ONLAR KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR VATAN İÇİN, BAYRAK İÇİN KANLARINI DÖKTÜLER
Bir süreç başladı.
Nedir o süreç;
PKK’NIN silah bırakması.
Akan kanın durması,
Terör destekçisi emperyalist-Siyonistlerin,
Kursaklarına ot tıkanması.
Bu aşamada herkesin hem söylemlerinde,
Hem de eylemlerinde dikkatli olması lazım.
Çünkü,
Hassas bir terazide dans ediyoruz.
Her kafadan garip sesler çıkıyor.
Kimisi özerklikten bahsediyor.
Kimisi genel aftan.
Kimisi de ana dilde eğitimden.
Anayasaya başlangıç maddelerine,
KÜRTLER teriminin eklenmesinden.
Ve en son kahraman ordumuz ile,
Terörle mücadelede omuz omuza mücadele eden,
Kahraman korucularımız hedef alındı.
Tercüman Gazetesi yıllarımda 7-8 yılım Güneydoğu’da,
Terör bölgelerinde geçti.
Girmediğim mezra,
Arşınlamadığım aşiret,
Katılmadığım operasyon yok gibiydi.
Dağda bayırda terörist kovaladık,
Korucularla PKK peşine düştük.
Pusuya düşürdük,
Onları sanal Kürdistan cennetine gönderdik.
Yani o bölgeyi,
Askerimizin o zamanki mücadelesini,
Korucularımızın kahramanlıklarını,
Bu vatan için neler yaptıklarını en iyi bilenlerdenim.
ŞENOBA
Babat Aşiret Reisi Hazım Babat’ın bölgesi,
PKK’nın terörizminin en azılı olduğu yıllarda,
Örgütün giremediği nadide yerlerden olan,
Şenoba’da çok günlerim geçti.
Şimdilerde Şenoba Belediye Başkanı olan,
Hazım Babat’ın kardeşi Alihan Babat ile,
Karlı bir şubat ayında dağda,
15 gün pusuda terörist bekledik.
Çatışmalarda teröristlere gerekli dersi verdiler.
Ben de orada olanları röportaj olarak yazdım.
“PUSUDA 24 SAAT” röportajı bana,
Seri röportaj dalında Gazeteciler Cemiyetimizin,
En onurlu üst düzey ödülünü,
Yılın gazetecisi ödülünü getirdi.
X
Gündeme bakıyorum,
PKK’nın nasıl silah bırakacağını,
Terörsüz Türkiye sürecine nasıl işleyeceğini tartışırken,
Eski Sabah gazetesi muhabiri,
Sonradan vekil olan, şimdilerde emekli,
Şamil Tayyar söylemlerinde KORUCULARI hedef almış.
Bu da yetmemiş,
Kuyruk acısı var ki...
Ya da korucuları kafasındaki karanlık hedefler için,
Hâlâ bir tehlike olarak gören,
PKK Partisinin eş başkanı Tuncer Bakırhan da,
Korucularımızı hedef alarak,
Onları koruculuktan alarak,
Koyun, sığır çobanı yapmaktan dem vurmuş.
Yahu adama sorarlar:
Sen kimsin ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin,
Kahraman korucularını sığır çobanı yapacaksın!
Hangi yetki ile?
Ayrıca neden?
Bu böyle biline…
Dosta düşmana, haine, teröriste,
Yıllardır bu uğurda binlerce makale yazan,
Bu mücadelenin bizzat içinde olan bir gazeteci olarak
Diyorum ki:
“Çekin o kirli ellerinizi KORUCULARIMIZIN üzerinden.”
O kahraman korucularımız ki,
Bu vatan uğrunda, bu bayrak uğrunda,
Bu Türkiye Cumhuriyeti uğrunda,
Binlerce şehidi vardır.
Binlerce gazisi vardır,
Anneleri, babaları, bebeleri şehit edilmiştir.
Pusuya düşürülüp katledilmişlerdir.
Tehditle teröristin yanında yer almaları istenmiş,
Bu isteklere kurşunla cevap vermişlerdir.
Teröristler bu devleti terörle yıkmaya çalışırken,
O KAHRAMAN korucularımız,
Bu devletin bir çakıl taşına dokunulmaması için,
Hayatlarını ortaya koymuş,
Askerin yetişemediği yerde teröriste karşı durmuş,
Bayrağını, vatanını korumuş,
Bir ÇAKIL taşına bile zeval getirtmemiştir.
O korucular ki,
Evlerinin damında TÜRK BAYRAĞINI,
Dalgalandırmaktan hiçbir beis görmemişlerdir.
Efsane korucu başı kahraman Süleyman Tatar’ın evinin tepesinde hâlâ,
DEV bir TÜRK Bayrağı dalgalanmaktadır.
Hazım Babat’ın Şenoba’sında,
Bayramda, seyranda evlere gönderilen TÜRK Bayrakları şenliği yaşanmaktadır.
Bay Bakırhan,
Bay Şamil Tayyar,
Ve de diğerleri.
Türkiye Cumhuriyeti büyük, vefalı ve de ne yaptığını bilen bir devlettir.
Terörün bitmesi sürecinde,
Korucusuna da,
Gazisine de,
Şehit ailesine de sahip çıkar,
Dağdaki evlatları için bekleyiş nöbeti tutan annelere de,
Ne yapması gerekirse onu yapar.
Bu kahramanlarımıza dil uzatanlar,
PKK’yı dost, devletini düşman olarak görenlerdir.
Nokta.