SON GARİP(!) İMPARATOR
Büyük imparatorluklar vardır; tarihe damgalarını vuran...
Sezar’ın Roma İmparatorluğu,
Atilla’nın Hun İmparatorluğu,
Cengiz Han’ın Türk-Moğol İmparatorluğu,
Osman Bey’in Osmanlı İmparatorluğu,
Tong Yabgu Kağan’ın Göktürk İmparatorluğu gibi.
Deli Petro’nun Çarlık Rus İmparatorluğu...
Onlar çağlarının en büyükleriydi.
Milyonlarca kilometrekare toprağa
ve de milyonlarca insana hükmettiler.
Bir de filmlere konu olan “Son İmparator” var.
Onun konusu başka.
O küçük imparatorlardan...
Bizim konumuz günümüzün garip imparatoruna,
imparatorluğuna.
Sevelim, sevmeyelim...
Nefret edelim, etmeyelim...
ABD bu çağın son, en büyük imparatorluğudur.
Hatta üst düzey yönetici bir dostum:
“Bunlar uzaylı, bir gün uzay mekiklerine binip
dünyayı terk edecekler.” dedi.
Osmanlı döneminde imparatorluk o kadar güçlüydü ki,
Avrupa’nın sayılı ülke elçilerine, hatta krallarına
köpek muamelesi yapacak kadar...
Neyse, sadede gelelim.
Günümüzde de kendini “imparator” yerine koyan
çılgın biri var:
Donald Trump.
Adam megaloman.
Adam belli mi, akıllı mı, belli değil.
Adam kendini dünyanın sahibi yerine koyuyor.
“En büyük benim.” diyor.
Son barış zirvesini izlemeyeniniz yoktur.
Dünyanın sayılı liderlerini bir araya toplamış,
onların babasıymış, krallarıymış gibi başlarında...
Kimine güzellik gazı veriyor,
kimine liderlik gazı veriyor,
kimine yücelik...
Tamamı karşısında el pençe divan.
Adamı yere göğe sığdıramıyorlar.
Onu Nobel’e aday gösteriyorlar.
“En büyük sensin.” diyorlar.
Ortaokul, lisede ki müsamereye benzeyen sahneler...
Ve bu komedinin baş aktörleri kimler biliyor musunuz?
Çoğu Müslüman dünyasının kralları,
başbakanları, cumhurbaşkanları, sultanları,
yönetenleri...
Peki, övdükleri, bana camide başka
sokakta başka konuşan bu adam kim?
Donald Trump.
ABD Cumhurbaşkanı.
Bu adam ve ülkesi Müslüman dünyasının katili.
11 milyon Müslümanın kanına girmiş bir ülkenin yöneteni.
İslam dünyasının kaynaklarını yiyen biri.
Sömürücü, kapitalist, emperyalist.
Adamın ve de ülkesinin gücü silahtan,
askerî gücünden kaynaklanıyor.
Barış görüşmesi denilen komik sahnenin arkasında kim var?
Tabii ki ABD, tabii ki bağnaz radikal evangelistler,
tabii ki ABD’yi yöneten Yahudiler.
Filistin’de yüz binlerce insanın kanı döküldü.
Bebekler, anneler, yaşlılar, siviller hunharca katledildi.
Bu nasıl oldu?
Pentagon, MOSSAD, CIA planlamasıyla.
Daha düne kadar Bay Trump,
“Arapların toprağı çok, birazını İsrail’e versinler.” diyen
biri değil miydi?
Şimdi barış masasında barış güvercinini oynuyor.
Ama bu savaşın, bu katliamın baş sorumlusu ABD’dir.
Barışı, savaşı çıkaran, destekleyen, silahı veren
sensin arkadaş!
Özetle dostlar; silahın varsa,
ekonomin güçlüyse karşında herkes eğilmeye mahkûmdur.
Bu sayede dünya liderleri müsamere ferdidir.
Karşında eğilmek zorundadır.
Aslında şu son barış toplantısının çok net bir çözümü vardır:
ABD denilen emperyalist,
insan katili, hırsız güç,
Ortadoğu bölgesinden elini ayağını çeksin.
İnanın, barış kendiliğinden gelir.
Yani, bölgedeki 28 ABD üssü
ve de 70 bine yakın ABD askeri
ve de sahaya sürdükleri terörist orduları ile birlikte...
Arkadaş, kimi kime karşı koruyor?
Korudukları tek bir şey var:
Yeraltı kaynaklarını, doğalgazı, petrolü.
Bir de çağ dışı yöntemlerle yönetilen ülkelerin
krallarını, prenslerini, sultanlarını
kendi halkına karşı koruyorlar.
Ve de Siyonist İsrail’i.
