Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Sağlık Bakanlığı'nın 2021 yılı bütçesi görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, koronavirüs salgını vakası ve ölü sayıları hakkında da bilgi verdi.

Koca'nın açıklamaları şöyle:

- (Aşı çalışmaları) Pfizer’in ve Çin Sinovac aşısının Faz-3’ü üniversitelerde devam ediyor ve  şu ana kadar bu aşılarla ilgili herhangi bir sorun yaşanmadı.  Rus aşısı konusunda ise Dünya Sağlık Örgütü'nün standartları var. Toksikolojik kısmının tamamlanması durumunda bu aşı da devreye girecek.

- Bu aşılarla ilgili irtibatlarımız devam ediyor. Pfizer ile ilgili aralıkta olma ihtimali, Sayın Uğur Hoca’nın (Prof. Dr. Uğur Şahin) söylemiyle çok zayıf görünüyor. En erken 15 Aralık’tan sonra ruhsat alınabilir. Ruhsatın aralıkta olmama ihtimalinin yüksek olduğu, olursa bize, Türkiye’ye verebileceği rakam 1 milyon. Ocak ayından itibaren de tedrici yıl içinde 25 milyona kadar şeklinde şu an görüşmelerimiz var. 

- Çin aşısı için de aralıkta en az 10 milyon gibi bir aşıyı alabilir olacağız. Bu sayıyı artırmak istiyoruz. Ocak ayında da en az bu kadar olacak. Bu sayı muhtemelen iki katına kadar çok rahat çıkabilir. Bununla ilgili 1-2 gün içinde de sözleşmede imzalanacak. 

- Yerli aşı çalışmalarına gelince. 16 aşı çalışması var. Bizim aşımızın devreye girmesi, tahminimiz nisan ayında şeklinde olur. 
- Bizim dünyada erken dönemde aralık ayında aşı çıkar çıkmaz vatandaşımıza güvenilir olan iki aşıyı Türkiye’de şu an uyguluyoruz. Hem Pfizer’i, hem Sinovac’ı uyguluyoruz. Bu anlamda herhangi bir sorun yaşamadık. Antikor oluşuyor. İkisiyle ilgili girişimlerimiz ciddi. En erken dönemde vatandaşımıza temin ederek, yoğun bir şekilde temin ederek aralıkta yaptırmak istiyoruz. Dünyada erken dönemde güvenebilir olduğumuz çıkan aşıyı vatandaşımıza, önce kendimden başlamak üzere yapmak istiyoruz. Bunun içinde yoğun bir çaba içinde olduğumuzdan emin olun. Aralıkta başlayabilirliğimizin de çok yüksek olduğunu bilmiş olalım. Ben sayıyı şimdiden çok söylemek istemiyorum. 10 milyonlarla ifade edilen sayılar olduğundan emin olun.

- (Şehir hastaneleri) Şehir hastanelerine hasta garantisi verildiği iddiaları doğruyu yansıtmamaktadır. Acil hizmetler, poliklinik hizmetleri, yatan hasta ve ameliyat sayısında herhangi bir garanti söz konusu değildir. Yatak doluluk oranıyla ilgili de herhangi bir garanti söz konusu değildir. Bir kullanım bedeli var, hizmet bedeli var. Bu hizmet bedelleri 25 yıllık değil. 5 yıllığına veriliyor. 

- Önümüzde Yozgat, Mersin, Denizli gibi 1 yıl sonra ihaleleri serbest olarak yapılabilecek şehir hastanelerimiz olacak. Şu an hizmet veren müteahhit dediğiniz kişiler buraya katılıyor olacak. P2 hizmet bedelini bir başkasına çok rahat verebiliyor olacağız. 

- Hizmetlerin de pahalı olmadığını, hizmetlerin de piyasadan şu an aldığımız fiyatlardan da düşük olduğunu özellikle fizibilite de öngörülen ve güvence altında olan aylık miktarın yüzde 70’i için SUT fiyatlarından yüzde 40 indirim yapıyoruz. Bu miktarı aşan hizmetler için laboratuvar tetkiklerinde yüzde 15, görüntülemede ise yüzde 40 daha indirim sağlıyoruz. Şehir hastaneleri dışındaki kamu hastanelerinde bu fiyatı alamıyoruz.

