11 Haziran 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı az bulutlu
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

YOLUN BAŞINDA MI, UÇURUMUN KENARINDA MI? CHP NEREYE

YAYINLAMA:

CHP, Türkiye siyasetinde uzun süredir ilk kez bu denli güçlü bir rüzgar yakaladı.

Yerel seçimlerde elde edilen başarı, sadece bir zafer değil, aynı zamanda bir umut dalgasıydı.

Ancak şimdi bu dalga kıyıya mı vuracak, yoksa yeni bir siyasi iklim mi yaratacak,

işte bu sorunun yanıtı bizzat partinin içinden, kararlarından ve duruşundan çıkacak.

***

Son günlerde yaşananlar ise bu kritik süreci adeta kırılgan bir terazide tartıyor.

Bir yanda Ekrem İmamoğlu’nun liderlik potansiyelinin şekillendirdiği umutlu bir gelecek tahayyülü;

Diğer yanda yolsuzluk iddiaları ve üst üste gelen gözaltılarla sarsılan bir güven zemini...

Evet, İmamoğlu’nun siyasi yasağa uğrama riski, partide yalnızca bireysel değil, kurumsal bir kriz ihtimalini de gündeme getiriyor.

***

Kimi bu süreci, “mağduriyet anlatısı” üzerinden meşruiyeti pekiştirme fırsatı olarak görüyor;

Kimisi ise, daha realist bir bakışla, olası senaryolara hazırlık yapılması gerektiğini dillendiriyor.

CHP içindeki bu sessiz liderlik muhasebesi, aynı zamanda muhalefetin karakterini de yeniden tanımlıyor.

Ancak ne yazık ki gündem yalnızca İmamoğlu’yla sınırlı değil.

***

Son operasyonlar, siyasetin çok daha sert bir yüzünü ortaya koyuyor.

İstanbul merkezli dört ayrı yolsuzluk soruşturması kapsamında 47 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.

Aralarında birçok belediye başkanı var: Gaziosmanpaşa’dan Avcılar’a, Ceyhan’dan Seyhan’a, kadar uzanan bir zincir.

Bu sadece hukuki bir mesele değil.

***

Parti Meclisi üyelerine kadar uzanan bu süreç, artık doğrudan CHP’nin siyasi varlığına yönelen bir risk haline geliyor.

Böylesi bir tabloda, kamuoyunun gözündeki en temel soru şu: CHP bu krizi nasıl yönetecek?

“Temiz siyaset” ve “şeffaflık” ilkelerini yıllardır savunan bir parti,

Kendi belediyelerine yöneltilen bu tür iddialarla nasıl hesaplaşacak?

***

Bu noktada gösterilecek şeffaflık ve tutarlılık, yalnızca CHP’nin değil,

Tüm muhalefetin meşruiyeti açısından belirleyici olacak.

Bu süreci doğru yönetebilmek için sadece tepkisel değil, ilkesel bir duruş şart.

Yani mesele, "bize operasyon yapılıyor" demekle geçiştirilemeyecek kadar ciddi.

***

Elbette ki iktidarın yargı yoluyla baskı kurduğu bir siyasi atmosferdeyiz.

Ancak bu tür müdahalelerin etkisiz hale gelmesinin tek yolu,

Kamuoyunun güvenini tam anlamıyla kazanmak ve korumaktır.

CHP bugün bir yol ayrımında.

***

Ya başarıyı derinleştirerek siyasal dönüşümün öncüsü olacak

Ya da bu baskı ortamında dağınık ve çelişkili bir görüntüyle mevcut moral üstünlüğünü hızla kaybedecek.

Bunu belirleyecek olan yalnızca yargının alacağı kararlar ya da operasyonların kapsamı değil;

CHP’nin kendi iç refleksleri, söylem tutarlılığı ve yönetim anlayışı olacak.

***

Kısacası bu süreç, sadece liderlik değişimi, isimler ya da koltuklar meselesi değil.

Bu bir siyasal karakter sınavı.

CHP bu sınavdan geçerse yalnızca kendi kitlesine değil,

Kararsız seçmene de yeni bir gelecek vaadi sunabilir.

Aksi halde, umut yerini belirsizliğe bırakabilir.

Ve unutmayalım!

Umut da en az adalet kadar halkın gözünde sorgulanabilir bir değer haline gelebilir.

Bu yüzden meseleye sadece bugünün değil, yarının vicdanıyla bakmak şart.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *