Türk’ün zaferlerle taçlandırdığı bir asrı geride bıraktık. En zor şartlarda dahi “muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda” olduğunun idrakinde olan bir millet, küllerinde yeniden doğma kudretini her zaman göstermiştir.

“Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diyecek kadar bu vatana, bu millete, bu bayrağa ve bu dile bağlı olanlardan da başka bir şey beklemek abesle iştigaldir zaten.

Bugün Türk Milletinin Hafızasını boşaltıp benliğini unutturmaya, değişik adlandırmalar ve oyunlarla bölmeye çalışanlar şunu iyi idrak etmek zorundadır ki, bu millete; 

Bilge Kağan’ı, Kaşgarlı Mahmut’u, Sultan Alparslan’ı, Saltuk Buğra Han’ı, Hoca Ahmet Yesevi’ yi, Yunus Emre’yi, Karamanoğlu Mehmet Bey’i, Osman Gazi’yi,  Yavuz’u , Kanuni’yi, Dede Korkut’u, Süleyman Çelebi’yi, Karacaoğlan’ı, Dadaloğlu’nu, Aşık Veysel’i, Fuzuli’yi, Baki’yi, Nedim’i, Namık Kemal’i, Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i, Yusuf Akçura’yı, Gaspıralı İsmail’i, Ahmet Ağaoğlu’nu, Dîvânu Lugâti't Türk’ü kültürümüze kazandıran Ali Emiri Efendi’yi, Mehmet Akif Ersoy’u, Süleyman Nafiz’i, tarihimizde Göktürkler’den sonra ikinci Türk adını taşıyan Mustafa Kemal Atatürk’ü ve İstiklal harbini kahramanları, Yahya Kemal Beyatlı’yı, Arif Nihat Asya’yı, Necip Fazıl Kısakürek’i, Nihal Atsız’ı, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı nasıl unutturacaksınız.

Devletlerle, İmparatorluklarla taçlandırılırmış beş bin yıllık Türk tarihinin, zengin Türk dilini, edebiyatını, kültürünü, sanatını, millî değerlerini ve Türk milletinin küllerinden var olan millet ruhunu nasıl silip yok sayacaksınız.

Orta Asya Türklüğünü, Balkan Türklüğünü, Kafkas Türklüğünü, Türk Devletleri Birliğini kısacası bütün dünyaya yayılmış ve Türkçe konuşan 300 milyon Dünya Türklüğünü yok mu sayacaksınız?

Türk Milletine dışardan planlanan projelerle ihanet içinde olanlar ve bu millete rağmen emperyalizmin uşaklığını yapanlar,40 bin şehidin verildiği ülkenin baş belası PKK/KCK/YPG’ nin siyasi ayağını masum gösterip araştırma ihtiyacı duymayanlar, Demokrasi için halkını sokağa çağıran lideri ötekileştiren, sokağa çıkanları aşağılan sözde demokrasi havarileri; bunlar başka ülkelerde olsa idi lideri ayakta alkışlardı! FETÖ’yü temizleyen lideri eleştirir, bu vatan hainlerini siyasi istikballeri için kendi içlerine almanın yollarını arar, her şeyi Erdoğan’a yarar mı yaramaz mı üzerinden değerlendirme yaparlar.

Ülkenin milli değerlerini emperyalizme kurban verip öteleyenler, elbet bir gün sizler hem bu dünyada hem de öbür dünyada mutlaka müstahakkınızı bulacaksınız. Elbette bu ihanete çanak tutan siyasiler ve aydınlarda…

Türkiye’ye sınır olan ülkelerin kesişim alanlarında belirsiz alanlar oluşturarak, Şehit kanlarıyla Emperyalistlerden kurtarılarak vatan yapılan bu toprakları bölme, parçalama, “Kürdistan”a zemin hazırlama faaliyetine açık ve gizli destek verenler, Türkiye’nin sosyal ve politik ayrışmasına destek olanlar bu amaç altında, Egemen güçlerinin sınırımızdaki  vekâlet savaşlarıyla  işgal harekatına karşı tepkisiz kalanlar, devletin doğrudan sınır dışı harekatına destek vermeyip “Gazi Mecliste” karşı duranların amaçları, gizli planlı kalıplar içinde yürütülen diplomasisi, emperyalizmin ötekini “ıslıkla” gütmenin teknik adı olmuştur. 

Jeopolitik konumumuz, sınırlarımızdaki belirsizliği ve bulanıklığı modernitenin alıp götürdüğü dünyanın yeniden düzenlenmesi şeklinde okumak ise dünyanın ve insanlığın “güç oyunu” na malzeme yapılmasından başka bir anlam taşımıyor. Bu oyuna malzeme taşıyan siyasi ve aydınlardan olmayalım!

Emperyalizm Projesi; açıkça, egemen gücün kendi çıkarı ve sömürü arzusunu tahkim etmek için ürettiği ekonomi ve politik kuralların dışında kalan ülkeleri; kendilerinin ürettiği ve yönlendirdiği teröristlere rağmen “teröre destek veren haydut devletler”, olarak tanımlayarak hedef göstermektedir. Emperyalistlerin hedeflerinden biri de ‘Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Küresel egemen güçler,  çıkarlarına ters düşen menfaatlerine hizmet etmeyen “alternatif güçleri” çember altına alıp kontrol etme ve kendi çıkarlarına uygun düşecek tarzda biçimlendirmek için ürettiği yeni stratejisinin bir tarafına küresel ekonomik ve politik kurallar adına bağlantısız kalıbına yerleştirdiği ülkelere koymakta, öteki tarafına ise; demokrasi kuşağı oluşturma adı altında Türk İslam coğrafyasını yeniden biçimlendirmek ve işgal etmek için ülkeler yerleşmektedir.

AB ve ABD, Türkiye’ye yönelik olarak, Ortadoğu’nun sınırlarını aşarak yeni bir dünya sisteminin başlangıcını Postmodern işgalin zihinleri ve bedenleri esir alan İslam coğrafyasını ikinci kez esaret altına almak, Türkiye’nin zihni ve fiziki haritasını bozmak amacı dışında düşünülemez.
Ülkeyi parçalamayı milli değerleri unutturmaya çalışan, Dünya Türklüğünü yok sayan siyasetçi ve aydınlar Türkün milleti olarak kendini unutsa da bu toprakları vatan yapan şehitlerin torunları, küresel güçlerin emellerinin gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecek. 

Emperyalizmin hedefindeki Türkiye değişen dünya düzeni içinde, küllerinden yeniden doğarak güçlü yerine en kısa zamanda alacaktır. 
Tanrı Türk’ü hep korumuştur. Bundan sonra da koruyacaktır. Yeter ki, Türk Türk’ü sevsin ve korusun. Türk’e ihanet edenleri ise elbette Tanrı “kahhar” ismiyle kahredecektir…