- Benim asla hiçbir hastaneyi eğitim ve sağlık dışında kullanılmasına müsaade etmeyeceğimden emin olun. Numune, Dışkapı, Yüksek İhtisas dahil olmak üzere… Şehir hastanelerinde bu süreçte hizmet olarak verilen kemoterapi, fizik tedavi gibi tıbbi hizmetleri biz kendimiz işletiyoruz. Biz bu hizmeti dışarıdan almıyoruz. Sadece kira veriyoruz.

- (Koronavirüs kaynaklı vaka ve ölüm sayısı) Türkiye’de ölüm bilgileri iki kaynakta toplanıyor. Bunlardan biri belediyelerin e-Devlet veri tabanında da yer alan defin sayıları, diğeri ise Türkiye İstatistik Kurumu.

- Söz konusu iki ayrı veri tabanının birlikte kullanımı yanlış. Ölüm raporlarında bulunan bazı kategorik bilgiler de yanlış yorumlanıyor.

- Ölüm şekli hanesinin amacı, bulaşı hastalık dediğiniz şu bilgiyi veriyor; ölen kişi silahlı saldırı gibi adli bir vakayla veya hastalık, yaşlılık gibi normal beklenecek bir ölüm mü? Bu sorunun cevabı, doğal ölüm veya adli vaka sonucu ölümdür. Bu haneye, hastalığa bağlı doğal ölümün izahı için bulaşıcı hastalık veya bulaşıcı olmayan hastalık açıklaması da eklenmiştir. 
- Kayıtlar, bu yılki toplam ölümlerin, yaklaşık 10’da 1’inde ölüm şeklinin bulaşıcı hastalık sonucu doğal ölüm olduğunu göstermektedir. 10’da 9’u ise bulaşıcı olmayan hastalık, yaşlılık ve benzeri şeklinde işaretlenmiştir. Bu hanedeki bilgi, ölümün nedenini hastalık bazında göstermez. Buradan Kovid-19 ölüm sayıları anlaşılmaz. Bulaşıcı hastalık eşittir Covid demek değildir. Bulaşıcı tek hastalığın Kovid-19 olduğunu düşünmek yanlıştır. 

- Raporda, ölüm nedeni hanesi asıl bilgiyi veren kısım alttaki ölüm hanesi ikinci hekim tarafından doldurulur. Defin sonrası alınan kesin ölüm raporunda hastanın onaylanmış ölüm nedeni bu hanede yer alır. İstatistiklerde, Kovid-19’un ölüm nedeni olarak gösterilebilmesi buradaki veriye dayanır. Bulaşıcı hastalığa dayanmaz.

- TÜİK verilerinde dağılım ölen kişilerin ikamet adresine göre yapılmaktadır. Belediye ve TÜİK verileri arasında bir fark oluşmaktadır. Bu farkı yılın 9’uncu ayında görürsünüz. 31 Aralık’tan yeni yıla devrettiğinizde toplam vefat sayıları iki kaynakla eşitlenir. Birkaç il belediyesi verilerine bakıp sonuç çıkarmak, bu iki kaynağı harmanlamak yanlış olur. Yılın sonu beklenirse, TÜİK verileriyle diğer verilerin çakıştığı zaten görülmüş olacaktır.

- Bu yılın ilk 9 ayında Kovid-19 kaynaklı ölümler dahil 339 bin 26 ölüm gerçekleşmiştir. Yani aradaki fark 7 bin 244’tür. Kovid-19 kaynaklı tespit edilmiş ölümlerin sayısı 8 bin 62’dir. Ölüm nedenleri, TÜİK tarafından Dünya Sağlık Örgütünün standart sınıflamasına göre yayımlanır. Bu sınıflamada, enfeksiyon ve parazit hastalıkları başlığı altında 21 alt başlık ve 932 hastalık bulunmaktadır. Sadece Kovid değil. Bağırsak enfeksiyonları, hepatit, tüberküloz bunlardan bazıları. Kovid-19 şu an için en çok akla gelenidir. 

- Geçtiğimiz yılın ilk 9 ayında 21 başlık altındaki 932 hastalık sebebiyle ölüm sayısı 8 bin 977’dir. Bu yıl ise Kovid hariç 8 bin 785’tir. Geçen yıla göre üstelik daha azdır. Kovid ölümlerinin ‘bulaşıcı hastalık’ başlığı altında verilmediği açıktır. Bunları sırf bulaşıcı hastalık sebebiyle ölüm diye Kovid-19 hanesine yazmak yanıltıcıdır.

