21 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hafız Hüsnü Efendi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türk musikisi bestekarı, mevlidhan ve hanende.

İstanbul Üsküdar'da doğdu. 

Asıl adı bazı eserlerde Hüseyin, bazılarında Mehmed olarak kaydedilir. Babası, Harem İskelesi'ndeki Tahir Efendi,  

Camii imamı Hafız Mehmed Hakkı Efendi'dir. 

Henüz mahalle mektebinde iken sesinin güzelliğiyle dikkati çekti. 

Daha sonra Sultan Abdülaziz'in isteği üzerine saraya alınarak Enderun'da tahsilini sürdürdü ve hıfzını tamamladı. 

Yetişmesiyle padişahın da ilgilendiğini kendisi ifade etmiştir.

1875'te Hırka-i Şerif Dairesi müezzinliğine, beş yıl sonra da Enderun Mektebi Kur'an-ı Kerim muallimliğine tayin edildi. 

1887'de müezzinlik görevi de üzerinde kalmak üzere Hırka-i Şerif Dairesi hademeliğine, 1900 yılında Hırka-i Şerif Dairesi ikinci imamlığına getirildi. 

Bu arada babasının vefatı üzerine onun camisinde bir müddet imamlık yaptı. 

Enderun'da başlalalık ve surre emini ağalığı görevlerinde bulundu. 

Son zamanlarında boğazındaki bir hastalık sebebiyle sesi kısıldığından 

II. Abdülhamid ve Sultan Mehmed Reşad tarafından ameliyat ettirildi; 

fakat sesi eski parlaklığına kavuşamadı. 

Ferik Ahmed Muhtar Paşa'nın kurduğu Müze-i Askeri-i Osmani bünyesinde faaliyete geçen Mehterhane-i Hakani'de musiki dersleri verdi. 

Yakalandığı dizanteriden kurtulamayan Hafız Hüsnü,  

1 Haziran 1919 tarihinde, Gureba Hastahanesi'nde vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.

Hafız Hüsnü Efendi, parlak sesi ve bestelediği eserlerle şöhret olmuştur. Enderun'daki eğitimi sırasında Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenmesinin yanı sıra Sermüezzin Rifat Bey ve Hacı Faik Bey gibi üstatlardan faydalanarak musiki bilgisini ilerletti. 

Bir müddet sonra musiki meclislerinin aranan hanendeleri arasında yer almaya başladı. 

Bu meclislerde Ali Rifat Bey, Tanburi Cemil Bey,  

Neyzen Aziz Dede, Rahmi Bey, Ziya Paşa, Kaşıyarık Hüsameddin Efendi, Udi Nevres,  

Halit Lemi Bey, Lavtacı Andon, Leon Hanciyan gibi hanende ve sazendelerle beraber bulundu. Kur'an ve mevlid okurken gösterdiği hassasiyet,  

ezan okuyuşundaki ses genişliği, dua esnasındaki uzun amin çekişleri onun en dikkat çekici özelliklerindendir. 

Dolmabahçe Camii'nde okuduğu ezanın Üsküdar'dan duyulduğu söylenir. 

Hafif kısık ve yakıcı sesiyle okuduğu mevlidlerde özellikle makam geçkilerindeki ustalığı ve sanatkarane taksimleriyle şöhret bulmuştur. 

Eserleri duyarak ve yaşayarak okurdu. 

Musiki icrası esnasında ortama çok önem verir,  

gürültü ve ilgisizliğe tahammül edemezdi. 

Nitekim Erenköy'deki bir fasıl esnasında, dinleyiciler arasında fazla konuşma olması üzerine sazı durdurup orada bulunanlara,  

dinlemek istemeyenlerin dışarı çıkmasını hiddetli bir şekilde hatırlatması, bu konudaki hassasiyetinin bir örneğidir. 

Edirne'nin Bulgarlar'dan kurtuluşu gününde; 

21 Temmuz 1913, Selimiye Camii'nde okuduğu ezan ve mevlid,  

uzun süre hafızalardan silinmeyecek izler bırakmış icralardandır. 

I. Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa tarafından Fatih Camii'nde düzenlenen törende okuduğu mevlid, son mevlidi olmuştur. 

Hafız Hüsnü'nün yetiştirdiği talebeler arasında Tanburi Faize Ergin ile Hafız Sami en meşhurlarıdır.

Hafız Hüsnü Efendi, kimseden ders almaksızın kendi kendine üflemesini öğrendiği neydeki ustalığı yanında şarkı, marş ve ilahi formlarında bestelediği yüze yakın eserle bestekârlıktaki gücünü de ortaya koymuştur. Daha çok Hacı Arif Bey tesirinin hissedildiği şarkıları arasında,  

''Çok sürmedi geçti tarab-ı şevk-i baharım'' mısraıyla başlayan bestenigar şarkısı ile, ''Saba, tarf-ı vefadan peyam yok mu'' mısraıyla başlayan mahur şarkısı sevilen eserlerdendir. 

Ayrıca, ''Gönül mazhardır envar-ı cemale'' mısraı ile başlayan bayatiaraban ilahisi de sıkça okunan eserler arasındadır.

***

Ya Rasulallah:

Ya Rasulallah firakın yaktı ben soldum bugün,

ah nasıl etsem tahammül dertliyim doldum bugün

Sine suzan, dide giryan, dil perişan...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *