Toplumun ahlaki yapısına ve ekonomik dürüstlüğe dikkat çeken İlahiyatçı Mehmet Emin Kutluay, verdiği etkileyici vaazda helal-haram hassasiyetine vurgu yaptı. Vatandaşları ve esnafı doğrudan ilgilendiren açıklamalarda bulunan Kutluay, özellikle tamirhane ve ticaret alanındaki etik zaafları gündeme taşıyarak, milletçe yeniden dürüstlüğe yönelmenin kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
“Sanayiye Götürmeye Korkuyorsunuz”
Vaazında sanayi ustaları üzerinden örnek veren Mehmet Emin Kutluay, vatandaşların güven sorunu yaşadığı tamircilerle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı. Kutluay, "Sanayiye arabanızı götürmeye korkuyorsunuz. Egzozdan hafif bir ses geliyor, usta diyor ki motoru indireceğiz. Motorla egzozun ne alakası var?" sözleriyle bazı tamircilerin vatandaşın teknik bilgisizliğinden faydalandığını ima etti. Bu tür yanıltıcı uygulamaların toplumda güven kaybına neden olduğunu belirterek, dürüstlüğün bir erdemden öte, toplumsal bir sorumluluk olduğuna dikkat çekti.
"Hurda Parçayı Parlatıp Satmak Haramdır"
İlahiyatçı Kutluay, sanayi esnafı arasında yaygınlaşan bir başka sorunu da gündeme taşıdı: hurda parçaların yeniden piyasaya sürülmesi. Kutluay bu konuda oldukça netti: “Bir parça ölmüş, tamirci diyor ki ‘bende iyi bir çıkma parça var.’ Hiçbir usta bana kızmasın. Eğer bir usta ‘bende çıkma parça var’ diyorsa o hırsızdır. Ya iyiyse neden söktün? Hurdaya koydun, sahibine masraf yaptırdın. Hemen etrafını parlat, başkasına sat. Haram bu, helal değil.”
Bu sözleriyle sadece teknik bir alandaki usulsüzlüğü değil, aynı zamanda İslam ahlakına aykırı bir ticaret anlayışını da mahkûm etti. Helal kazancın, sadece alın teriyle değil, aynı zamanda karşı tarafı aldatmamakla mümkün olduğunu vurguladı.
Helal Kazanç: Toplumsal Kurtuluşun Anahtarı
Kutluay, vaazının devamında güvenin yitirildiği bir toplumda huzur ve refahın kalamayacağını belirterek, “Biz birbirimizi kandırmaya devam ettikçe iflah olmayız,” dedi. Bu ifadeyle yalnızca sanayi ya da ticaret erbabını değil, tüm vatandaşları içsel bir muhasebeye çağırdı. Helal kazancın, kişisel vicdandan başlayarak toplumun geneline yayılan bir ahlaki zincir olduğunu hatırlattı.