- Bazı ülkeler sadece solunum güçlüğü çekenlere bazıları ise hastanelerde yatanlara test yapmaktadır. Açık test politikaları uygulayanlar da bulunmaktadır. Uluslararası bildirimlerde Türkiye sadece semptomlu hastalara test yapan ülkeler arasında sayılmaktadır.

- Bu aradaki farkı ayırmak üzere semptomlu olan kişileri göstermek üzere hasta olarak tanımladık. Semptomu olmayan ama pozitif olanlar değildi. Semptomlulara test yapan bir ülke olarak kabul edildiğimiz bir dönemde semptomlu olup testi pozitif çıkanların bildirilmesi daha doğru bir hareketti. 

- Daha önce sonuçlarını kamuoyu ile paylaştığımız saha çalışmalarına da devam edeceğiz. Bilim Kurulumuzla önümüzdeki günlerde bu konuları tartışarak, toplam vaka, yatan hasta, hasta başlığı altında ne varsa bunun hepsini kamuoyu ile paylaşacağımızı ve tabloda nasıl göstereceğimizi de tartışıp göstermiş olacağız.

- Hasta olarak tanımladığımız konuda dünyanın politikası değişti. Dünya, kendisine solunum sıkıntısı olarak gelen hastaya test yapıyordu. Benim tarama olarak evde takip ettiğim hastaya yapılmasıyla eş değer miydi?

- 29 Temmuz’dan bu yana ağır hasta sayımız 8 kat arttı. Bu, vatandaşımızı ve sizleri uyarmıyor mu? Ağır hastamız 8 kat artıyor. Evde semptomu olmayan, hastaneye yük olmayanın sayısı mı sizin için önemli? Bu dönemde şundan emin olun. Pozitif olup semptomu olmasa bile bütün vatandaşlarımız takibe alındı. Filyasyon yapıldı. Bütün vatandaşlarımız telefonla arandı. Bütün vatandaşlarımız HES koduna işlendi. HES kodunda gördüğünüz bütün vatandaşlarımız, herkes orada.

- Avrupa Direktörü Hans Kluge söylüyor. Bir enfeksiyon hastalıkları hocası söylüyor. Hans anlıyor, biz de anlayalım. Vaka tanımlarının standart hale getirilmesi durumu var. Bu konuda birçok ülkede sorun var. Türkiye’de semptomatik vakalarda olduğu gibi semptom göstermeyen vakalar içinde de detaylı raporlama yapılıyor.

- (Sözleşmeli personel alımı) Önümüzdeki günlerde KPSS puanına göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirme ile 12 bin sözleşmeli sağlık personeli alıyoruz. ÖSYM hazırlık yapıyor. Bununla ilgili 7 bin hemşire, bin 700 ebe, 2 bin 864 sağlık teknisyeni gibi devam ediyor.

- Bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz. Bir salgın hastalıktan kurtulma savaşı. Ulusal bir seferberlik haliyle her vatandaşımız üzerine düşeni yapmaktadır. Bu sefer cephede olan ordumuz askeriye değil tıbbiye ordusu, sağlık ordumuz. Hiç tanımadığı kişileri sağlığına kavuşturmak adına yapmak, kendi hayatını riske atmak aynen bir cephede savaş ile eş değerdir. Bu ordumuzun hakkını ödeyemeyiz. 

- Elimizdeki imkanlarla maddi olarak destek vermeye gayret ediyoruz. Bunun karşılığı maddi olamaz. Toplumumuz nezdinde bu gayretler önemli bir karşılık görmüştür. Sağlık çalışanlarına pandemi zamanında değil gelecekte de ihtiyaç duyacağız. 
- Sağlık çalışanlarımızı korumak zorundayız. Pandeminin yayılmasını engelleyici tedbirlere sıkı sıkıya uymamız, onların üzerindeki yükü hafifleterek onların bu gayretlerine verilebilecek en büyük karşılık olacaktır. Meslektaşlarımın görevi başında Kovid-19’a yakalanmasının meslek hastalığı olarak kabul edilmesinden ve kaybettiklerimizin şehit statüsünde sayılmasından Bakan olarak memnuniyet duyarım. Yüce milletimizin bu yolda atacağı adımı saygıyla karşılarım.

Editör: Haber Merkezi