Yasemin Acar, Almanya’da doğup büyüyen ve Kürt kökenli bir Türk vatandaşı olarak insan hakları aktivizmiyle tanınan 37 yaşındaki bir figür. 15 yaşından beri mülteci hakları, sosyal adalet ve ırkçılıkla mücadele gibi konularda çalışan Acar, özellikle Filistin davası savunuculuğuyla uluslararası alanda dikkat çekiyor. Şu anda Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun Madleen gemisinde yer alarak cesaretini bir kez daha ortaya koyuyor.
Berlin’de büyüyen Acar, Ukrayna krizi sırasında 15.000 gönüllüyü organize eden Berlin Arrival Support oluşumunu kurarak mülteci krizine çözüm arayışında önemli bir rol oynadı. Kürt kimliğinden aldığı güçle, “Direniş bir yaşam biçimidir” diyerek adalet arayışını hayatının merkezine yerleştiriyor. Acar’ın Filistin’e olan bağlılığı, Almanya’daki polis şiddeti ve medya linç kampanyalarına rağmen sarsılmadı.
Yasemin Acar kimdir? Hayatı ve Aktivizm Yolculuğu
Yasemin Acar, 1988’de Almanya’da, Kürt kökenli Türk bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Berlin’de büyüyen Acar, 15 yaşında aktivizme başladı ve mülteci hakları, insan hakları ve anti-Müslüman ırkçılıkla mücadele için çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştı. Ukrayna’nın işgali sırasında Berlin Arrival Support’u kurarak 15.000 gönüllüyü organize etti ve Berlin Senatosu’na mülteci krizinin yönetimi konusunda danışmanlık yaptı. Acar, bu süreçte hükümet üzerinde baskı kurarak mültecilerin yerleşim süreçlerini kolaylaştırdı. Kürt kimliği, onun mücadeleci ruhunu şekillendirdi; ailesinin ona öğrettiği “HAQ” (adalet) ilkesini yaşam felsefesi yaptı. Acar, “Barışı değil, adaleti aramalıyız; adaletin olduğu yerde barış zaten olur,” diyerek duruşunu özetliyor.

Filistin Davasına Katkıları ve Madleen Gemisi
Yasemin Acar, yıllardır Filistin davası için Berlin’de büyük çaplı gösteriler, doğrudan eylemler ve farkındalık etkinlikleri düzenliyor. 1 Haziran’da İtalya’nın Katanya limanından hareket eden Madleen gemisiyle Gazze’ye insani yardım ulaştırma misyonuna katıldı. Bebek maması, un, tıbbi malzemeler ve protez uzuvlar taşıyan gemi, İsrail’in ablukasını kırmayı hedefliyor. 8 Haziran’ta Acar, geminin 160 deniz mili uzakta olduğunu ve İsrail’in internet kesintisi başlattığını duyurdu. “Son 24 saat kritik,” diyen Acar, mürettebatın moralinin yüksek olduğunu ve misyonlarının barışçıl olduğunu vurguladı: “Silah taşımıyoruz, sadece insanlık için buradayız.” Ancak, 2010 Mavi Marmara saldırısı gibi geçmiş olaylar ve 2 Mayıs’ta Malta açıklarında bir dron saldırısı, riskleri artırıyor. Acar, “İnsanların sessizliğinden korkuyorum,” diyerek küresel dayanışma çağrısı yaptı.
Almanya’daki Zorluklar ve Direnişi
Acar, Almanya’da Filistin savunuculuğu nedeniyle ciddi baskılarla karşılaştı. Berlin’de polis tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı; 27 Nisan 2024’te Bundestag önünde düzenlenen bir protestoda kolundan yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Sosyal medyada tehditler alan Acar, bir olayda İsrailli bir erkeğin cinsel şiddet tehdidine karşı polisi ikna etmek için iki saat uğraştı. Tagesspiegel gazetesinin Mart 2024’te yayımladığı bir makale, Acar’ı yanlış alıntılarla “nefret dolu bir aşırı uç” olarak gösterdi. Acar, avukat Ingrid Yeboah ve ELSC desteğiyle dava açtı ve 24 Mayıs 2024’te Berlin Bölge Mahkemesi, gazetenin yanlış iddiaları geri çekmesine hükmetti. Acar, bu zaferi Filistin dayanışma hareketi için bir dönüm noktası olarak gördü. Medya ve polisin anti-Filistin ırkçılığı ürettiğini savunan Acar, “Avrupa’nın ortasında İsrail’in sivillere saldırma dokunulmazlığı normalleştiriliyor,” diyerek eleştirilerini sürdürüyor.
