Ülkenin bağımsızlığı için adil ve onurlu bir barış sağlamak ve kazanmak için, elbette yeterli bir ekonomik güce, caydırıcı silah üstünlüğüne ve teknolojik gelişmeye sahip olmamız şarttır. Güçsüz ve silahsız sahada olamayacağımız bir sulh, barış perdesi altında esaretten başka bir şey olamayacaktır.

Savunma ve silahlanmada klasik değil, teknolojik üstünlüğü sağlam güçlü devletler kazanacaktır. Güçlü olamadığınız, ekonomik ve teknolojik güce sahip olmadığınız zaman, emperyalistlerin dünyadaki Türk ve İslam bölgelerinde, ülkelerin birlik ve bütünlüğünü bozma, parçalama, canavarca katliam yapma, masumları yerinden yurdundan etme, çaresiz bırakmada sınır tanımayacaklar, bunlara dur diyebilmek için güçlü olmaya, dur diyebilecek savunma ve saldırı gücüne sahip olmalıyız.

Son günlerde, Ege adalarında Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de milli menfaatlerimize karşı saldırılara, güçlü Türkiye olarak, onurlu ve olumlu duruşumuzu, dış politika ile güçlü Türkiye olarak takip etmeliyiz.

Ülkemizin haklarını, çıkarlarını sonuna kadar korumalıyız. Tüm hukuki haklarımızı korumalı ve kullanmalıyız, bütün bunların yanında ekonomik ve teknolojik yönden ilerleme ve özellikle dış dünyaya karşı özgür irademizle, baskı ve tehditlere taviz vermeden, mücadelemize devam etmeliyiz.

Savunma sanayi ve teknolojik gelişmemizi mutlaka ekonomik yönden kalkındırarak, sanayi ve teknolojimizi geliştirip, silah sanayimizi ve savunma araçlarımızı son teknolojiye hazırlayarak, teknolojik tasarımları tamamlamalıyız.

Yoksa işgal güçleri ve işbirlikçilerini kışkırtan, piyonlara karşı mücadelede batılı ülkelerin bitmeyen tehdit ve yaptırımları sonucu, egemenliğimizi kıskaca alırlar.

Hala içimizdeki batıya hayran olanlar, emperyalistlerden medet umanları batının uşaklığı ve ABD kuklalığı yapıp, başımızın üstünde tutanları, Balkanlar Kafkaslar ve Ortadoğu’daki emperyalistlerin sahtekârlıklarını iyi anlamalıyız. Yıllarca kapısından içeri almak için türlü bahanelerle bekleten Avrupa birliği, milletimizi aldatmaktan ve oyalamaktan başka bir şeye yaramadığının bilincinde olmalıyız.

Kuvvetli isen sahada ve siyasette güçlüsün. Türk Milleti tarih boyunca, toplumların insanlık onurunu koruma, İslam’ın adalet ve huzurunu ortaya koymaları, hep sahip oldukları güç ve kuvvet sayesinde ve seviyesinde mümkün olmuştur. Manevi güçten, sanayi ve teknolojik güçten, askeri ve ekonomik güçten mahrum milletler, hep kendi dışındaki ülkelere muhtaç ve bağımlı olmakta, ülkesi içindeki huzur ve emniyeti, dış politika ağırlığını ve şahsiyetini de asla koruyamamakta.

Ülkemizin bağımsızlığının temel şartı, ekonomik bağımsızlıktır. Bağımsızlık ve hürriyetin garantisi ve göstergesi de, maddi ve teknolojik yönden kalkınmışlıktır.

Askeri gücün temeli de ekonomik ve teknolojik güçtür. Ülke, ” yeşerdikçe budanacak, kurudukça sulanacak” bir ülke konumundan kurtularak, tam bağımsız olarak, ülkemize düşmanlık yapanlara karşı, sanayi ve teknolojik üstünlüğümüzü sağlayarak, Türkiye Cumhuriyetini güçlendirerek, esaret altında ezilmekten, sömürülmekten, güçlenerek kurtulacağız.

Bunun yine tek çaresi, yeni teknoloji, yeni sanayi ile ekonomik yönden gelişmek suretiyle, geçmişimizdeki adaletli devlet anlayışıyla, tüm düşmanca davranan büyük ülkelere karşı toptan bir mücadele savaşı başlatıp, tüm dengeleri tersine çevirmenin vaktinin geldiğini dünyaya ilan etmeliyiz.

Geldiğimiz noktada, millî değerlerimizi, adaleti ve samimiyeti savunarak, kendi içimizdeki sıkıntılarımızı birlikte çözüp, millî bağımsızlık ve yerli kalkınmışlık, güçlü ekonomik ve askeri güce de mutlaka erişmeliyiz. Eğer bunların aksine tembel sorumsuz olarak, kendi özüne milli ve manevi değerlerine saygısı olmadan, kendi değerlerine sahip çıkmayan bir toplumdan hiçbir dış güç korkmaz ve adam yerine de koymazlar.

Onun için, ülkemizin milli mücadelesi, ülkemizin haysiyet mücadelesidir. Gayesiz ve gayretsiz düşüncelerin, milli iradenin önüne geçmesine, iktidara açılan kapının aralanmasına asla fırsat vermemeliyiz.

Milli ve yerli, iş bilir ülke çıkarlarından ve bağımsızlığımızdan taviz vermeyen, güvenilir liderler, bu düşünce ve davranış içinde milletinin yolunda hizmet vermeyi başaracaktır.

İktidara gelen, devletin ve hükümetin imkânlarını hakk’ın ve halkının emrinde hizmetinde kullanarak, zulme ve sömürü sistemini toptan yıkacak, milli kalkınma projelerini ortaya koyabilecek milli insanlara ihtiyaç var.

Millete hizmet sevdasından vazgeçmeyen, ülkeye ve millete zarar verecek davranışlara girmemiş, ülke düşmanlarına, tüm baskılara tehditlere rağmen, ülkesi için doğru bildiği yoldan ayrılmayan, baskılara rağmen doğruyu göstermekten asla vazgeçmeyen, milletin mutluluğuna, şerefine ve namusuna göz dikmiş hiç kimseye asla izin vermeyen, millî, yerli, yürekli ve şahsiyetli liderlere sahip çıkıp, bağımsızlığımız için birlikte yol yürümeliyiz.