''KÜRTLER biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler.

Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.

Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurarlar.''

Hemen ''Bu da ne demek? Sen çıldırdın mı'' diye sormayın...

Bu sözler; bizi 8 yıldır idare eden; ya da ettiğini zanneden Recep Tayyip Erdoğan'ın 18 yıl önceki fikirleri.

Yani 18 yıl önce ne söylemişse bugün onun devamını getiriyor...

Yani dervişin fikri ne ise zikri de o...

Şimdi ülkede yaşananlara şöyle bir gözatalım, asıl konumuza sonra geliriz...

BU YIL NELER OLACAK?

2011'e bir çok bilmeceyle girdik...

Siyasetten diplomasiye, ekonomiden yargıya kadar birçok alanda oluşan soru işaretleri yanıtlarını 2011'de bulacak.

Başbakan Erdoğan'ın oy uğruna gündeme taşıdığı, İmralı ve BDP'nin de sarıldığı iki dil tartışması ise sorunların başında geliyor.

Gündemi şekillendirecek diğer bir konu ise 12 Haziran'da yapılması planlanan genel seçimler olacak.

12 Haziran seçimleri sadece siyasi kadroları şekillendirme açısından değil, Anayasa'dan yönetim şekline kadar pek çok tartışmalı konuda da belirleyici olacak.

'İki dilli hayat' ve 'özerklik' hezeyanları, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına kadar taşınıp 'tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek dil' açıklaması yapılsa da hükümetin uygulamaları bir kez daha bunun tersini yaptığını ortaya seriyor.

Aslında Erdoğan'ın bu konuda 18 yıl önce de aynı fikirde olduğu belirlendi... 

18 YIL ÖNCEKİ SÖZLERE BAKIN 

2011'in 2010'dan daha da sorunlu olacağının işaretleri gelirken, Erdoğan'ın 1993 yılında da eyalet sistemini savunduğu belirtiliyor.

Erdoğan'ın 1993 yılında Metin Sever ile Cem Dizdar'a verdiği röportaj ve Başak Yayınları tarafından 1993 yılında basılan "2. Cumhuriyet Tartışmaları" adlı kitap her şeyi gün yüzüne seriyor ve bugün neden bu konuların sorun olduğunu ortaya koyuyor..

Erdoğan o röportajda ''Milli bütünlüğün korunmasından söz ettiniz. Bu değişim süreci içerisinde eğer, ülke içinde yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse ne olacak'' sorusuna bakın ne cevap veriyor:

''Onun kararını yine halk verecek. Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir...''

Erdoğan ''Bağımsızlık isterlerse, tamamen ayrılmak isterlerse'' sorusunu ise '' Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurarlar'' diye cevaplıyor...

 

GÖMLEK DEĞİŞTİRENLERİN HALİ..

ERDOĞAN'ın röportajdaki diğer sözleri ise şöyle: "70 yıllık tarihinde Türkiye Cumhuriyeti katı bir üniter anlayışa sahip olmuştur. Her konuda 'tek'çi bir anlayışta olmuştur ve bu tek olan şeyi de kendisi seçmiştir. Hukuk halka sorulmadan bir yerlerden aktarılmış ve zorla halka dikte ettirilmiştir.

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nde 27 etnik grup yaşamakta. (Şimdi ise '36' diyor.) Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. 'Türkiye Türklerindir' gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye'de yaşayan herkesindir."

mudafaaihukuk.com'dan Su Alp Tigin, Erdoğan'ın açılım konusundaki geçmişini ve bugün geldiği noktayı çok güzel özetlemiş:

Dün "Osmanlı eyalet sistemine geçilebilir" diyordu.

Bugün uygulamaları başladı..

Dün "Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır" diyordu.

Bugün vatan toprakları parsel parsel satılıyor.

Dün "Demokrasi, rejimi değiştirmek için araçtır" diyordu.

Bugün rejimimizin değiştirilmesi için her yol deneniyor.

Ben de diyorum ki görüldüğü gibi Milli Görüş gömleğini parçalayarak canhıraş bir şekilde çıkaran ve AB gömleğine sarılan Erdoğan, tutarlı (!) bir kişidir.

Dün ne ise bugün de odur ve hiç değişmemiştir(!..)

Dün söylediklerini bugün uygulamaya koyuyor.

Beraber yürüdüğü kişilerin onu nereye götüreceğini ise bekleyip görelim.

Ama yolun sonunun karanlık olduğu da kesin.

Eee kendi düşen ağlamaz...