimine Yön Veren 100 Türk” isimli araştırma sonucunda, Araştırmaları, Buluşları ve Tedavi Yöntemleri ile Dünyada Yankı Uyandıran İlk 100 Türk Hekim arasına seçilmiştir. Bu seçim, Akademisyenliği ve de evrensel tıpa yapmış olduğu katkısının çok objektif bir göstergesi olan h-index’ine göre yapılmıştır.

Editör: Haber Merkezi