MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, 12 Eylül referandumu öncesi ilginç iddialarda bulunmuştu.

İddiaları arasında en ilginç olanı da; Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen ve Öcalan'ın aynı safta yer aldığını öne sürmesi olmuştu.

Yaşanan gelişmelere bakınca da Bölükbaşı'nın ne kadar uzak görüşlü olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Son günlerin 'flaş' haberi PKK ve Fethullah Gülen tarikatı arasında bir yakınlaşma olduğu iddiası...

''Birbirine hasmane duran iki ayrı çevre şimdi biraraya gelebilir mi?

PKK ile Fethullah Gülen tarikatı arasındaki fikir birlikteliği ortak harekete mi dönüşüyor'' soruları sorulurken sürpriz işbirliğinin bundan sonra daha da karmaşıklaşacağının işaretleri de geliyor.

ÖNCE GÖRÜŞTÜ, SONRA ÇARKETTİ

CEMAATİN önde gelenlerinden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ile Öcalan'ın avukatları geçen hafta Yalova'da bir araya geldi.

Öcalan'ın talebi üzerine gerçekleşen buluşmada açılımlara hız verilmesi ve Güneydoğu sorunları gibi konuların ele alındığı ifade ediliyor.

İmralı sakini Öcalan, önce "Gülen Cemaati'ne önemli roller düşüyor" başlıklı bir yazı yayımlattı.

Ardından avukatlarını; cemaatle görüşme yapmaları için görevlendirdi.

Gülen tarikatına övgüler düzen 30 bin kişinin katili Öcalan, ''Kürt sorununun çözümü için birlikte hareket edilmesi gerektiğini'' savundu...

Gülerce ise, Türkiye'nin en önemli meselesinin "Kürt sorunu" olduğunun altını kanal kanal gezerek defalarca çizdi, son olarak da dostlar alış-verişte görsün misali çarkederek 'Hata ettim, acele ettim, istişare etmedim. Özür diliyorum' dedi.

Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Türk ise, gazetecilerin soruları üzerine, cemaatten değil, misyonerlik faaliyetlerinden rahatsız olduklarını ifade etti.

 

VAH TÜRKİYEM VAH... 

ZAVALLI ülkem ne hale geldi...

PKK'nın; hangi kesimi kendine daha yakın bulduğunu seçmenin yüzde 58'i idrak eder mi acaba?

Aziz Nesin'in dediği gibi yurdum insanını nasıl parçalayacaklarını çok iyi biliyorlar.

Biraraya gelenlerin ortak özelliği Türkiye Cumhuriyeti karşıtı olmaları...

AKP iktidarından önce 'illegal' olanlar şimdi 'legal' hale geldiler...

Biraz daha açılım devam ederse siyasi parti haline de gelirler...

Varılmaya çalışılan nokta 1925'lerin benzeridir...

Şeyh Sait ile Dersim'i, Ağrı isyanıyla Koçgiri'yi birleştiren aşiret-tarikat ortak özelliğidir.

Kürt isyanlarına İngilizler'in, Fransızlar'ın, Ermeniler'in desteği ve hatta bizzat onlar tarafından organize edilmesi, işbirlikçiliğin en önemli göstergesidir.

BEDELİ ÇOK AĞIR OLUR...

ATATÜRK ve cumhuriyetin kurucu kadroları bu meseleyi olması gereken şekilde çözdüler ve 1938'den sonra bu isyanlar bitti.

Ancak 1970'lerin sonunda kurulan PKK, bugün ABD, AB ve içteki işbirlikçilerinden aldığı destekle istediğini yapıyor.

Bu günlerde PKK ile hükümetin ve ardından da cemaatlerin sarmaş- dolaş olmasını çok iyi okumak gerekir...

Tehlike büyüktür...

Türk devletinin, bugün vereceği en ufak tavizin bedeli çok ağır olacaktır...

Hiç kendinize sordunuz mu?

''Beraber namaz bile kılınamaz bu cemaatle'' diyen Öcalan'ın fikrini değiştiren nedir?

PKK'lı Duran Kalkan, 20 Ocak 2009'da "Fethullah Gülen ABD'de yaşıyor. Bir tutuklu gibidir. ABD'nin isteğine göre vaaz veriyor, dincilik yapıyor. Onun Müslümanlığı ABD siyasetine hizmettir'' derken, Murat Karayılan, 5 Mayıs 2009'da gazeteci Hasan Cemal'e cemaat ile ilgili "Amerika'dan da destek alıyorlar. Fethullahçılar'ı İslam dünyasına sürüyor Amerika... 'Biz de PKK'ya karşıyız; biz de devletçiyiz!' diyerek devlete yerleşiyorlar. Belki bugün değil ama geleceğe dönük olarak risktir bunlar... Güneydoğu'ya gelince... Güneydoğu'da varlar ama yoğun değiller. AKP içinden geliyorlar. Poliste, öğretmende yaygınlar. Dine sıcak bakan kesimlerde yaygınlar'' açıklamaları birbirini izlerken, Hakkari'de Gülen cemaatine yakın bir imam öldürülürken, son cemaat-PKK görüşmesi neyin göstergesidir?

Daha önce birbirlerini suçlayanlar şimdi neden övgü ve işbirliği yarışına girdiler?

Kim kimin ruh ikizi şimdi anladınız mı?

Bir hizmet de benden...

Eğer birleşirlerse isimleri de FKK olsun...