ABD yönetiminden gelen sürpriz açıklama dünya gündemini sarstı. Başkan Donald Trump, Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) “derhal” nükleer silah testlerine başlaması talimatı verdi. Beyaz Saray çevresinden yapılan açıklamalar ve yetkililerle yapılan kısa görüşmeler, test kararının Washington’ın 1990’lardan bu yana izlediği gönüllü patlama moratoryumundan (fiili uygulama) net bir kopuş olabileceğine işaret ediyor.
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Trump’ın talimatına ilişkin soruları yanıtlarken, Washington’ın nükleer cephaneliğinin “gerçekten işlediğinden” emin olmak için bazı testlerin yapılmasının gerektiğini söyledi. Vance, testlerin yürütülmesinin ülke güvenliğinin bir parçası olduğunu belirtti ve aynı zamanda nükleer silahsızlanma çabalarının devam edeceğini vurguladı.
Yetkililer henüz testlerin patlayıcı (nükleer patlama) testleri mi yoksa non‑explosive (yer altı simülasyonları, alt‑parçacık testleri, yazılım/soğuk testler) mi olacağı konusunda net bir takvim veya açıklama yapmadı. Basın organları, Trump’ın “başlatın” talimatının uygulama biçiminin teknik, hukuki ve diplomatik açılardan farklı etkileri olabileceğini belirtiyor. Geleneksel olarak nükleer cephanelik güveni için ABD, 1993’ten beri Science-Based Stockpile Stewardship (bilime dayalı stok bakım) programı ile patlama testi yapmadan stokların güvenliğini sağlamayı tercih ediyordu; bu uygulama, test moratoryumunun fiili dayanağı oldu.
Trump’ın talimatı hızla uluslararası eleştirilere yol açtı. Kremlin Sözcüsü de (gelişmeler ışığında) açıklama yaparak ABD’den önceden bilgilendirme gelmediğini ve bunun dünya güvenliğini etkileyebileceğini belirtti; Moskova, bölgesel gerginliğin artması halinde karşılık verebilecekleri uyarısında bulundu. Uzmanlar, nükleer patlama testlerinin yeniden başlamasının küresel silahlanma dengeleri ve uluslararası anlaşmalar (ör. Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması — CTBT) açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğini söylüyor.
ABD içinde de tepkiler sert oldu; bazı senatörler kararı “istikrarsızlaştırıcı” ve Çin ile Rusya’ya hediyeye eşdeğer bulurken, yönetim yanlıları ise bunun “stratejik güvence” olduğunu savundu.
Trump yönetimi, Rusya ve Çin’in gelişen nükleer programlarını gerekçe göstererek “eşitlik” iddiasıyla testi gerekçelendirdi. Yönetim açıklamalarında, büyük güçlerin yeni sistemler ve test programları geliştirdiği; ABD’nin ise cephaneliğinin zaman içinde işlevselliğini sürdürebilmesi için denetim ihtiyacı bulunduğu vurgulandı. Ancak ileriye dönük test kararı, hem müttefiklerden hem de muhalefetten yoğun soru işaretleri doğurdu — özellikle testin kapsamı, yeri, çevresel etkileri ve uluslararası hukuki sonuçları netleşmedi.
